(CESARET+18)/ Tutsak

6.9K 385 104
                                    

Hepinize güzel ve etkileyici okumalar dilerim..💜

🍷

Dünya değil, insandı adaletten yana olan. Dünya'nın adaletsizliğine baş kaldırıp, adaleti var eden insan, kendi yarattığı adaletten uzakta, adaletsizlik içinde yaşardı. Önce adaleti kurup, sonra inkar ederek, adaletsizliği kendi yaratmış gibi övünürdü.

Kurdukları düzene tahammülü olmayan insanoğlunun kurallarına uymak, aptallık işiydi bu yüzden. Dünya düzensizlik istiyorsa, ona ayak uydurmalıydık. Çünkü doğa kanunları, istenmeyen her şeyi yok edebilecek kadar güçlüydü. Ayak uydurmazsan, dünya senden kurtulurdu.

Karşımda, adalet ve güvenliği sağlamakla olan görevli memura bakarken, gülümsedim. Adalet ve güvenlik kelimesinin yanyana gelmesi bile saçmaydı. Adaletin olduğu yerde, kimi kimden korumak gerekirdi ki! Adaletin, adaletsizlik olduğunu anlamak çok kolaydı.

"Bir kez daha soracağım, Türkçe anlamıyorsan söyle çevirmen getirtelim."

Polis memuru, karşısında oturmuş bana bakarken, aramızdaki masaya avuç içlerimi yasladım. Bedenimi dikleştirip, sakince konuştum, tıpkı yarım saattir bana yabancı olduğum için özürlüymüşüm gibi davranan adama karşı.

" Gerek yok, sorun lütfen! "

Adam, sabırla masanın öbür ucundaki sandalyeyi çekip, oturdu ve önüme itti tekrar dosyayı.

"İtiraf etmeni bekliyorum. Cihan Aktaş'ı sen mi öldürdün? Cinayeti nasıl işledin? Neden yaptın?"

Bu soruların hepsini, tek tek yarım saattir soruyordu ve bende hepsine cevabımı vermiştim. O sordukça ben sinirleniyordum, o ise sabırsızlanıyordu ve her an parlayacak gibi duruyordu. Sinirim arttıkça cevaplarım tersleşmeye başlamıştı ama istikrarımı kaybetmeden konuşmaya çalışıyordum.

"Ben yapmadım, yapmadığım bir şeyi size söyleyemem ve yapmadığım bir şeyin nedeni olamaz."

Her seferinde farklı açıdan konuşup, onunda aklını karıştırmaya çalışsamda, sonuç aynı yere çıkıyordu. Artık beyni yanmak üzere olan adam, sinirle yüzünü sıvazladı.

" Bana bak kızım, elimizde kanıt var, hala neye itiraz ediyorsun! "

Arkama yaslanıp, masanın üzerindeki ellerimi göğsümde bağladım ve alayla konuştum.

"Kanıtın varsa içeri atarsın, beni sorgulamazsın!"

Adam sinirli bakışlarını bana çevirdiğinde bende yüzümü ciddi tutup inatla yüzüne baktım. Bir süre bakıştık da ve pes eden o oldu. Ne sanıyordu? Korkacağımı falan mı? Beni benden başka bir şey korkutmazdı.

" Ses kaydını dinledik! Sen bile yapıp yapmadığını bilmiyorsun, şimdi bu kadar emin olmanın sebebi ne? Ayrıca diğer kanıtlara bakarsak, olay yerinde Barkın'a da zarar vermiş, babalığına saldırmışsın. Bunlara bir açıklaman var mı?"

O bu soruları şimdi sorup düşünürken ben cevaplarını karakola sürüklenirken hazırlamıştım. Yüzümdeki ciddi ifadeyi bozmadım, göğsüme bağladığım kollarımı çözüp masaya eğildim. İtiraf etmeye başlayacağımı sanmış olacakki dikkatle bana bakmaya başladığında, yine sakinliğimi koruyarak konuştum.

"Ses kaydı yeterli değil. İlaçlarını kullanmayan ve benim gibi ciddi bir psikolojik rahatsızlığı olan insanların aklını karıştırmak kolay olur. Yapmadığımız şeyleri, yapmışız gibi gösterebilir, bizi buna inandırabilirsiniz eğer o kadar akıllıysanız. Barkın olayı bir kazaydı. Babalığımın yaptığı suçlamalar ve yalanlar, sinirimi tetiklediği için kendimi savunma iç güdüsü ile hareket ettim sadece. Merak ettiğiniz detayları, doktoruma sorabilirsiniz ya da herhangi bir psikoloğa da olur."

C-ESARET+18 (2020)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin