CESARET(+18)/ Avunuş +16

42.8K 430 71
                                    

Güzel ve etkileyici okumalar dilerim... 💜

🍷

Sözlerim, etkiliydi. Ona inandığım zamanlarda, öylesine kaptırıyordum ki kendimi, kendime inanamıyordum. Bu kaptırış, kötü değildi, iyi hissettiriyordu. Kendimi inandırdığım şeylerin dışına çıkmak, güzeldi.

'Sana güzel olacağını söylemiştim ama söylesene, sahiden ona inanıyor musun?'

Güzel olacağını defalarca kez düşünmüştüm çünkü bu seslerden önce olan hayatım vardı benim. Gördüğüm aşklar, izlediğim filmler vardı, izlerken büyüsüne kapıldığım sahneler vardı. Hayatımın her köşesi içimdeki şeytanla dolu değildi! Onu yenecektim, onun bilmediği bir geçmişe sahip olduğum için.

Gençliğime gitmek değildi plan, olgun bir kadındım, öyle kalacaktım bundan sonrada. Plan, basitti.

Umursamadan, yaşamaya bak.

İçimdeki ses, yaşadığım şeylere müdahale ediyordu. Bunu önceden anlamıştım ama aklım sürekli karıştığı için unutuyordum. Barkın'a bunu söylemiştim, neyi istiyorsam, neyi seviyorsam içimdeki şeytanın susmak bilmeden tam tersini istiyor olmasını.

Onu iyinin ya da kötünün olmadığı, bir arafa sıkıştırmalıydım. O araf, şeytanın cehennemi olmalıydı. Ne yapacağını bilemeyecek, kendini yok edecekti. Bu dünyada, her şeyin tam tersi vardı ama iyi ve kötü kişiseldi. Dünya görüşünde, asıl olan iyilik ve asıl olan kötülük yoktu! İçimdeki şeytan, kendimi dünyaya kaptırmamdan bu yüzden hoşlanıyordu. Beni, insanlarla muhattap olmak zorunda bırakmaktan, bu yüzden zevk alıyordu.

Atladığı bir yer vardı, o zihnimde yaşıyordu. Ve zihnim, bedenimin aksine dünyaya bağlı değildi. Gözlerimin iyi gördüğü bir şeyi zihnim kötü algılarsa ancak kandırabilirdim onu. Bu karmaşık sistem, ondan kurtulmamın yolu olacaktı. Bu sefer doğru olan, buydu. Kendimi, kendimden saklamalıydım.

Ellerimi, ensesine kaydırıp, kenetledim ve bedenimi bedenine yasladım. Yüzümde güzel olduğunu düşündüğüm bir gülümseme ile başımı hafifçe sağa yatırdım. Bir tepki bekledim, bir söz. Ciddiyeti kaybolmuştu, üzerinde büyük bir rahatlama vardı ama bedeni duruşundan belli, kaskatıydı. Gözlerimi gözlerinden çekmeden beklemeye devam ettim. Gözleri kısıldı, yüzümü inceledi kısa bir an ve kollarını bedenime sarıp, sıkıca sarıldı. Nefesi boynumu okşarken, etkileyici sesinden çıkan fısıltı kulaklarıma doldu.

"İnandığın için, teşekkür ederim. Sen tahmin ettiğimden daha güçlü ve harikasın, Mor'un kadını!"

'Mavi özgürlüktü Reha, mor senin için özgürlükten daha mı önemli sahiden!'

Yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Mor'un kadını, beğenmiştim bunu ama hep özgürlükten yanaydım. Ben Mavi olmak için yaşıyordum, Mor, mavi olana kadar beni hayata bağlayacak olan şeydi.

Bedenlerimiz birbirinden ayrılırken, yüzlerimiz yakın bir mesafede durdu. Bakışlarım dudaklarıma inerken, sessizce konuşmayı tercih ettim. Onda bıraktığım etkiyi seviyordum, belki de konu onun beni etkilemesi değildi. Bencildim, kendimi avutuyordum, onu etkilemeyi tercih ederek. Bunu saklayamazdım, gerçek olan bu olabilirdi. Yine de, Barkın, güzel bir yemekti benim için, tadı damağımda kalan ve her istediğimde yemekten çekinmeyeceğim.

"O gün, dikkat ettiğin tek şey mor muydu?"

Yüzünde bir gülümseme oluşurken, belimdeki bir eli yavaşça hareketlendi ve usulca sırtımda gezindi.

"Birçok şey vardı dikkat çeken ama gözlerim, bu rengin bedeninde ne kadar güzel durduğuna hayran kaldı."

Minik bir tebessümle, başımı hafifçe öne eğdim ve alt dudağımı dişlerimin arasına sıkıştırdım. Zihnime doluşan anlarla gülümserken, aklıma gelen soruyu sordum. Başımı kaldırıp, tekrar gözlerine bakarken gözlerinin mutluluğunu gördüm. Hoşuna gidiyordu bu durum, hislerimiz karşılıklıydı.

C-ESARET+18 (2020)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin