CESARET(+18) / Yeni Adımlar

21.7K 559 57
                                    


Güzel ve etkileyici okumalar dilerim... 💜

Beğenmeyi unutmayın. 🌟

🍷

"Are you kidding me?"

Türkçe her zaman tepkilerimi belli edebileceğim kadar yeterli gelmiyordu. Panik halindeyken de çoğu zaman istemsizce kendi dilimi kullanırdım. Bundan hoşnuttum ama kanıma işleyen Türk damarları yüzünden bazen rahatsız hissedebiliyordum. Kimliksiz olmayı istemezdim. Annem ne kadar İngiliz olursa olsun uzun yıllar babamın yanında Türk gelenekleri ile yaşamıştı ve beni de olağanca geleneklere bağlı yetiştirmişti nedense. Küçük yaşta babamı kaybetmiş ve Türkiye'ye bi'kez dahi gelmemiş olsam da burada yaşamış gibi büyümüştüm. Yıllar sonra bu adamı bulmuştu annem ve daha sonrasında beni gözü görmemişti bile!

Benimle dalga mı geçiyordu yoksa ciddi miydi anlamamıştım. Ondan duyabileceğim son şey bu olabilirdi. Böyle bir şeyi teklif etmesi bile bu konuya olan ciddiyetimi kaybetmeme yetmişti. O, parası için her şeyi yapan adam, bunca zahmetinden sonra yerine beni mi geçirmeyi düşünmüştü(?). Böyle bir şeyi düşünebilecek olmasını ben kırk yıl düşünemezdim. Öylesine paraya tutkulu bir adam bunu yapamazdı. Ki ben böyle bir şeyi isteyip istemediğimi bile düşünemeyecek kadar hala onun bunu demesine takılmıştım. 

"No, I'm serious, until I get back. I trust you, believe that. You can always be the boss if you want."

(Hayır, ben ciddiyim, sadece geri dönene kadar. Sana güveniyorum buna inan. İstersen daima patron olabilirsin.)

Söylediklerine inanırdım da, hayal kırıklığına uğratacağından öyle korkuyordum ki ona tepki bile veremiyordum. Duruşu, konuşması, tavırları yeterince net ve sözlerinin arkasında duran bir tavırlaydı. Öylece durmayı kesip yanına yaklaştım. Ellerim koltuğun kenarından destek aldı.

"Yeterli, buna beni inandıramayacağını biliyorsun değil mi?"

"Evet ama söz vermekten başka bir şey gelmiyor elimden, Reha."

Lanet!

Sözlerine inanıyordum, bu adam kolay kolay boş yapmazdı. Ben kendimin ne yapacağını bilmiyordum. İçimde yükselen bir ateş vardı. Kabul edip kendimi özgür mü bırakmalıydım yoksa zorla alıştığım bu hayata devam mı etmeliydim. Acılarımı görmezden gelmek demekti şimdiyi bırakmam. Oysa o doktora bir şeyleri de kanıtlamak istiyordum. Bedenimin insanlara ihtiyaç duymadan da onlar gibi davranabildiğini kanıtlama dürtüsü ile taşıyordum. Barkın'a olan hazır soğuk tavrım düşüncelerimi etkileyecek gibiydi. Sadece biraz zamana ihtiyacım vardı.

"Ne zaman gideceksin?"

Soruma şaşırmış gibiydi. Biraz zamana ihtiyacım vardı, düşünecektim.

"Yarın"

"Bu kadar çabuk mu? Ben patron olursam sen ne yapacaksın?"

Düşündü bir süre. Planlamadan söylediği bir cümle olduğunu tahmin etmek zor değildi zaten.

"Yurt dışına gideceğim. Orada ortaklık kuracağım ve sen de burayı yöneteceksin."

"Kabul etmedim henüz!"

Dedim sanki kabul etmişim gibi davranmasına karşı. Gülümsedi ve kafasını olumsuz anlamda salladı. Ayağa kalktı ve karşıma geçti. Gözlerime sanki ilk defa görmüş gibi bakarken heyecanlı gibiydi.

"Annenin kızısın Reha Alex! Kabul edeceksin. Hırs sizin kanınızda var."

Bakışlarım sinirle ona döndü. Annem için şirket adına kendimi geliştirmiştim beni belki görür, onun için çabaladığımı anlar diye ama annemin kızı olmaktan çoktan çıkmıştım. Yine de söylediği içimi gıdıklamıştı, şeytan dürtmüştü ve ben kabul edecek kıvama gelmiştim. Annemin yapamadığını yaparak kendimi ölü de olsa ona kanıtlayabilirdim. Ne de olsa içimdeki sesin sahibi annemdi ama ses annem değildi! Ah kadın, öldüğünde bile bana rahat vermedin.

C-ESARET+18 (2020)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin