"ACI VERİYOR"

54 12 43
                                    


 Sabahın gün ışığı bana ulaşmadan kalkmıştım bu sabah. Duş aldım, üzerimi değiştirdim ve heyecanla odamı topladım  çünkü gece geç gelen  Dalan'ı uyandırarak ona minik bir  sürpriz yapacaktım. Eminim benim onun varlığını bildiğimden haberi yoktu bu yüzden yapacağım şey gerçek bir sürpriz olacaktı. Aynada son kez kendime bakarak odamdan çıktım ve onun odasına doğru ilerlemeye başladım. Odasında beni görünce eminim çok şaşırırdı, belki hala uyuyor olacaktı yüzüne su serpip uyandırırdım. Bunları düşününce kendimi gülmekten ve Dalan'ın komik yüz ifadesini düşünmekten alamadım. Adımlarımı sıklaştırıp kapısının önünde durduğumda etrafta gelen giden var mı diye baktım. Yoktu. Usulca kapının kolunu çevirdim ve adımı attım. Odada ki yoğun olmayan baharat kokusu odayı doldurmuştu. Perdeler çekilmiş, içeriye doğan güneşin süzülmesi engellenmiş ve ortamda olan loş ortam daha da kararmıştı. Aralık bıraktığım kapıdan biraz daha ilerleyince kapı kirişininden dolayı tamamını görmediğim odanın tamamını görüyordum. Pencereler yanında ufak masa ve karşısında yatak.. yatak... Yatak... Gözlerim kocaman olmuştu.

Lejin ve kardeşim yarı çıplak, sarmaş dolaş yatakta uyuyorlardı. Ne yapacağımı bilemeden onları izledim yumruklarımı sıkarken. Yorgun bir gecenin tadını huzurla uyurlarken çıkarıyorlardı sanki yüzlerinde ki ifade tamda bunu söylüyordu. Önce onları kaldırıp burada bu halde  ne işleri var diyerek kavga çıkarma düşüncesi  geldi ama düşününce bunun saçma olduğunu fark ettim. Dalan kendi kararlarını ve duygularını seçebilecek yaştaydı Lejin de öyle. Benim böyle bir kavga çıkarmam Dalan ile benim aramı bozmaktan başka bir işe yaramazdı eminim. Olduğum yerde önce nefes alış verişimi düzenlemeye çalıştım. Bu olayı hatta geldiğim bu odayı unutmaya çalışmalıydım ki kardeşimin ve o kızın yarı çıplak halini de unutayım. Sıktığım yumruklarımı çözdüm ve gözlerimi kapadım. Dinginleştiğimi düşünerek geldiğim yerden sessiz sedasız  kapatarak oradan ayrıldım ama kafamın içinde o halde gördüğümden beri zonklayan şey unutmamı engelliyordu. Üst kata doğru düşüncelerim arasında karar verip Dalan ile ne konuşmam gerektiğini ve Lejin'e karşı gerçekten ne hissettiğini sormayı düşünürken birden ağlama sesi duydum. 


Acı bir ağlama ilişti. Sanki tüm olanları, yaşadıklarınızı içinize atmışsınız da elinize batan bir diken yarasında içinizde ki tüm acıyı dökmüşsünüz gibiydi. Öylesine hıçkırarak öylesine dertli. Gözlerimi kısarken kafamda ki tüm düşünceleri attım ve ağlamanın nereden geldiğini dinlemeye çalıştım. Üst katımda kalan revir odasından geliyordu. Aslında koridor sesi bastırıyordu ama muhtemelen kapı aralık kaldığından sesi net duyabilmiştim. Hızla yukarı çıkıp etrafa göz gezdirdim,  görünürde bir şey yoktu ama heykellerin ardına saklanan bir bedenin kıpırtısını son anda fark ettim. İçime bir korku girse de merak duyguma yenik düşerek yaklaşmaya başladım. Hem ağlama sesi hem de şimdi gözümden kaçan heykelin yanında kıpırtı sırtıma soğuk bir ter inmesine vesile oluyordu. Biraz daha ilerleyince aralık kapının önüne çıkan görevli beni gördü ve hışımla aralık kapıyı kapattı.  İçeride kim olduğunu  göremesem de hıçkırıklı  ağlamanın o odadan geldiğine kesin kılmıştım. Heykelin arkasında ki kıpırtıyı unutarak revir kapısına ilerlerken  bir el beni kenara çekti. Sırtım duvara yaslanınca bakışlarım karşımda duran Soren'e çevrildi.

"Sabahın bu saatinde senin ne işin var?" endişeli ve sinirli duruyordu. Onu ilk defa bu ciddiyette gördüğümü söyleyebilirdim.

"Uyuyamadım." dedim sadece. Dün gece geri gelen kardeşime sürpriz yapmak için odasına gittiğimde o çekik gözlü kızla sarmaş dolaş gördüğümü söyleyip moralimi bozmama gerek yoktu. 

"Sayende dikkat çektik." dedi elini alnına hışımla götürürken.

"Neden? Sen iyi misin Soren?" bakışlarım onun can alıcı  bakışlarıyla birleştiğinde bir şeyler ima edercesine  gözlerini kırpıştırdı.

KISTASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin