Güzel ve etkileyici okumalar dilerim... 💜
Beğenmeyi unutmayın. 🌟
🍷
İKİ GÜN SONRA...
O gün, Barkın'ın çözüm yolu mantıklı gelmişti ama bir o kadar da kararsız bırakmıştı beni. Ben kendim değilsem, kimdim?
Reha mı?
Alex mi?
Birbirine düşman iki ruhtu ikiside. Ama ikiside bendim. Birinden kaçmak için diğerine tutunduğum aşikardı. Yapmam gerekeni bulmalıydım. Kendim olmak istiyorsam, neyi sevdiğimi ve neleri sevmediğimi bulmalıydım. Ne olmak istediğimi, ne yaşamak istediğimi. İnat etmeden, içimdeki sese karşı çıkmadan. Belki de içimdeki sesin isteklerini sırf ona inat olsun diye kabul etmiyordum. Bu yüzden, yalnız kalmayı tercih etmişti Reha! İnadı kaldırmalıydım, ilk hamle buydu. İsteklerime odaklanmalıydım. Hoşuma gidenler ve gitmeyenler...
Kendimi keşfetmek çok da zor olamazdı. Her türlü şeyi yapabilecek güce sahiptim ne de olsa ve illa ki içlerinden bir tanesi beni memnun edecekti. Kendimi bulmama neden olacaktı. Kendi hayatımı kurmanın zamanı gelmişti.
Taksi evin önünde durduğunda ücreti ödedim ve indim. Çantamı önüme çekip iki elimle tuttum ve yorgun bir şekilde eve doğru yürümeye devam ettim. Dizlerime çarparak seken çantayı izleyerek eve kadar geldim. Önceden elimde hazır tuttuğum anahtarla kapıyı açtım ve içeri girdim. Kapıyı yavaşça kapatıp adımlarımı yukarı ilerlettim. Koskoca evde tek başıma kalmak ne kadar iyi ne kadar kötüydü bilmiyorum ama kesinlikle sıkıcı olduğu kesindi. Kısır döngüye girmişti hayatım. İşe git, gel, yemek ye sonra duş al ve uyu. Ertesi gün yine aynı ve sonra yine aynı. Arasıra uçuruma gidiyordum o kadar. O bile sıradanlığa girmişti.
Biraz aktiviteye ihtiyacım vardı.
Karnım aç olmadığı için duş alıp biraz rahatlamak istedim. Üzerimdekilerden kurtulup odanın bir köşesine attım. Duşa girdim ve tadını çıkara çıkara yıkandım. Yaklaşık yarım saatlik bir duşun ardından odama döndüğümde üzerimdeki şirket havası gitmişti. Tam olarak ev moduna döndüğümü hissediyordum. Dolabımın karşısına geçtim ve iç çamaşırlarıma baktım. Hepsi güzeldi fakat içimden bir ses mor takıma yönelmemi istedi. Ellerim askısını yakaladığında aşağıdan gelen kapı zilinin sesi ile duraksadım. Kesinlikle zamanı değildi. Çalar çalar gider düşüncesi ile acele etmeden üzerimi giyinirken ısrarla çalan kapı sinirime dokundu. Üzerime, dizlerime kadar uzanan, kasıtlı olarak büyük aldığım tişörtümü giyerken odamdan çıktım.
Akşam saatinde evime gelecek insan sayısı sıfırdı. Gerçi sabah saatinde de öyleydi. Her kimse, kapıdan özür diletecektim bu kadar fazla bastığı için. Tişörtün eteklerini düzeltirken sesim dışarı çıksın diye bağırdım.
"Bekle!"
Islak saçlarımı elimle karıştırıp, biraz olsun şekle girmesine sebep olduktan sonra sonunda susan zil sesinin rahatlığı ile kapıyı açtım. Karşımda Barkın'ı görünce, uzun zamandır görüşmediğimiz için şaşırmıştım. Yani, yanyana yaşıyorduk ama bir türlü denk gelmemişti. Onu evde de görmemiştim zaten. Bir ara evine gitmeye cesaret etmiştim fakat yoktu ve onun bunu bilmesine de gerek yoktu! Bilmese daha iyiydi.
"Sen olmasaydın kesinlikle kapıdan özür diletecektim bu kadar zile bastığı için."
Direkt konuşmaya atılırken gülmüştü. Bende hafif tebessüm ettim.
"Ayrıcalıklı olmak güzel."
Yani, sonuçta bir şeyler yaşamıştık ve bu göz ardı edilebilecek tarzda değildi. Biraz ayrıcalığı hakediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
C-ESARET+18 (2020)
ChickLit17.YAŞIMA HİTABEN, İnsanlara güvenini kaybetmiş, delirmemek için çabalayan, hayata tutunmaya çalışan genç kız adına... ... ⚠️Kimse kitap içinde ahlak bekçiliği yapmasın, senin tarzın değilse okumayabilirsin. ⚠️Okuyabilmen için felsefe ne demek bilme...