Gözlerimi usulca açtım. Uyku sersemi de olsam uyandığım odayı tanımıştım. Her zaman ki odaydı. Her gece bir şeye kalkışıp sonunda her ne oluyorsa bu odada buluyordum kendimi. Araladığım gözlerimle bilincim daha fazla yerine oturuyordu şimdi .Hafızama düşen karanlık, ağaçlar, kan hafızamı sızlatıyordu...
Gözlerimi ovuşturduktan sonra üzerimde ki yorganı sinirlenircesine teklemeyerek aşağıya düşürdüm. Gördüğüm manzara daha da sinirlendirmişti çünkü . Bu beyaz çilek desenli gecelik. Her gece birinin üzerimi değiştirip bu salak geceliği giydirmesi beni agresif ve hırçınlaşmaya müsait ruh haline sokuyordu. Yataktan kalkıp sağa solu vurmak, kırmak ve üzerimde ki geceliği paramparça yapmak istiyordum. Doğrulmaya çalışırken kafamın arkasında ağrıyla yüzümü buruşturdum. Ensem ve kafatasının tam ortasında büyük bir ağrı olmuştu. Elimi götürerek gezdirdiğimde parmağıma gelen ufak kırmızı kuruyan kan lekelerini anlamıştım.
Dün gece ne olmuştu böyle? Ben neden her gün kalktığımda neden bir yerim sıkıntılı oluyordu. Bir gün karnım, bir gün bacağım, bir gün kafam. Olumsuz anlamda kafa salladım. Bugün ya tersimden kalkmıştım da sinirliydim ya da yapmak istediğim şeylerin sürekli yarıda son bulmasıyla ilgiliydi. Yapmaya kalkıştığım her şey bu yatakta uyanmamla son buluyordu, tamamlayamıyordum nedense.
Kafamı incitmeden yatağın içinde doğrularak ayağa kalktım. Pencereye ilerleyerek etrafta gezinen öğrencilere baktım. Kızlar ve erkekler olarak iki ayrı model kıyafetten başka bir şey yoktu. Buradan kızlar ve erkekler olarak iyi ayrı koloni yaratmış gibi duruyorlardı . Onları süzerken içime ufak bir açlığa benzer karnımda buran bir şey hissettim. Ne olduğunu anlayamasam da onları gülüşüp eğlenmesi beni sinirlendirmişti. İçimde artan o garip histe öfkemi tetikliyordu.
Biraz daha izledim. Herkesin keyfi yerinde ve burada olmaktan mutluydu. Çünkü beden ve ruhlarını buraya ait hissediyorlardı. Ama ben bilincimin açıldığı ilk saniyeden beri buraya ait olmadığımı hem bedenen hem de ruhen açıkça hissediyordum. İç çekerek ellerimi yüzümde gezdirerek saçlarımı geriye attım. Onların ruhlarını böyle mutlu görmek içime kıskançlık girmesine izin veriyordu. İçimde bu açlığa benzeyen midemi kazındıran duygu da kıskançlık olduğunu anlamıştım.
Onlara daha fazla bakmak istemedim. Pencerenin önünden ayrılarak gardırobun üzerinde ki boy aynasına ilerledim. Dağılmış saçlar , soluk bir beniz, her zamanki gecelik ve kolye. Kolye mi? Bu da neyin nesiydi. Aynaya yaklaşarak gözlerimi kıstım. Boynuma asılı bir kolye vardı. Hilal şeklini almış garip bir rengi olan kolye sanki uzun zamandır oradaymış gibi duruyordu.
Bir kaç dakikada daha ayna da kolyeyi süzdüm. Benim hiç böyle bir kolyem yoktu , hatırlamıyordum ki?. Alt dudağımı dişleyerek gözlerimi kıstım. Burada ters giden bir şeyler vardı kesinlikle. Gördüğüm kabuslar da buna ekti fakat bunu açıklayacak kanıt yoktu, kendim bile tam inanmıyordum. Neyin , kimin hangi işte nasıl bir parmağı olduğunu.Bu kolyeyi anımsamıyordum bile.Belki de geceliği giydiren kişi takmıştı.Ama gecelik giydiren kişiyi de hatırlamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISTAS
FantasíaHafızası silinmiş şekilde bilmediği bir yerde uyanan kız ve kardeşi bu olayın peşine düşmek isterler ama her şey bir gece tepe taklak olur. Birinin sırrı onların farklı bir yol izlemesine ve güçlerinin farkına varmasına yardımcı olacaktır. Fantastik...