Zaman hızla akıp geçmiş ve göz açıp kapayıncaya dek öğle vakti gelmişti. Yolunu gözlerken şirket telefonu çaldı. Lan XiChen geldi efendim. Odanıza yönlendireyim mi? Heyecanlanmıştım. Evet evet. Yönlendir. Telefonu kapattığım gibi kararan bilgisayarın ekranında saçıma, başıma, üstüme bir düzen vererek beklemeye başladım onu. Çok geçmedi ki bulanık camdan kapının arkasında silüeti belirdi. Ceketini çekiştirerek düzelmesi çok şirin gelmişti o an. Gözlerimi kırpıştırdım, ben 'şirin' diye bir kelimenin varlığını mı keşfetmiştim az önce?
Her zamanki gülümsemenle girdiğinde içerideki ambiyansta seninle beraber değişmiş, odam senin kokunla dolmaya başlamıştı.
Selamını verirken bende ceketimin önünü sıkıca tutara eğildim. "Her zaman bu kadar yakışıklı mıydı?" diye düşünmüştüm kendi kendime.
-Buraya kadar gelmeseydiniz, ortak bir yerde buluşabilirdik.
-Sorun değil, bu taraflarda işim vardı zaten.
-Ah pekala...
Kısa süren sessizliğin ardında gülümseyerek yanındaki çantasını aldı masanın üstünden. İçinden bir kaç dosya çıkartırkenki ciddiyetini seyretmek tam bir keyifti benim için.
Dosya poşetinin içindeki kağıdı çıkartara gösterdi, İşte burda. Ona her zamanki gibi davranarak hafifçe gülümsedim. Kağıdın üzerinde nereyi imzalamam gerektiğini gösteri, bende ardından ceketimde bulundurduğum kalemimi çıkartıp imzamı attım.
Onunla nasıl konuşuyorsak önceden, aynı o şekile konuşmaya devam ettim. Bir süre sonra da kolundaki saate bakarak geç olduğunu ve artık gitmesi gerektiğini söyledi.
Gözlerin bana bakarken parlıyor ve ne olursa olsun gülümsemeni gösterebiliyorsun çevrendekilere. Bu özelliğini çok seviyorum A-Huan...
Günümü şirkette kendi odamda bitirerek döndüm evime. Artık onun yanında normal davranmak çok daha zordu ve bunu nasıl aşacağıma dair en ufak bir fikrim olmayarak yudumladım kahvemi. Akşamın ılık havasından faydalanarak balkona oturmuştum ve çevremde olan bitenlere istemsizce kapatmıştım kulağımı.
Her içişimde kahvemi baktığım yıldızlar beni kendine daha çok çekiyor, daha fazla parıldıyorlardı sanki. Biten kahvemi masaya bırakarak biraz ittirdim, kollarımı bağladım ve gecenin şarkısını dinlemek için gözlerimi kapattım...
A-CHENG!
Boynuma dolanan kollar ve yüksek frekansda söylenen adımla yerimden sıçrayarak arkama baktım. MANYAK MISIN LAN SEN!? Kahkahalara boğulmuş bir şekilde karşımdaki sandaleyeye yürüdü. AHAHAHAHAHAHAH! Yüzünün halini görmeliydin, mükemmeldi! Onun bu huyları sinirimi bozsa da göz devirmekten başka bir şey yapmadım o an, ne de olsa sakin ve sıkıcı hayatıma enerjisini zorla sokabilen tek kişiydi kendisi.
Ne işin var senin burda? Tek kaşımı kaldırmıştım soruyu sorarken. Gözlerindeki yaşları silip baktı bana Akraba ziyareti. Sondaki ünlü sırıtışı karmakarışık olan beynimin dikkatini dağıtmayı başarmıştı. Hala aynısın Wei Ying. Başını eliyle desteklecek biçimde masaya koyup manzaraya baktı, Başka türlü hayat çekilmiyor Jiang Cheng. Bu kadar ciddiyetle konuşması nadir görülür bir olaydı. Ona baktım şaşırarak ardından da sırıttım ve bende manzaraya döndüm. Herkesin yöntemleri farklıdır.
Yatma saatine kadar tıkınıp, oyun oynadıktan sonra ona giyecek kıyafetlerini verdim. Evin büyüklüğüyle orantılı olarak bir sürü oda vardı ve bir tanesinde de onun yatağı bulunuyordu.
Kendi odamda pijamalarımı giydikten hemen sonra odamın kapısı tıklatıldı. Anlam veremeyerek kapıya doğru gittim, açtığımda ise karşımda yastığıyla birlikte duran bir Wei Ying vardı. Hadi bugün eskisi gibi beraber uyuyalım. Dehşete kapılmış bir biçimde bakarken ona yanımdan geçerek yatağıma atladı. Wei Ying! Karaya vurmuş fok balığı misali döndü bana, Efendim? Sinir olmuş vaziyette yaklaştım, Git kendi odana. Çocuk olduğunu belli eden red sesleri çıkartırken dayanamadım. MANYAK MISIN!? SKTİR GİT! Sırt üstü dönüp dudağını büzerek baktı, Bari yerde yatayım. Anlamsız suratım tekrar gün yüzüne çıkmıştı. Neden? Cevap vermekten kaçındı. Bana mı aşıksın evladım? İç çekip göz devirdi. Köpeklerinin seslerini duydum ve korktum. Kendimi gülmekten alı koyamadım bi an, Kaç yaşına geldin hala ufacık köpeklerden korkuyorsun kardeşim. Yalvaran gözleriyle bakmaya devam edince iç çektim Pekala. Duyduğu onay sözcüğüyle anında sevindi ve öbür tarafa dönüp cenin pozisyonuna geçerek yatmaya devam etti. HANİ YERDE YATICAKTIN!? Duymamazlığa gelerek uyuma numarası yaptı. İçten içe söyledim "Sanki malımı tanımıyorum ben..." Yatağa girip ters tarafa dönerek uyumaya koyuldum bende.
Çok daha küçükken aynı odada kalırdık onunla. Ayrı yataklarımızın olmasına rağmen bazen gözlerimi açtığımda onu görür ve korkarak uyanırdım. Köpek sesi duyduğunda gece uyurken benim yatağıma gelir ve arkama geçerek uyurdu. Beraber yatma muhabbeti burdan geliyordu.
Yorgun olan vücudum uykuya teslim oldu ve beni bambaşka rüyalara sürükledi.
Prim time!
İnstagram ve tiktok hesabım olduğunu biliyor muydunuz? Bilmiyorsanız da artık biliyorsunuz 🐥
Hesaplarımı biyografimde bulabilirsiniz. Eğer bir sorun çıkarsa adım her zaman aynıdır.
Wei_Wanxia
Aynı zamanda bir shop hesabı da açtım. Yakın zamanda kendi yaptığım şeyleri satışa koyacağım ve tutarsa yurtdışından ürün de getirteceğim. Hesabın adı Wei_wanxia_shop
Takip edip destek olmayı unutmayın bebekler ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mo Dao Zu Shi - Modern Life
FanfictionSabahtan beri aklımda olan O'ydu. Süt beyazı teni, kömürle boyanmış saçları, baktıkça etkisi altına alan o inanılmaz bal köpüğü gözleri ve porselen bakışlı suratı... Aylardır rüyalarımda peşimi bırakmayan bu genç adam neden rüyalarımda cirit atıyord...