"Gelmek ister misin?" Jimin koltuğun bir ucundan diğer ucunda kolunu kaldırmış bir şekilde bir yanıt bekleyen Jungkook'u görünce iç geçirip ona doğru kayıp girmişti kolunun altına. Kafasını diğerinin göğsüne yaslayıp iyice yerleştikten sonra gözlerini karşısındaki manzaraya dikmişti. Konuşması gerek gibi hissetse de nereden ve nasıl başlayacağı hakkında pek de bir fikri yoktu açıkcası. Sakince şehir manzarasını izlerken halini anlamış gibi kolunu sıvazlamıştı Jungkook.O da artık bir yerden başlaması gerektiğini düşünüp biraz daha sokulmuştu ona doğru. "Annemle babam..ailelerinin zoruyla evlenmişler. Klasik iş anlaşması yani..şirket için. Ama annem babamı öncesinde de seviyormuş. Hatta çok mutlu olmuş bu evlilik işini duyunca. Ama o ne kadar istiyorsa ve mutluysa babam da tam tersiymiş. O kadar istemiyormuş ki annemi her fırsatta tersleyip onu istemediğini söylüyormuş. Ama annem ona aşık olmuş bir kere, gözü hiçbir şeyi görmüyor, her geçen gün daha da kapılıyormuş."
Jimin bir yandan kısa bir süre önce elini tutan çocuğun eliyle oynarken titrek bir nefes verip devam etmişti. "Evlenmişler sonra...ama babam daha o gece gelir gelmez üstünü değişip başka birine gitmiş. Düşünebiliyor musun ne kadar kırıcı olduğunu..ama annem için çok üzülse de bir şey değişmemiş. Değişeceğine, zamanla onun da kendini seveceğine inanmış hep fakat babam tabii ki aynısını yapıyormuş hep. Çoğu gece eve gelmiyormuş bile. Ben doğmuşum sonra..ama bir işe yaramamışım tabii. Daha kötü bile olmuş her şey.
Annem o kadar güzel bir kadındı ki...hayrandım ona. Ama hiç mutlu görmedim, her gece pencerenin önündeki tekli koltukta ağlardı. Ruh gibi geziyordu çoğu zaman.
Ben de kocaman evin içinde tek başıma dolanıp duruyordum işte. Ne bir arkadaşım vardı ne de benimle oynayacak herhangi biri. Biliyor musun, babamın nefret ettiğini düşünsem de annemin beni sevip sevmediğini anlayamazdım bir türlü. Sürekli kendimi sevdirmek için bir şeyler yapmaya çalışırdım ama resim çizip götürdüğümde bile bir şey demeden alır kısaca saçlarımı karıştırırdı sadece. Yine de çok severdim onu, uyuyakaldığında yanına gidip öpüp üstünü örtüyordum gizlice. Onun dışında yanına pek yaklaşamazdım zaten."Jimin birkaç saniye duraklayıp saçlarını okşayan Jungkook'un göğsüne minik bir öpücük bırakmıştı. Anlatmanın düşündüğü kadar kötü olmadığını fark ediyordu aslında. Bazı şeyleri kendine de tekrar hatırlatmak çok iyi hissettirmese de onunla paylaşmak biraz daha hafiflemesine neden oluyordu en azından.
"Öyle işte..daha sonra onun da beni hiç sevmeyip umursamadığını anladığım güne geliyoruz. Annemin sekiz yıldır yaptığı gibi babama olan amansız aşkı yüzünden ağlayıp mahvolduğu benim de odamda her zamanki gibi kendi kendime sokaktakileri izlediğim günlerden biriydi. Akşam olduğunda aşağıdan bağırış sesleri gelse de alıştığım için bakmamıştım bile. Meğer babam boşanmak istediğini söylemiş ama annem kabul etmemiş. Düşünsene yıllardır yüzüne bile bakmayan, seni aşağılayıp aldatan insanla zorla birlikte olmaya çalışıyorsun. İşte bu yüzden eninde sonunda aşkın hep insanı bu kadar aciz, zavallı bıraktığını düşünürdüm..kavgalarından sonra babam davayı çoktan açtığını söyleyip gitmiş evden. Annem de sinir krizi geçirmiş..yani tuttuğu günlükte öyle yazıyordu..Gece olduğunda annem yanıma gelip beni yatağa yatırdı ve ilk defa saçlarımı öptü. O kadar mutlu olmuştum ki uyuyamadım bile mutluluktan, sürekli sağa sola dönüyordum uyumak için, içim içime sığmıyordu. Sonra hissettim sanırım bilmiyorum..normalde hiç yapmayacağım bir şeyi yaparak kalktım yataktan ve bir cesaretle annemin odasına gittim. Sonunda beni seviyor sanıp izin vereceğini düşündüm ama yine de korkuyordum kızarsa diye. İçeri girdiğimde yatağında yatıyordu..yavaşça yanına çıkıp sarıldım. Belki sarılmamıştı ama ters bir tepki de vermemişti. Bundan cesaret alarak yanına yerleşip sarıldım sıkıca. İnanamayacaksın belki ama anneme ilk kez öyle sarılıyordum. Yine de bir sorun vardı, anlamıştım. Buz gibiydi bedeni, üşüdü sanıp üstünü örttüm yanında uyuyakalmışım sonra."