15

4.8K 460 648
                                    


"Jungkook," sarışın olan büzülü dudaklarıyla üstüne bakarken Jungkook girmişti mutfağa. "Ne oldu?" "Üstüm battı..hem ben sana dedim beceremem diye." "Jimin tarife bakarak yapıyorsun, güzel gözüküyor hem." "Ama üstüm mahvoldu." Jungkook bakışlarını üstündeki şort ve sweatshirtü cidden kirletmiş çocuğa çevirdi. Jimin cidden sakar ve aceleciydi..aynı anda çok şey yapmak isteyip batırıyordu sonra. "Bir şeyler veririm sana giyersin birileri gelmeden."

Jimin'in resmen gözleri parlamıştı birden. "Seninkilerden mi?" "Hayır?" Sarışın olan kollarını göğsünde bağladı sahte bir somurtmayla. "Nedenmiş?" "Biliyorsun nedenini?" Kaşlarını çatıp omuz silkti kollarını çözmeden. "Cidden soruyorum,"

Jungkook'un yüzünde alaylı bir gülümseme belirirken mırıldandı ona doğru eğilip kollarını masaya koyarken. "Sen neden özellikle benimkileri istiyorsun?" Jimin'in beklemediği yerden gelmişti bu kez. Açıkcası herhangi bir cevabı yoktu bu soruya ve sinirlendirmişti bu onu. "Büyük ve rahatlar?" "Hmm, sevgilin istediğin kadar verir bence sana. Bedenlerimiz de aynı neredeyse."

Sarışın olan cidden sinirlenmişti bu kez. Normal bir şekilde sorduğu soruya Jungkook'un iğneleyici tavrı saçmaydı. Üstelik muhtemelen Hyungwon'dan bahsediyordu ve o sevgilisi bile değildi. "Sevgilim değil." "Öyle durmuyor pek," Jimin sinirle karşısında kendine alayla bakan çocuğun gözlerine baktı. "Ne oluyor ya?" "Hiç, neden inkar ettiğini çözemiyorum sadece?" "İnkar etmiyorum, öyle bir şey yok ve olanı söylüyorum."

Jungkook cidden anlamıyordu. Sevgili olmak için daha ne lazımdı ki? Neden sevgiliyiz diyemiyordu? Jimin böyle dedikçe o aralık kapıdan sızan saçma umut duygusundan nefret ediyordu. Kendini salak gibi hissetmesine neden oluyordu sadece.

"Tek eksik birinizin teklif etmemesi mi yani? Onun dışında her şeyi yaptınız çünkü." "Jungkook derdin ne cidden anlamadım ama sevgililik ve ilişki kavramlarına çok uzağım. Benlik değil yani, henüz bir ilişkinin sorumluluğunu alamam ama alışmaya çalışıyorum." Ardından mutfaktan çıkacakken son kez Jungkook'a baktı. "Ayrıca sorun teklif falan değil, çoktan sordu ama hazır olmadığımı söyledim ve anlayış gösterdi. Umarım soru işaretlerin gitmiştir de hayatımı dert etmeyi bırakırsın."

Jungkook mutfakta tek kaldığında sıkıntıyla nefesini verdi. Haddi olmamasına rağmen fazla üstüne gitmişti istemeden. Ama bir şeyleri içinde yaşamak daha da zorluyordu artık onu. Jimin'e olan sevgisi içine sığmıyordu sanki artık. Fakat her şey gibi sevginin de fazlası zarardı.

Birkaç dakika daha orada kaldıktan sonra salona adımladı. "Jimin?" Koltukta oturmuş, uğraştığı telefondan kafasını kaldırmamıştı Jimin. "Jimiin?" Bu sefer koltuğun önüne çöküp yüzüne bakmaya çalıştı sarışının. "Küstük mü?" Yine bir cevap alamayınca elini çekinir gibi çenesine koydu kafasını kaldırmak için. "Özür dilerim, boş yere fazla üstüne gittim." "Anladığına sevindim."

"Barıştık mı?" Jimin kendine kafasını hafif yana yatırmış sevimli sevimli sırıtır bir şekilde bakan Jungkook'a rağmen ifadesini bozmadı. "Bilmiyorum," Birden tutulup kaldırılınca şaşkınlıkla ilk önce Jungkook'a sonra sıkıca tutulan eline baktı. "Gel, üstünü değiş." "Gerek yok böyle dururum ben." Her ne kadar itiraz ediyor olsa da elini çekmeyip peşinden gidiyordu diğerinin. "Misafirlerin karşısına böyle mi çıkacaksın? Ayıp olur." Oyuncu bir şekilde abartılı konuşan Jungkook'a gülmemeye çalışarak mırıldandı Jimin. "Senin evin burası, misafirler de senin yani." "Misafirler ikimizin. Hem atıştırmalık bile hazırladın."

Jimin gülmüştü artık dayanamayıp. "Paketten çıkarıp tabaklara koydum sadece." "Olsun, artık daha iyiler sen koyduğun için." Sarışın hala gülümserken odaya girmişlerdi bile. Jungkook anlamadığı bir şekilde yanakları kızaran Jimin'e hemen geleceğini söyleyip kıyafet almak için ayrıldı yanından.

art loversHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin