Güzel ve etkileyici okumalar dilerim... 💜
🍷
Yaşadığım hayatı yönetemediğimi hissettiğim çok az zaman olurdu. Yaşadığım onca yıldır bu sayı bir elin parmaklarını geçmemiştir belki ve bugün o parmaklara bir yenisi daha ekleniyordu.
Kendimi, kendime ait hissetmiyordum. Buraya ait olmayan, bilinmeyen dünyadan biri, bilgisiyar başından beni yönetiyor gibiydi. Ne yapmam gerektiğini, ne söylemem gerektiğini söylüyordu sanki... Ve bu his bende aşırı bilinçsizlik yaratıyordu.
İçimdeki sesin kölesi mi olmaya başlamıştım? Ondan mıydı bu sessizlik? Şeytan'ın şehvetine kanıp, kendi kurduğum tuzağa düşmüştüm. Şeytan, ruhumu ele geçirmişti, zihnim ona aitti ve şimdide bedenim... Bedenim onun eline ne zaman düşmüştü?
Şehvet'i, kölesinden öğrenmiştim ama farkına vardığımda bu tuzağa düşmeyeceğime inanmıştım. Başarısız olmuştum çünkü yanlış düşünüyordum. Asıl olan, zihnimdeki sesin şeytanın kölesi oluşuydu. Şimdiye kadar şeytanı bedenime hapsetmiştim ama gerçek tam şuanda zihnimde kırmızı alarmlar ile uyarıyordu beni. Zihnimdeki köle, şehveti fısıldamıştı kulağıma ve tam şuanda, bacaklarımın arasında, dudaklarımın üzerinde sıcaklığı olan adam, şeytandı!
Köle bildiğim adam, şeytanın tam kendisiydi.
Ama bu duruma itiraz etmek için geç kalmıştım çünkü şehvet bedenimi çoktan ele geçirmişti. Bilinçli bir bilinçsizliğe bırakıyordum kendimi. Yapmamam gerektiğini biliyorum ama yapmak geliyor içimden.
Bu dünyaya ait olmayan şeytan, kendiyle dans ettiriyor beni!
Eli sertçe boğazımı kavrarken, dudakları dudaklarımı öyle bir sahiplendi ki, öpüşmemiz bir yerden sonra savaşa dönüşmüştü ve ben ona yetişemiyordum. Boğazımdaki parmakları nefesimi kesmese bile, sıkıydı. Ölümle sevişiyor gibi hissediyordum kendimi. Bir eli kalçalarıma indiğinde, beni iyice kendine çekti ve parmaklarını etime sapladı.
Bugüne kadar yaşadığımız ne kadar yakınlık varsa hepsinin bir kurmaca, gönül kandırmaca olduğunu anlamıştım. Gözümü korkutmamak adına nazikçe öptüğünü fark etmiştim ama şuan, dehşet saçıyordu. Öfke kadar sert ve iliklerine kadar şehvetle sevişiyordu bedenimle.
Hissizleşmeye başlayan dudaklarım tüm kanı toplamış, şişmişti ve ara sıra ağzıma gelen metalik tattan, kanadıklarına emindim. Eğer kanayan Barkın'ın dudakları değilse.
Tehlikede hissediyordum kendimi. Sanki her aştığımız engelde bin kat daha sertleşecek, fantazisini sertlik üzerine kuracak gibiydi. Ellerimin altında gergin duran kasları, ara sıra gözlerime takılan kolundaki şişmiş damarları, ürkünçtü. Bu sertliği bilerek mi yapıyordu yoksa kendini kaybedişinden miydi? Canımı çok yakar mıydı ya da ben gerçekten sakin bir sevişme mi istiyordum? Sanmıyordum... Ama bu sertlik bilinçli değilse onu durduramamaktan korkuyordum.
Onu öpmeyi bıraktığımı, dudaklarımızın ayrılışından anladım. Alnı alnıma yaslı bir şekilde geri çekilirken, ikimizde uzun süre nefessiz kalmış gibi soluklandık. Boğazımdaki eli tüy gibi bir dokunuşla yanağıma yükseldi. İşte, az önceki sertliğin yanından geçmiyordu bu hamle! Bu kadar çabuk sakin hareket etmesi, bilinçli olduğu anlamına geliyordu kanımca.
Gözlerimiz çakıştığında, sanki başka gözlere bakıyor gibiydim. Göz bebekleri büyümüş, kahve gözleri simsiyah olmuştu. Bedenim bu görüntü ile titrediğinde, sakinleşmem adına yanağımı okşadı ve normalde erkeksi çıkan sesi şimdi biraz buğulanmış ve boğazından gelir şekilde, sesiyle kendimden geçebileceğim kadar güzel bir tınıyla konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
C-ESARET+18 (2020)
ChickLit17.YAŞIMA HİTABEN, İnsanlara güvenini kaybetmiş, delirmemek için çabalayan, hayata tutunmaya çalışan genç kız adına... ... ⚠️Kimse kitap içinde ahlak bekçiliği yapmasın, senin tarzın değilse okumayabilirsin. ⚠️Okuyabilmen için felsefe ne demek bilme...