Ağır depresyondayım, bölüm bekliyorsunuz biliyorum ama yazamıyorum. Kelimeleri seçemiyorum, hikaye mantığı dışına çıkıyor sürekli bir yerden sonra.
Kısa bir kesit paylaşacağım sizinle o kadar. Bölümler gelecek, zaten okuyan 3 5 kişi var, onlar da anlayış gösterir diye düşünüyorum.
İstikrarsızım farkındayım, üstesinden gelip bölüm yazacağım. Yarım kalmayacak kitap.
:?
KESİT 1.
Evet, ben masum bir kızdım ama bir zamanlar. Şimdi kendimi kandıracak kadar usta bir yalancı, insanları kullanmaktan çekinmeyecek kadar vicdansız olabiliyordum. Yine görüntüm, psikolojik sorunları olan masum bir kızdan fazlası değildi.
Ben söylemedikten sonra kim bilebilirdi içimi? İçimdeki sesin bana neler fısıldadığı... Mesela tam şuan da, Barkın dudaklarımı hırsla öperken, elleri kalçalarımı kavramışken, zihnimde bana fısıldayan bir ses olduğundan habersizdi.
Ben mi? O sesi umursamayacak kadar gücümü toplamıştım. Çünkü bu oyunun sonu yaklaşmaya başlamıştı. Son darbeyi ben yapacaktım, zihnime! Onu şaşırtacaktım.
Barkın güç toplamama neden olan en büyük etkendi. Onu kullanıyordum, güçlü olmam için buna ihtiyacım vardı. Zihnimdeki ses Barkın'dan korkmaya başlamıştı çünkü. Barkın'ın bende bıraktığı etki zihnimdeki sesleri bastırıyordu.
Bastırıyordu... Susturmuyordu!
Yine de yaptığı, istemeden yaptığı bu şey bana yardımcı oluyordu.
Fısıltılar doluyordu kulağıma ama o kadar güçsüzdüler ki, kucağında seviştiğim adamın bana verdiği güçle başa çıkamazlardı.
Ben kendimi bulalı çok olmuştu. Barkın'a söylememiştim sadece. Söyleyemezdim, bana gösterdiği bu ilginin bitmesini göze alamazdım. Korkaktım ben, sevilmemekten korkardım. Seven birinin ansızın sevmemesinden korkardım. Haklıydım, çok fazla hemde.
KESİT 2.
Telefonu kapattığında saçlarıma doladığım havluyu çözüp, uzun saçlarımı ellerimle dağıttım. Şampuan kokusu burnuma dolarken, gülümsedim. Böyle saçma şeyleri de seviyordum bazen. Bana ait olan bir kokuyu duyumsayınca hoşuma gidiyordum.
Kendiliğinden kurumaya bırakıp, odamın perdelerini açmaya yöneldim. Tülleriyle beraber komple açtım ve balkonuma çıktım. Barkın hala telefonla konuşuyordu ama bu sefer ayaklanmıştı ve hareketleri agresif duruyordu.
Beni de fark etmemişti bir süre. Odanın içinde dolanıp duruyordu, bir ara sakinleşti gibi oldu, o sırada da onu izleyen beni gördü. Bir süre bakıştık, yüzündeki ciddi ifade değişmedi bana bakarken. Telefondaki her ne diyorsa, oldukça sinirini bozuyor olmalıydı.
Durgunluğu tekrar sinire dönerken bakışlarını kaçırdı ve bağırarak konuştu. Sesi aradaki mesafe yüzünden net gelmemişti ama bağırdığını görebiliyordum gerçekten.
Onu bu kadar çıldırtan şeyi merak ederek, yanına gitmeyi düşündüm. Belki sakinleşirdi. Tam yönelecekken, o telefonunu kapatıp yatağına fırlattı ve dolabından kıyafet seçmeye başladı. Sanırım gitmesi gerekiyordu.
Aceleci hareketleri yüzünden, gitmekten vazgeçip izledim sadece. Görüş açımdan çıktığında, sıkıntı ile alt dudağımı ısırdım. Çok geçmeden tekrar giyinmiş bir şekilde açıma girdi. Telefonunu aldı ve bu sırada aklına bir şey gelmiş gibi duruldu yine.
Benden tarafa baktığında, istemsizce kendimi geri çektim. Sanki izlemem ayıpmış gibi, yapmamam gereken bir şeyi yapmışım gibi hissetmiştim. Agresif insanlar beni geriyordu!
Adımları balkona yaklaştığında, bende az önceki hamlemi telafi ederek, demirlere tutundum. Camını açıp, balkona çıktığında gözlerimiz buluştu.
"İyi misin?"
Diye sordum, hala gergin duran bedenini fark ederek. Kafasını belli belirsiz salladı sadece. Beş dakika kadar gerçekten sessizce durup, birbirimize baktık. O sıklıkla gözlerini kaçırdı, dudakları bir şeyler söylemek için aralandı ama söyleyemedi. Zorlamak istemediğim için sessiz kaldım. Sonra aniden bana baktı ve başından beri söylemek istediği oymuş gibi,
"Seni seviyorum, bunu unutma!"
Diye fısıldadı. Ardından da önce balkonu, sonra evini terk edip, lastik seslerini duyacağım şekilde uzaklaşmıştı buradan.
Bu adamın seni seviyorum diyişleri, hep farklıydı. Hep olur olmadık zamanda, öyle yürekten ve içten söylüyordu ki karnım kasılıyordu. Garip bir heyecanın içinde buluyordum kendimi.
Araba sesini duyana kadar da kendime gelememiştim zaten. Ellerim sıkıca demiri kavramış, öylece kalmıştım. Gözlerimi kırpıştırıp kendime gelmek adına başımı salladım. Kalbimin atışı, sakin bedenimi ufaktan sarsarken sıkıca kapattım gözlerimi.
"Sakin ol.... Sakin ol... Everything's fine."
Kendimi içeri atıp, komodinin üzerindeki ilaç kutusunu titreyen ellerimle aldım. Normal değildi benim böylesine heyecanlanmam. Ayrıca 'seni seviyorum' kısmı Reha'yı ilgilendirirdi.
'Bunu unutma' kısmına odaklanman gerekiyordu şimdi. Bir şey dönüyordu, atladığım fark etmediğim bir şey vardı Barkın'da. Beni pişman etmesini istemiyordum. Buna müsade edemezdim.
--/--
ŞİMDİ OKUDUĞUN
C-ESARET+18 (2020)
ChickLit17.YAŞIMA HİTABEN, İnsanlara güvenini kaybetmiş, delirmemek için çabalayan, hayata tutunmaya çalışan genç kız adına... ... ⚠️Kimse kitap içinde ahlak bekçiliği yapmasın, senin tarzın değilse okumayabilirsin. ⚠️Okuyabilmen için felsefe ne demek bilme...