"ONUN DİŞLERİ"

233 82 75
                                    


Gözlerimi açtığımda kaldığım odada buldum kendimi . Soğuk ve çelimsiz bedenim yorganın içinde üşürken kıvrılmaya çalıştım ama karnımdaki ağrıyla eğrildim. Kendimi fazla yorgun ve halsiz hissediyordum. Zorla kaldırdığım elimi üzerimde ki yorganı anca atmıştım ki  beyaz çarşafın kan olduğunu fark ettim.  Aklıma dün gece geldi. Uluyan kurtlar, Nekta ve o kara giyinimli kadınlar.. Gözlerimi kısarak yataktaki kan lekesine baktım. Bedenimde ki beyaz gecelik üzerine desenli çilek desenleriyle bezenmiş karnımın olduğu yer kanla kaplanmıştı.Çarşafla beraber. Oflayarak ani hakaret etmeden yatağın içinden ayaklarımı dışarı sallayarak avucuma baktım. Karnımda ki dikişlerden sonra dün akşam ki taş kesiği de beni şaşırtmamıştı. Elimin içini boydan boya kesen taş kesiği  dün gece ki  kıpkırmızı duruyordu. Kabuk dahi bağlamamıştı. Ufakça esneyerek yataktan kalktım .Bacaklarımda kırıklardan eser yoktu. Sapasağlam hissediyordum. Üzerinde canım acımadan durabiliyordum. 



Bu yüzden mutlu olmuştum. Karnım ve elimde ki yara ve kan devam ederken bacağımın iyileşmesi beni sevindirmişti. Usul adımlarla pencereleri açmamla soğuğun yüzüme vurması bir oldu. Şaşırarak gerilesem de camı aralık bırakarak saate baktım. Dün gece neler olmuştu da bu halde, odadayım diye düşünmeden de uyku sersemi olduğum halde kendimi alamıyordum.

Öğlen 12 ye geliyordu. Güneşin tam tepede olması gerektiği saatte bu bulutların arkasına sinen güneşin bize hiç  hayra alamet bir olay olmayacağını belli eder gibi mesaj veriyordu. Pencerenin önünde bulutları ve ağaçları hışırdatan rüzgarın sesini dinledim. Ses bana ne kadar huzur verse de bu binada huzurlu değildim. Derin bir çekerek son kez pencereden dışarı baktım ve kendimi az biraz rahatlatmak amacıyla  banyoya gittim , ılık bir duşun ardından bornozumla çıktım. Bitkin hissediyordum kendimi. Sanki tonlarca yükün altında canlı kalan cılız bir nefestim. Üzerime kalın dikişli beyaz  bornozumla  aralık bıraktığım pencereyi  kapatarak dolabın karşısına geçtim.Üzerine yapıştırılmış boydan aynada kendimi, saçlarımı süzdüm. Ruhum değil görünüşüm de bitkindi. Ne olmuştu da bu hale gelmiştim. Öylece bakınırken kapı usulca tıklandı ve açıldı. İçimde ki korkuyla gerilesem de gelen kişi ile rahatlamıştım.


"Nasılsın diye bakmaya gelmiştim." beni bornozlu gördüğü an gözlerini kapatarak arkasını döndü. "Yanlış zamanda geldim galiba" kapıyı arkasından örtmeye çalışırken  seslendim.

"Soyunmayacağım. Kıyafet seçiyordum. Gel ve otur" diyerek koltuğu gösterdim. İkiletmeden koltuğa oturarak beni süzdü.


"İyi görünüyorsun" sesinden neyi kast ettiğini anlamıştım.


"Ben her zaman iyi görünürüm." kuru sesimle  elimin içinde duran kıpkırmızı kabuk bağlamayan yarayı ve karnımda kanaması devam eden yarayı göstermek istesem de hala ama hala güvenmediğimden vazgeçtim. Dolaptan siyah kısa bir polar altına siyah dar bir pantolon ve iç çamaşırı alarak yatağın üzerine koydum.


"Kendini nasıl hissediyorsun?" aramızdaki sessizliği bozarken çorap ve gri bir bot seçiyordum kendime. Karnımda ki yarayı ya da elimde kabuk bağlamayan söylesem beni muhtemelen doktora götürecekti. Ama benim bu gece yapmam gereken başka bir şey vardı. Bu yüzden gülümsemiş gibi yaparak kıyafetleri yatağınn üzerine koydum ve gardırobun kapısını örttüm.


"İ..iyiyim yani. Bilemiyorum aslında." oflayarak kıyafetlerle banyoya giderek giyinmeye başladım. "Hemen dönerim." kıyafetleri giyerken Nekta da ben de sessiz kaldık.

KISTASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin