Jungkook onu beklemediği bir anda ikinci kez görmenin verdiği şok ve şaşkınlıkla olduğu yerde kalırken diğerlerinin de ondan pek bir farkı yoktu. Genç kız da aynı şekilde olduğu yerde durmuş, ona doğru gitmeye cesaret edemiyordu bir türlü.
Hatta Taehyung ve Yoongi bile sonunda ortak bir paydada buluşmuş, şaşkınlıkla bahçenin ortasında kalan üçlüye bakıyordu.
Jungkook kendine sorun olmadığını ve yine aynı şeyi yaşamak istemediğini hatırlatıyor, yine kafasına hücum eden düşünce ve anıların arasında tam anlamıyla debeleniyordu.
Fakat istemli veya istemsiz bir şekilde hala yanında duran Jimin endişeyle tişörtünün eteğini kavrayınca kendine gelmiş, birden kafasının içinde dönüp duran şeyler durmuştu.Her şeyden önce, ona yine aynı şeyi yaşatmayacaktı. Söz bile vermişti. O yüzden zor da olsa bakışlarını kendine bakan Chaeyoung'tan çekip yanındaki Jimin'e döndürmüştü bedenini.
Kendine panik ve korku dolu gözlerle bakan sarışına ne kadar becerebildiği tartışılır olan bir tebessüm vermiş mırıldanmıştı güven vermek ister gibi. "Sorun yok, gidelim." "Jungkook-" Jimin'in itiraz edeceğini anlayıp tekrarlamıştı sakince. "Bebeğim..cidden gidelim."Ardından onu ilerletmek amacıyla elini sırtına yerleştirse de Jimin engel olmuştu. "Git ve konuş." "Ne?" "Seni arabada beklerim, konuş işte." Jimin o an büyük bir cesaretle konuşuyor olsa da hala içten içte sebebini bile bilmediği bir şekilde deli gibi endişeliydi.
Sadece bu kadar ısrarcı olan kızın onunla konuşmadan rahat etmeyeceğini anlamıştı ve en azından bunu o biliyorken yapmalarını istemişti. Eğer Jungkook bir gün kendine söylemeyip ona giderse nasıl bir tepki verir kestiremiyordu çünkü.
"İstemiyorum." "Niye?" Birkaç saniye ikisi de durmuş, Jimin ondan Jungkook kendinden bir yanıt bekliyordu.
Jungkook kendine de sormuştu o an 'niye' diye. Neyden korkuyordu ki? Ne olabilirdi konuşsa? Ama bir türlü cesaret edemiyordu işte.
Jimin ise alayla gülmüştü o an. "Konuşunca birden eskisi gibi aşık falan mı olursun yoksa? Bu mu sorun?"Jungkook duyduklarıyla inanamıyormuş gibi sarışın'a bakıyordu şimdi. Cidden düşünebilmiş miydi bunu? Sevgisine bu kadar mı güvenip inanmıyordu yani? Üstelik en başından beri hep aynı şeyi ima edip söylemesi artık canını sıkmaya başlamıştı. Artık bu düşüncesinin değiştiğini düşünmeye başlamıştı fakat belli ki büyük yanılmıştı.
Sevgilisinin de onu cidden anlamadığını o an fark etmişti aslında. Fazla dramatize etmek istemiyordu fakat tüm tepkilerini ve yaşadığı psikolojik değişimin nedenini onu sevmediğine vermesi canını acıtmıştı.
Herhangi bir cevap vermek yerine son kez gizleme çabasında bulunmadığı hayal kırıklığıyla ona bakmış ardından adımlarını ileride hala kendine bakan kıza yöneltmişti.
Artık sıkılmıştı tüm bu durumdan ve derdini öğrenecek sonra da onunla uğraşmamasını söyleyecekti. Bu kadar basitti.
Arkasında kalan Jimin gidişini izlediği birkaç saniyenin ardından dolan gözlerini saklamak ister gibi kafasını hafif öne eğmiş daha sonra hala şaşkın bir şekilde onları izleyen Taehyung'a ilerlemişti.
Öyle söylemesi kırıcı ve yanlıştı belki ama artık kendini tutamamıştı işte. Jungkook'un sürekli kaçması sinirini bozuyordu ve dayanamamış birden ağzından çıkmıştı düşündükleri.