Yüzüme vuran sıcak güneş ışınları ve yanık kokusuyla gözlerimi araladım.Bilincim yerine otururken odayı tanımıştım, benim odamdı.Ama bu sefer odada olmaması gereken bir şey daha doğrusu biri vardı.Usulca gözlerimi ovuşturdum ve ne olduğuna baktım.
Nekta karşıda ki koltukta uyuyordu. Yüzünde ki ifadeden yorgun olduğu anlaşılıyordu. Onu yattığı koltukta incelerken aklıma dün gece geldi. Kitaplar, cadılar ve büyücüler, ay taşı... Sinirle dişlerimi birbirine bastırarak sessizce önce yatakta doğruldum sonra da ayağa kalktım. O uyanmadan buradan gitmek istiyordum. Sadece bu odadan değil, bu binadan hatta bu geniş alandan beni bir daha rastlamayacakları yere kaçmak istiyordum çünkü onun lanet suratını ve yalanlarına katlanmaya mecalim yoktu. Kendimden emin ve sakin adımlarımı uyanmamsı için sakince ileriye atarken arkamdan ses duydum.
"Luna!" sesine ki utanç ve özlem hissediliyordu.Yüzümü ona dönmeden kapıya ilermeye devam ettim.Dün geceden kalma nefret içimde ona karşı daha da büyüyordu şimdi.
"Luna, lütfen konuşmama izin ver.!" arkamdan geldiğini fark ederek adımlarımı hızlandırdım ve kapının kulbundan tutarak hızla çekiştirdim ama açılmadı.
"Aç şu kapıyı!" korku ve sinirle hırladım ama içimde ki bastırılmış masum kız yüzünden ağlamak üzereydim.
"Beni dinlemeden asla bu odadan çıkamazsın Luna." yumruğumu sıkarak önüme döndüğümde Nekta ile burun burunaydık. Islak gözleri ve kızarmış burnuyla her saniye üzerime daha fazla eğiliyordu. Gözlerinde gördüğüm acı bana söylemek, itiraf etmek istediği çok şeyin olduğunu gösterse de araladığı dudaklarından sözcükler dökülmüyordu.
Yüzüme doğru eğilirken onu inceledim. Üzgün hissettiğini belli etmek iste se de içimden kin ve nefretten ördüğüm duvar onu itmemi istiyordu , aklımı dinledim ve gücümün yettiği kadarınca öfkeyle ittim.
"Senin yalanlarını yeterince dinledim. Bırak beni." şaşırarak bana baksa da onu bir kaç adım geriletmiştim. Arkamı bir kaç saniyeliğine dönerek kapıyı tekrar zorlattım ama sonuç değişmedi.
İçime çöken umutsuz bulutlar eşiğinde benden uzaklaşan Nektayı izleyerek sırtımı kapıya yasladım ve yere oturdum. Soğuk kapıya verdiğim sırtım acıdan titreyecek hale gelmişti. Ama bunu umursamadım. Kendimi kapana kısılmış deney faresi gibi hissediyordum.
"Yalan söylemek istememiştim." yatağın karşısında ki bordo koltuğa oturduğunda yüzü bana dönüktü ama bakışları yerdeydi. "Yemin ederim."
"Tamam. Hadi bırak gideyim." hırs ve bıkkınlık bir aradaydı.
"Konuşmama izin ver, beni dinle." iç çekerek kafasını sağa yatırdı. "Sonra söz veriyorum seni bırakacağım."
"Sözlerine inanmıyorum." dizlerimi kendime çekerek ellerimi koydum. "Bana söylediğin her şey yalan geliyor." ne kadar kapa kısılsam da içimde ki her şeyi söylemek beni biraz da olsa güvende hissettiriyordu.
"Biliyorum, biliyorum." hırslanarak olumsuz anlamda kafa salladı. "Bunların hepsi seni burada tutmak içindi!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISTAS
FantasyHafızası silinmiş şekilde bilmediği bir yerde uyanan kız ve kardeşi bu olayın peşine düşmek isterler ama her şey bir gece tepe taklak olur. Birinin sırrı onların farklı bir yol izlemesine ve güçlerinin farkına varmasına yardımcı olacaktır. Fantastik...