"Jungkook! Bekler misin beni?" Jimin hızlı adımlarıyla diğerine yetişmeye çalışsa da pek başaracak gibi değildi. Öyle sinirli görünüyordu ki genç olan emin olamıyordu ne yapacağından. Hırsla merdivenleri iniyor, muhtemelen ilk geldiklerinde Hyungwon'u gördüğü yere iniyordu."Sana diyorum, dursana!" Fakat yine boşluğa konuşuyor gibiydi. Çoğu kişi derste olduğu için tek tük insanın olduğu binaya şükretti bir anlığına. O an cidden saçma göründüklerine emindi çünkü. En sonunda birinci kata indiklerinde Hyungwon da görüş alanlarına girmişti.
Hala aynı yerde bir arkadaşıyla konuşan çocuğa hışımla ilerleyen Jungkook ile en son hızında koşup yakaladı kolunu. "Hoşgeldiniz, güzel haberi almışsınız anlaşılan?" Alayla sırıtması onu daha da sinir bozucu yaparken öfkeyle ona doğru bir adım daha attı Jungkook. "Ne yaptın?"
Bir şeyler yaptığı apaçık ortada olsa da o anlamamış gibi omuz silkmişti. "Hiçbir şey? Jüri benim fotoğrafçılığımı ve Jimin'in güzelliğini beğendi diye suçlu ben miyim??" Jungkook alayla hafifçe gülmüş ardından birden yakasına yapışmıştı diğerinin. "Dosyamı çalmak ne zamandır senin fotoğrafçılığın?"
Hyungwon'un yanındaki arkadaşı gibi Jimin de son duyduğuyla şaşırmıştı şimdi. Aklına birkaç ihtimal gelse de bunu hiç düşünmemişti açıkcası. 'Çalmak' biraz ağır bir ithamdı ona göre ve ihtimallerin arasına dahil etmemişti hiç. Fakat Jungkook'un kendinden emin sesi ve sinirli hali tereddüte düşürmüştü onu.
Birden böyle bir şeyi beklemiyor olacak ki "Ne çalması?" diyen Hyungwon da ya cidden şaşırmıştı ya da iyi bir oyuncuydu. Fakat Jungkook pek inanmış gibi değildi. Sinirle hafifçe güldü dişlerinin arasından konuşmadan hemen önce. "Salağa mı yatacaksın cidden?"
O an o kadar sinirli gözüküyordu ki Jungkook, Jimin ne yapması gerektiğini kestiremiyordu. Geri mi çekmeliydi yoksa beklemeli mi emin olamamıştı. Fakat Hyungwon da sinirlenmeye başlamış gibi diğerinin tutuşundan kurtulup aynı öfkeyle ona bakınca ikisine doğru adımladı gerginlikle. "Ne salağa yatması Jungkook? Kıskançlıktan gözün dönmüş anladığım kadarıyla ama seninle uğraşamayacağım. Gidip hazırlanmam gerek, biliyorsun çekimler iki haftaya başlar. Jimin'i memnun etmeliyim."
Kısa olanın da duyduklarıyla kaşları çatılmıştı şimdi. Jungkook'un damarına basmak için onu kullanması yeterince iğrençken bir de onunla o çekimi yapacağından emin konuşması iyice sinirlenmesine neden olmuştu.
Hala kurs binası içinde olduklarından kendini tutmaya çalışsa da az önce duydukları nokta olmuştu Jungkook için. Öfkeyle aralarındaki mesafeyi kapatıp sıktığı yumruğunu diğerinin alaylı suratına geçirecekken önüne geçen kısa beden onun yerine yapmıştı bunu. "Uzak dur bizden."
Ardından şaşkınlıkla yüzünü tutan Hyungwon'u orada bırakıp elini tuttuğu Jungkook'u çıkışa doğru çekiştirdi hiçbir şey demeden. Peşinden gelse de hala ne kadar sinirli olduğunu bildiğinden konuşmamıştı.
Kursta herhangi bir kavgaya karışıp kaydını tehlikeye atmasını istememişti ve şimdi de uzatmayıp peşinden geldiği için rahatlamıştı açıkcası.Büyük kapıdan sonunda çıktıklarında kontrol amaçlı durup Jungkook'a baktı Jimin. "İyi misin?" Hala koyu kahve gözlerdeki öfkeyi görebilse de sakinleşmesi umuduyla hala tuttuğu elini sıkmıştı hafifçe. "Değilim."
"Peki..ben Taehyung'un yanına gideyim sen de biraz yalnız kalıp sakinleş. Konuşuruz sonra, istersen bana gelirsin ya da ben yakına gelirim? Olur mu?" Şimdi bakışları biraz olsun yumuşarken kafasını sallamıştı onaylar gibi. Yolun karşısındaki arabasına adımlamadan önce kısa olanın çenesini tutup elmacık kemiğinin üstüne minik bir öpücük bıraktı. "Seni seviyorum." "Ben de seni, aşkım. Görüşürüz, dikkat et."