CESARET(+18)/Yurt Dışı

4.6K 228 31
                                    

Biliyorum bölümler sık gelmiyor ama yorgunum arkadaşlar. Zihnen de, fiziken de yorgunum. Her şey olması gerektiği gibi ama nedense hiçbir şey istediğim gibi değil.

Bu bölümün ingilizce olarak yazılması gerekiyordu fakat okuyucular Türk, bu yüzden Türkçe yazılsa bile aslında İngilizce olduğunu bilin.

Hepinize güzel ve etkileyici okumalar dilerim. 💜

🍷

"Nasılsın ya da ne düşünüyorsun Alexsandra?"

Bu sorunun cevabı, yoktu. Kötü değildim, kötü olmam için her şey fazla planlı ve kusursuz gitmişti. Ama iyi olduğumu hissettiren tek şey buydu. Plan kusursuz gitmiş, her şey istediğim gibi olmuş olabilirdi fakat bunların üzerimde bıraktığı etki, söz konusu plan kadar iyi hissettirmiyordu beni. İstediğim olsa bile, aklım karmakarışıktı. Çünkü ben, artık hislere bağlı olduğumu fark etmiştim. Bunun sebebi Barkın'dı. Aklımı karıştıran tek şey Barkın'dı. Onun bakışları, onun dokunuşu, ona ait olan her şey... Üzerimdeki etkisini kabullenmiştim ama üzerimdeki etkisinin aklımı karıştıracak kadar olduğunu kabullenemiyordum.

Barkın'dan önce, kaybetmekten korktuğum bir his, herhangi bir şey yoktu. Çünkü hepsi kendime aitti. Tutkum da, sevgim de, aşkım da, isteğim de kendime aitti... Ve ben kendimi kaybetmekten hiçbir zaman korkmamıştım. Şu anda korkmadığım gibi. Kendimden öte, hissettiğim bu şeylerin yön değiştirip Barkın'a ait olması, korkmama neden oluyordu. Her iki gerçek anlamda da. Kendimi bir kez daha dışlayıp, başkasına ön plana attığım ve o başkasını kaybetmekten korktuğum gerçekleri. İkisi de, kabullenmesi zor ve üstesinden gelmekte zorlanacağım gerçeklerdi.

Son olanlara kadar, bunlardan memnundum açıkçası. Barkın'ı önemsemeyi, onu sevebilmiş olmamı seviyordum. Onun sevgisini seviyordum, hala. Fakat Barkın, tereddütlere yol açmıştı birkaç haftada. Sonra yine tarafını belli edip, bana gelse dahi önceden kimin tarafında durarak yanımda olduğu gerçeğini göz ardı edemezdim. Barkın'ın en büyük kaybı bu olacaktı. Benimse tüm bunlara rağmen Barkın'ı atlatamam, kaybım olacaktı.

Barkın, zihnimdeki en büyük yıkımların ve aynı zamanda inşaların sebebiydi. Tavırları, hep benden yana olsa dahi, eksik hissettiriyordu artık bana. Ve bu yüzden, Barkın'a rağmen yalnız hissetmemin sebebi buydu.

"Çoktan psikolog aşamasını geçtiğimizi ve artık bir hasta olduğumu sanıyordum."

Masasının üzerine dirseklerini yasladı ve ellerini birbirine kenetledi.

"Sana ilaçlar verip, dört duvar arasına bırakmamı mı istiyorsun? Bu seni daha kötü yapar, bilinci yerinde olan tüm hastalar ile konuşuyoruz. Ki sen, en aklı başında olanısın."

Tepkisizce yüzüne baktım, en aklı başında olan ben miydim? Yanılıyordu, o delilerin hepsinin zihni benden daha rahattı. Karmakarışık bir zihne esir düşen bendim.

"Bakma öyle, diğerleri ilaçlar yüzünden tertemiz bir kafa yaşıyorlar."

Aynı şekilde bakmaya devam ettim. Kaşlarını kaldırıp, haklı olduğunu belli edercesine durduğunda, bakışlarımı ondan çekip arkama yaslandım ve dışarı baktım.

"İyi hissetmem gerektiğini düşünüyorum. Çünkü her şey tam da istediğim gibi..."

Üzerine tartışmak istediğim şey buydu, diğer delilerin durumu değildi.

"Hissetmeni engelleyen şey ne?"

Bilmiyordum. İçimdeki hissin adını biliyordum ama emin değildim. Bunu hissetmem için bir neden yoktu ki. Anlam veremiyorum.

C-ESARET+18 (2020)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin