"Ben içecek bir şeyler alıp geliyorum sakın kaybolmayın." Jimin geniş koltuklarda yayılmış oturan ikiliyi tembihlerken ayağa kalkmıştı. "Namu, Taehyung hareket ederse tut tamam mı kaçmasın."İkisi de gülmeden edemese de Taehyung göz devirmişti. "NİYE KAÇAYIM?" "Ben bilmem, bir anda birini bulup bizi terk edebilirsin, her zaman yaptığın gibi yani???" "Of tamam ya dedim ya bu gece sizleyim diye." "Ben uyarayım da."
Jimin özellikle çok sıkış tepiş ve kalabalık olmamasına dikkat edip geldikleri yerin cidden pek de kalabalık olmamasının rahatlığıyla kolayca oturdukları yerden bar kısmına ulaşmıştı.
Barmene istediklerini söyleyip sırtını tezgaha yasladıktan sonra etrafa bakınmaya başlamıştı. Pistte dans eden insanlar ve kenarlarda oturan insanlar sıradandı işte.
Kısa bir süre sonra duyduğu bardak kırılma sesiyle omuzunun üstünden arkasına baktığında barmenin bir bardağı düşürdüğünü gördü. "Bekleteceğim biraz," Gülümsemişti genç çocuğa. "Sorun değil."
Jimin üstündeki bir çift gözden habersiz hala etrafa bakınırken sol tarafında hissettiği hareketlilikle hafifçe oraya baktı.
Bakışları uzun boylu genç çocuğunkilerle buluşsa da geri önüne dönmüştü umursamadan. "Profesyonelsiniz sanırım?"
Duyduğu anlamsız soruyla kafasını tekrar sola çevirdi kaşlarını çatarak. "Anlamadım?" Genç adam gamzeleri belli olacak şekilde utangaçca gülümserken konuşmuştu. "Özür dilerim atladım birden, az önce arkadaşlarınızla dans ederken gördüm de çok iyiydiniz. Ben de dans eğitmeni olduğum için merak ettim sadece. Rahatsız etmemişimdir umarım."
Jimin cidden şaşırmış ve anlayamamış olsa da kabalık etmek de istemeyerek kafasını salladı anladığını belirtir gibi. "Sorun yok. Ve evet, profesyonelim. Dans eğitmeniyim hatta ben de."
Karşısındaki çocuk şaşırmış gözüküyordu şimdi. "Gerçekten mi? Görmemiştim hiç sizi.""Hoseok hyung-yani Jung Hoseok, duymuşsundur illa ki onun stüdyosunda. Ama ben de seni görmemiştim hiç, neredesin?"
Sarışının 'siz' yerine sen demesinden destek alarak konuşmuştu diğeri de. "A evet, tanıyorum Hoseok hyungu. Ve benim kendi stüdyom var, oradayım."Jimin'in kaşları havalandı. Neredeyse kendinden küçük olduğuna emin olduğu bu çocuğun kendi yerinim olması şaşırtmıştı onu. Ama kurcalamak istemeyip hala adını bilmediğini fark edip elini uzattı arkadaşça. "Anladım, ben Jimin bu arada." Yine gamzeleri ortaya çıkmıştı çocuğun. "Çok memnun oldum Jimin. Jung Jaehyun ben de."
Jimin de gülümsemiş fakat bir şey diyemeden kendine seslenen barmenle arkasını dönüp tepsiyi almıştı. Ona kısaca teşekkür edip Jaehyun'a döndü. "Arkadaşlarım bekliyor, sana iyi eğlenceler." "Sana da, görüşmek üzere."
Jimin niye tanışıyorlar da görüşeceklermiş gibi konuştuğunu anlamasa da umursamayıp Taehyung ve Namjoon'un yanına ilerledi.
🦀
"Mingyu gördüğüm en komik kişi." Jimin kafası Jungkook'un göğsünde, onun arkadaşlarıyla oynadığı oyunu izliyordu telefon ekranından. O sürekli bir şeyler dese de Jungkook odaklanmış bir halde oyununu oynuyordu sessizce. "Kıyafetlerin çok kötü bak değiş dedim sana." "Sana kalsa pespembe olacaktım Jimin." Hafifçe karnına vurmuştu diğerinin. "Ee ne var bunda?? Kız rengi falan de istersen bir de?"
"Yuh hemen de duyar kasacak bir şey buluyorsun, pek benlik bir renk değil ondan. Hem sarı giydim işte ne güzel, en sevdiğim renk."