Güzel ve etkileyici okumalar dilerim
Beğenmeyi unutmayın. 🌟
🍷
Beynim, hücrelerim, damarlarımda akan kan, soluduğum hava ne yapacağını, ne düşüneceğini, hangi yöne gideceğini sapıtmıştı. Dumura uğramıştım. Düşünemiyordum ama bir filozof kadar da yoğundu kafam. Ya çok hızlı düşündüğüm için düşünmediğimi düşünüyordum ya da gerçekten düşünecek gücüm kalmamıştı. Allak bullak olmuştum bir an da, bir saatte, bir saniye de. Nasıl bunu başarmıştı? Benimle böylesine hoyrat nasıl konuşabilirdi!
Koltuktan kalktım hızlıca. Kaçamadım, gidemedim bir yere. Sadece artık hareket etmem gerektiğini, yaşadığımın bir belirtisi olması gerektiğini düşünerek tepki vermiştim. Kendimi daha uykuya dalamadan irkilerek uyandığım bir anda hissetmeme neden oldu. Titrediğimin farkındaydım. Korkudan değildi, özgüvenimi kırmıştı. Bedenime duyduğum güvenimi yıkmıştı, ona çekilmiştim.
Benim ardımdan o da ayağa kalktı. Bakıştık bir süre. Gözleri birer prangaydı, bedenimi sıkı sıkı saran ve kurtulmamın imkansız olduğu.
"Böyle bir şey olamaz!"
Demekten çekinmedim. Çünkü onun doğrusu benim yanlışımdı şuan ve benim doğrum onun yanlışıydı. Bana dediklerini beni bir şeyler yapmaya zorunda bırakmadan kanıtlamalıydı. İnadıma karşı inatla tepki verdi.
"Olabilir!"
Sözleri kendinden emindi. Bunu kanıtlaması çok kolaydı sanki ona göre. Yapamazdı, kanıtlarına ihtiyacım yoktu. Tüm dünya onu savunsa ben kendi bildiğimi yapmakta ısrarcı olacaktım! Neden bedenimin birine ihtiyacı olduğunu bilmek isteseydim ki? Bilirsem, bugüne kadar yaşadığım her şey bir hiçe dönüşürdü.
Bir simülasyonun içinde olduğumu düşündürecek kadar yönetilmeyi bekledim şuan. Kendimi savunacak sözüm kalmamıştı çünkü her şeye önceden hazırlıklı biri vardı karşımda. Beni nasıl olduğunu bilmediğim şekilde anlamış ve onu neyle vuracağımı sezmiş biri. Oysa ben onun kanıtlarına merak duyuyordum, yenileceğimi hissetsem bile.
"Bana bunu kanıtla o zaman!"
Dedim ama birkaç adım uzaklaştım ondan. Eğer kanıtlayacak kadar imkanı varsa buradan kanıtları görmeden gitmem gerekecekti. Çıkışa ne kadar yakın olsam da, kaçmam o kadar uzun sürecekti kanıtlarını sıraladığında yine de. Her saniyem bir kayıptı çünkü. Benim şimdi gitmem gerekirdi. Gitmek için yeltendiğim sırada benden hızlı davranıp kolumu tuttu ve engelledi. Gözlerimiz birer kılıç olup birbiriyle vuruştu, tenime değen elleri elektrik misali kolumu uyuşturdu.
"En büyük kanıtım..." dedi duraksadı. Bedenimi süzdü, düşünceli tavrı kendinden emin bir hal aldı. Konuşmaya devam etti ardından.
"Bedenine daha önce senden başka kimsenin dokunmamış olması Reha! Yanılıyor muyum? Daha önce birinin bedenine şehvetle dokunmasına izin verdin mi?"
Eğer dedikleri daha önceden yaşadığım şeyler olsaydı bile emin tavrı karşısında yaşadıklarımdan şüphe duyardım. Ama dediklerinde sonuna kadar haklıydı. Bunu böylesine tahmin etmesi zordu. Bu adam, düşüncelerimi okuyor gibiydi.
"Yanılıyorsun! "
Cevabımın haddinden fazla hızlı gelmesi yüzünde alaylı bir tebessüm oluşturdu. Kararlı haline dönmesi uzun sürmedi.
"Yanılmıyorum Reha!"
Kolumu tutan eli boynuma yöneldi. Parmakları tenimde gezinerek boynuma ulaştığında titredim. Diğer eli belime giderek beni kendine çekti. Onu itmek için ellerimi göğsüne koymuştum ama konuşmaya devam etti. Bende, zaten itmek istemeyen tarafımı o an fark ettim. Yüzünü yaklaştırdı, sesi kulağıma söylenen bir ninni gibi geldi, fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
C-ESARET+18 (2020)
ChickLit17.YAŞIMA HİTABEN, İnsanlara güvenini kaybetmiş, delirmemek için çabalayan, hayata tutunmaya çalışan genç kız adına... ... ⚠️Kimse kitap içinde ahlak bekçiliği yapmasın, senin tarzın değilse okumayabilirsin. ⚠️Okuyabilmen için felsefe ne demek bilme...