"Şaka gibi bir gündü cidden!!" Sinirle içeri girdiğimde Taehyung ve Namjoon'un meraklı bakışları üstümde toplanmıştı. "Ne oldu?" Ayakkabımın bağcıklarını çözerken konuştum öfkeyle. "Salağın biri yüzünden karakolluk oldum???" "Kalbini mi çalmışsın?" Taehyung'un alay dolu sesiyle yüzümü buruşturdum. "Taehyung.." Namjoon'un iğrenir gibi çıkan sesi Taehyung'un dil çıkarmasına neden olurken ben tekrar araya girdim anlatmak için."Beni dinlemeniz lazım şu an!!Neyse işte hani benim günlerdir aradığım dergi var ya onu gördüm bir yerde. Tam alacakken başka biri daha elini uzattı. İlk benim gördüğümü söyledim ama aksini iddia edip durdu. Sonra sinirlenip çekiştirdim ve dergi yırtıldı." "Beş yaşındasın gerçekten.." Araya giren Namjoon'a göz devirip devam ettim anlatmaya. "Sonra ben bağırmaya başladım. Mağazanın güvenliği geldi ve inanamayacaksınız ama çocuk birden ona saldırdığımı ve şikayetçi olduğunu söyledi??" Gülmemeye çalıştığı her halinden belli olan Namjoon ile konuştum hızlıca. "Komik mi." "Sonra ne oldu?"
"Zorla polis çağırttı ve karakola gidip ifade vermem gerekti? POLİSLERE MAĞDUR GİBİ DAVRANIP ARADA BANA GÜLEREK GÖZ KIRPIYOR BİR DE?? Aptal." Taehyung da kaşlarını çatmıştı en az benim kadar sinirli bir tonda konuşmadan önce. "İnanamıyorum..numarasını falan aldın mı? Savaşa hazırım ben!!!" Üzüntüyle alt dudağımı sarkıttım. "Adını bile bilmiyorum." "Salaksın.." "Evet.."
Namjoon telefonla konuşmaya başlayınca merakla ona baksam da sözlerinden kimle konuştuğunu anlamıştım. Kapatınca konuştum neşeyle. "Çok özledim..hemen gelse keşke." Namjoon saçlarımı karıştırmıştı sandalyesinden kalkarken. "Çok sabırsızsın Min." Kollarımı göğsümde bağladım sahte bir üzüntüyle. "Beş aydır görmüyorum, sen gittin tabii arada." "Gelir birazdan merak etme." Düşünür gibi dudaklarımı büzdüm kendine su koyan Namjoon'u izlerken. "Sürprizi ne acaba?"
Omuz silkmişti o da bilmiyor gibi. "Bir fikrim yok." "Önce bize gelseydi keşke." Göz devirmişti Taehyung. "İlk ailesinin yanına gitmesinden doğal ne var sence?" Kaşlarımı çattım. "Banane, ben de özledim." "Ağlamaya başladın yine." Sahte bir sinirle yanımdaki yastığı Taehyung'a attım. "Tamam ya. Size de bir şey denilmiyor."
Çok geçmeden kapı çalınca heyecanla kalktım yerimden. "Ben bakarım!" Koşarak ulaştığım kapıyı açıp karşımdaki Soyoung'ı görünce sarıldım sıkıca. "Sonunda!" O da aynı sevecenlikle karşılık verirken konuşmuştu gülerek. "Çok özledim seni!" "Ben daha çok!"
"Jimin çekilsen de sıra bize gelse??" Taehyung'un sabırsız sesiyle geri çekildim istemeye istemeye. "Ee sürprizin neydi?" "Gelir birazdan." Kaşlarım çatıldı. Gelir mi? Canlı bir şey miydi biri mi getirecekti acaba? Merakım gittikçe artarken tam kapıyı kapatacaktım ki hiç beklemediğim bir şekilde yaşanma ihtimali yüzde bir olan bir şey yaşanmıştı...emin olmak ister gibi gözlerimi kırpıştırsam da cidden doğru görüyordum sanırım...
"Sen.." Dudaklarından dökülen keyifli mırıltıyla dişlerimi birbirine bastırdım öfkeyle. "Sen ne arıyorsun burada? Ne o, adresimi falan mi aldın yoksa?" Tam cevap verecekken yüzüme yerleştirdiğim sinir bozucu gülümsemeyle devam ettim. "Ya da bana aşık oldun da peşimde mi dolaşıyorsun?" Attığı kahkaha sinirimi bozsa da ifademi bozmamıştım. "Aşık? Sana?" Ardından arkamdaki Soyoung'a bakmıştı alayla. "Arkadaşın herhalde bu şakacı kişi?" SON YİRMİ DÖRT SENEDE SİNİRİMİ BU KADAR BOZAN BİRİ OLMAMIŞTI.
"Ne oluyor.." Şaşkın şaşkın bize bakan üçlü arasından Taehyung anlamayarak konuşunca Soyoung yanıtlamıştı. "Bu Jungkook, kuzenim. Benimle okul için yurtdışındaydı." Sinirle konuştum yükselen sesimi umursamayarak. "BU SABAHKİ APTAL." Namjoon gülmemek için uğraş verirken Taehyung şaşırmış gibiydi..Soyoung zaten hiçbir şey anlamamıştı..