43

4.5K 372 1.1K
                                    


  Ders tamamen bitmiş, herkes stüdyodan ayrıldığında Jimin dakikalardır kafasında dönüp duran şeyi sormak için hala koltukta oturup onu bekleyen Jungkook'un karşısına geçmişti.

"Chaeyoung'la görüştün mü hiç?" Genç olan anlamamış bir şekilde öfkeli gözüken sevgilisine bakıyordu. "Nasıl yani?" "Duydun işte, geldiğinden beri bir kere de olsa görüştün mü? Çağırdı ve gittin mi? Sen çağırdın da o geldi mi? Herhangi bir şekilde işte." "Hayır tabii ki Jimin? Nereden çıkardın bunu?"

Dudaklarını birbirine bastırıp sakinleşmeye çalışsa da sarışın, pek başarılı olduğu söylenemezdi. Zaten yeterince sinirli değilmiş gibi bir de Jungkook'un hırkasını onun üzerinde görmek sabrını taşırmıştı. "Doğruyu söyle." "Jimin ne saçmalıyorsun tam olarak? Doğruyu söylüyorum zaten."

Yüzünde alaylı bir sırıtış oluşmuştu şimdi. "Hmm, anladım. Gitmedin, çağırmadın, görüşmedin ama nasıl olduysa hırkan birden bire eline geçmiş. Ha ciddi ciddi sıradan bir şekilde giymesi de apayrı bir konu zaten?" Genç olan beklenen anın geldiğini düşünerek kafasını sallamıştı hafifçe. Birkaç kez söylese mi diye düşünse de durup dururken bunu söylemenin ne derece mantıklı olacağı ve Jimin'in vereceği tepki hakkında düşünmek geri adım atmasına neden olmuştu.

"Senin başının ağrıdığı gün, buraya geldiğimde kimseyi bulamayınca panikleyip kabinlerin olduğu yere girdim. Elinde su varmış o çıkarken kapıyı açınca da üstüne su döküldü. Bu kadar, hırkamı verdim ben de gidebilsin diye." "Sen ve üstündeki bir şeyi pat diye birine vermek..ilginçmiş."

"Ne demeye çalışıyorsun Jimin? Açık ol." "Ne demeye çalışıyorum biliyor musun? Bıktım artık. Bık-tım. En başından beri sürekli bu kız yüzünden kavga ediyoruz ve katlanamıyorum, anlıyor musun? Görmek istemiyorum artık, gözümün önünde seninle aptal aptal konuşması sinirimi bozuyor, bana gelip seni sorabilmesi sinirimi bozuyor, sana ait olan bir şeyi giyip dolaşabilmesi sinirimi bozuyor, aramızı böyle bozabilmesi sinirimi bozuyor. Gerçekten yeter artık."

  Sesi yükselen Jimin şu ana kadar gördüğü en öfkeli haliyle karşısında dururken daha da büyütmemek için sakin bir tonda kalmaya çalışmıştı Jungkook. "Suçlusu ben mi oldum yani şimdi? Üstüne su döktüm gitmesi gerekiyordu ve o an başka bir çözüm olmadığı için hırkamı verdim? Seni aldatıyormuşum gibi saçma sapan davranmayı kes artık."

Sinirden gözleri sulanan sarışın gülmüştü alayla. "Ne kadar üzüldüğümün farkında mısın sen? Ben miyim suçlu? Başından beri aynı konu yüzünden kendimi yiyip bitiriyorum, kaç gece düşünmekten uyuyamadığım oldu üstelik gelip sana anlattım ya, ama sonuç ne? Hiç. Hala aynı şeyleri yaşıyoruz."

"Sana söyle sevgili olduğumuzu dedim? Yüzüne sürekli rahatsız olduğumu söylüyorum, daha ne yapmamı bekliyorsun tanrı aşkına? Elimden geleni yapıyorum ama beni anladığını söyleyip şimdi böyle üstüme gelmen büyük ironi açıkcası."
Yüzündeki alaylı gülüş kendini tekrar öfkeli bir ifadeye bırakmıştı şimdi. Tamamen kendi haklıydı ve hala üste çıkmasına inanamıyordu. "Ben seni hala anlıyorum, sakın buradan vurmaya çalışıp üste çıkma."

Jungkook sıkıntıyla oflarken arkasına yaslanmıştı.  "Jimin şu an neden tartışıyoruz tam olarak? İnan bana en az senin kadar yoruldum, bunaldım ve bıktım. O kadar zaman sonra tekrar tekrar yüzlerini görmek, etrafımda olmaları o kadar boğuyor ki beni, nefes alamıyorum. Yirmili yaşların başındaki biri için fazla yorgunum belki ama gitmiyor bazen. Sadece seni çok seviyorum ve kavga etmek istemiyorum basit bir hırka yüzünden. Verdim, bitti gitti bu kadar. Neden bu kadar sorun ediyorsun bunu?"

"Senin basit bir hırka vermen beni ne kadar üzüp yıprattı tahmin bile edemezsin Jungkok. O yüzden sus ve git. Ciddi kavga edeceğiz yoksa." Dediğini de yaptı, başka hiçbir şey demeden kalktıktan sonra çıkmıştı oradan. Ne bu konu hakkında biraz daha tartışmak istiyordu ne de şu anki tartışmalarını büyütüp çıkmaza sokmak.

art loversHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin