"Jimin!" Jungkook stüdyoya girdiğinde seslendiği sevgilisinden bir yanıt alamamış, merakla direkt içeri girmişti. Fakat orayı da boş görünce kaşlarının çatılmasına engel olamadı. O gün yalnız olacağını biliyordu çünkü ve bir yere gitse de stüdyoyu boş bırakmış olamazdı.Adımlarını soyunma kabinlerinin olduğu odaya yönelttiğinde kapıyı hızlıca açmış, açtığı gibi "Hey, yavaş-" bağırışını duysa da biraz geç kalmıştı.
Birden açılan ve koluna çarpan kapı yüzünden elindeki su tamamen üstüne dökülen Chaeyoung'a şaşkınlıkla bakıyordu şimdi."Jungkook?" Genç kız da en az onun kadar şaşırmış bi halde bir ıslanmış kıyafetlerine bir de Jungkook'a bakıyordu. "Tahmin edemedim arkasında biri olacağını, üzgünüm." Mahçup çıkan sesiyle gülümsemişti konuşmadan önce. "Sorun yok, sadece üstüm kuruyana kadar burada mahsur kaldım sanırım."
Jungkook nasıl telafi edebileceğini düşünür gibi hızlıca üstünü süzerken gözü kolunun arkasına takılınca kanadığını görmüştü. "Kolun, çok üzgünüm cidden-bekle bir şeyler getireyim." Chaeyoung gerek olmadığını söyleyecek olsa bile kendini beklemeden giden çocukla gülüşü büyüdü. Bir yandan hızla çarpan kalbini düzene sokmaya çalışırken bir yandan da o ana kadar fark edemediği koluna bakmaya çalışıyordu. Fakat tam kolunun arkasında olduğu için zordu tam görebilmesi.
O sırada elindeki küçük yarabandı kutusu ve mendille gelen çocuk koluna bir bakış atıp kutudan yarabandı çıkardı. "Kendin yapamazsın sanırım.." Genç kız dudaklarını birbirine bastırırken kafasını sallamıştı olumsuz anlamda. Jungkook ona doğru biraz daha yaklaştığında nefesini tutmuş o kadar zaman sonra bu kadar yakınında olması karnını heyecanla ağrıtmıştı. "Acır biraz." Diğerinin düz ve mesafeli sesi tereddüte düşmesine neden olsa da mırıldanmıştı boşverip. "Önceden üflerdin, acımasın diye."
Jungkook ise kızın yüzüne kısa bir bakış atmış "Önceden." demişti. "Altında herhangi bir anlam arama, yardım ediyorum çünkü benim hatamdı. Hepsi bu." "Aramam..öyle diyorsan." Hafifçe sildiği kanın ardından hızlıca yapıştırdığı yara bandıyla geri çekilmiş, üstündeki hırkayı çıkarmıştı. "Al, biraz iş görür sanırım."
Chaeyoung şimdi yine şaşırmış bir ifadeye bürünürken kendine uzatılan hırkayı almıştı. Jungkook'un pat diye birine kıyafet vermesi-özellikle üstünden çıkarıp- yeterince garipken bir de bunu kendine karşı yapmıştı. Uzanıp aldığı hırkayla yüzündeki gülümsemeyi silmeye çalışırken "Belki de," demişti "düşündüğüm kadar kötü değildir aramız?"Jungkook ise sıkıntılı bir nefes vermiş, Jimin'in neden hala herhangi bir şey anlatmadığını çözmeye çalışıyordu. "Herhangi bir aramız bile yok Chaeyoung..boşuna saçma sapan fikirlere kapılma artık." O sırada hırkayı üzerine geçirip fermuarını çeken kız yerdeki çantasını alırken konuşmuştu. "Okey, beraber yaptırdığımız duruyor mu göremedim ama dövmelerin güzelmiş. Teşekkür ederim yardım ve hırka için. Jimin burada olduğum için bir yere kadar gitmişti fakat sen geldiğine göre gidebilirim sanırım. Görüşürüz."
Ardından onu orada öylece bırakan kız yanından geçip çoktan kapıya ulaşmıştı bile.Derin bir nefes verip saçlarını karıştırarak küçük koltuğa doğru ilerledi oturmak için. Kafası cidden karışmıştı Jimin'in neden Chaeyoung'a bir şey söylemediğiyle ilgili. Çoktan söylemiş, Chaeyoung da kursu bırakmış olur diye düşünyordu oraya gitmeden önce fakat yanılmıştı anlaşılan.
Telefonunu çıkaracağı sırada duyduğu kapı açılma sesiyle vazgeçip gelen kişinin gözükmesini bekledi. Zaten çok geçmeden sevgilisi de kapıda görünmüştü. Elindeki su şişesi ve minik bir poşet bir yana kötü görünen yüzü anında endişelenmesini sağlarken "Ne oldu?" diyebilmişti. Minik adımlarla kendine doğru geliyordu şimdi sarışın. "Başım aşırı ağrıyordu, eczaneye gittim."