"KAYIP"

104 30 30
                                    


Sabah güneşi suratıma neşesiyle vuruyor gibi hissederek gözlerimi açtım. Bugün sanki zafer günümdü. Kaç gündür uğraştım bu okuldan kurtuluşumun ilk günü olacaktı. İçimde ki anlatamadığım, midemi kasıp kavuran şehvetli bir  hisle yataktan kalktım. Yatağın köşesinde , ayak ucuna doğru kıvırılan Mai'nin üzerine yatağın uç kısmını onu rahatsız etmeyecek şekilde örterken iç çektim. Buradan ayrılırken yavruyu ne yapacaktım hala kesinleştirememiştim. Benimle gelmesini istiyordum ama ileride efsanevi bir canavara dönüşecek olması hatta zarar vermesi beni korkutuyordu   öte yandan burada kalmasına da bayan Nidreh ve diğerlerinin hoşlanacağını zannetmiyordum. Ama onu doğaya salmanın doğru olduğunu da düşünmüyorum sonuçta o yavru ve yalnızdı. Tıpkı bizim başıboş yaralı halde bulunduğumuz gibi.

Nefes alırken siyahtan griye dönen tüylerini süzerek banyoya ilerledim. Onun yalnız kalacağı düşüncesi yüreğimi burksa da onu çaresiz bırakmayacaktım. En iyi ihtimalle yanımda gizlice götürüp saklardım ama ben onun içinde en iyisini olmasını istiyordum. Ona bir kaç günün içinde fazlasıyla alışmış olsam da onun kendisine en yararlı olacağı yerde kalmasını istiyordum. Bunları düşünürken banyodan çıkmıştım bile. Hızlıca üzerimi değiştirdim ve aynadan kendime baktım. Sanki kıyafetler bana daha bi yakışmıştı. Saçlarımı at kuyruğu yaparak kahkülümü düzeltince  yüzüme daha iyi bir  şekil vermiştim. Bu halimle kendimi daha güvende daha özgüvenli  hissediyordum diğer günlerin aksine. Bence böyle hissetmemin tek sebebi de buradan gidecek olmamızdı... İç çekerek tüm yaşananları arkaya atmak istercesine aklıma Dalan geldi. Bugün burada son günümüz ise bunun şerefine son kez kahvaltımızı da buraya yapmalıyız diye düşündüm. Uyuyan yavruyu uyandırmadan kapıya doğru ilerledim ama ardından homurtular geliyordu. Adımlarımı sıklaştırarak kapının kulpunu tutup açtığımda Nekta ile karşılaştım. Şaşkınlıktan odanın içerisine bir iki adım gerileyerek gidince  yüzünde bir şeylerin ters gittiğini belli eden ters bir ifadenin varlığını çözmüştüm.

"Dalan hiç yanına geldi mi?" ağzımı aralamışken  soruvermişti.

Duraksadım ve suratına baktım. Onu dün geceden beri hafızamda hiç anımsayamamıştım. "Dün gece... onunla konuşmuştuk. Sende yanımızdaydın...En son o. Neden sordun?" hafızamda son anı idrak etmeye çalışırken  kaşlarım çatıldı.

"Bilmiyorum... Çizim zamanına kadar onu izledim ama daha sonra bende onu  görmedim." tedirgince alt dudağını dişledi.

"Ona bakmak senin görevin değil miydi?" ne olduğunu sezmeye başlamıştım ama emin olmam için duymam gerekiyordu.

"Evet ama...Çizimler için benimde sıraya girmem gerekiyordu o ara kaybettim. Gece de seni bulup odana çıkarttım."

Kafamdan aşağıya sıcak su dökülmüş kadar sinir ve korku bedenime yayılıyordu. Sezdiğim şey ağzından anlamsız bir parça gibi dökülürken beni titretmişti. "En son kiminleydi, konuştun mu?"

"Evet... Hepsiyle konuştum. Onlar da en son çizim için hazırlanırken görmüşler dahası yok." çaresizce iki yana kafa salladı.

Titreyen ellerimi sakinleşmek için yüzümde gezdirdim. Her an yere yığılabilirdim bu yüzden destek aldığım kapı kulpunu avucumun içine sıkıca kavradım. "Umarım bu senin bana oynadığın yeni bir oyun değildir."

"Hayır Luna, yemin ederim. Söz verdim sana." bağışlayıcı bakışları beni inandırmasa da gözlerimi kapayarak iç çektim. Sakinleşmem mantıklı kararlar vermem gerekiyordu. Ama hislerim bedenimde yeni dalgalar kadar yabancıydı. Hafızam silindikten sonra hepsini bir arada ilk defa hissediyordum. Ne yapacağımı düşünürken yaklaşan ayak sesiyle bakışlarımı koridora çevirdim. Aralık olan kapımın önünde Nekta ile bakışırken bize yaklaşan Lejin'in yüz ifadesi beni ürkütmüştü.

KISTASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin