SON- ÖZEL BÖLÜM -

4.9K 156 83
                                    

Medya: Barkın'ın şarkısı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Medya: Barkın'ın şarkısı.

"Sen..."

Korkuyla gözlerime bakan adama karşı adımlamaya devam ederken, dişlerimi sıktım öfkemi saklamak adına.

"Selim sen misin?"

Başını salladığında, adımlarımı durdurdum ve doğrudan gözlerinin içine bakmaya devam ettim.

"Sana Alexsandra'dan ufak bir hediye getirdim."

Gözleri hızla yüzümü inceleyen adam anlam veremediğini gayet net belli ederken, çantamdaki mektubu çıkardım. Ona uzattığımda, yaşlı, titreyen ellerini uzatıp iki elinin parmaklarıyla zorla tuttu mektubu. Daha çok korkmuş gibiydi, onu bu kadar panikleten neydi çözemedim. Yüzüme beni ilk gördüğü andan beri şaşkınlıkla bakmaya devam ederken, yutkundu ve kırpışan gözlerini mektuba çevirdi.

"Oku."

Emrime karşı tekrar bana bakıp, başını salladı ve hemen yanımızdaki masaya yaklaşıp, zayıflamış hastalıklı bedenini küçük sandalyeye oturttu. Titreyen elleriyle mektubu açabildiğinde, dikkatle yüzünü inceledim. Gözleri yazılar üzerinde yavaşça kayıyordu, okudukça gözlerimin önünde kaskatı kesilen beden, büyümüş gözlerle mektuba bakmaya devam etti. Her ne yazıyorsa o mektupta, bu adamı fazlasıyla korkutmuştu.

Annemin, ona bıraktığı bu mektubu ondan önce okumak istememiştim. Mezarlıktan yıllar sonra bulduğum bu kağıt parçası, aradan geçen tüm zamana meydan okur şekilde şimdiyi, gözlerimin önündeki bu adamı korkutmaya yetmişti.

Mektubu bitiren adamın gözleri korkuyla bana döndü, titreyen dudaklarını araladığında sesi kısık çıkmıştı.

"Ona ne oldu?"

Gülümsedim, gözlerim hızla kararırken yüzüm ciddiyetle kavruldu ve ben öfke saçan gözlerle yüzüne bakarken cevapladım onu.

"Öldü, sen öldürdün!"

Gözle görülür şekilde titredi adamın tüm bedeni. Kendini durduramadığını fark ederken, utanmadan ağlamaya başladığında boğazına yapışmamak için zor tuttum kendimi. Ne hakla! Ne hakla ağlayabilirdi!

"Ölsün istemezdim..."

Sinirle üzerine adımladım, o an kaç yaşında bir adam olduğu, ne halde olduğu ve nerede olduğumuzu umursamadım. Onu, annemin anlattığı o iğrenç adam olarak görebiliyordum sadece, vicdan yapılmayı hak etmeyecek kadar aşağılıktı!

"İstedin! Sen istedin!"

Başını iki yana sallayıp, önüne eğdiğinde yakasından tuttum ve anında içeri dalan görevliler onu benden kurtaramadan sinirle fısıldadım.

"Gözlerime bak! Onu sen öldürdün, görüyor musun! Ha? Gözlerimde onu nasıl öldürdüğünü görebiliyor musun? Kabullen..."

Titreten göz bebeklerini gözlerimden çekmeye cesaret edemediğinde, yakasındaki elimi kabul edene kadar çekmedim. Gardiyanlar beni çekmeye çalışsa da gözlerimi karşımdaki aşağılık adamdan çekmeden bekledim. Annemin tüm öfkesini gözlerime bakan adama yansıtmaya çalıştım.

C-ESARET+18 (2020)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin