Jiang Cheng?!
Onun Lan Xichen'le ne işi olabilirdi ki?Gusu şirketine saygı duysa bile fazla katı kurallarını sevmeyen biri o. Gerçi Jiang şirketi daha betermiş diye duymuştum ama...
Wei, sanırım buraya geliyorlar. Boğazıma kaçan pirinç tanesiyle öksürmeye başladığımda Wen Ning korkarak konuştu İyi misin?! Yaşaran gözlerimi ondan uzak tutarak elimle bir dakika işareti yapıp suyu tek dikişte içtim. Nefes almaya başladığımda Wen Ning rahatlasa da ben hiç de rahatlamış değildim.
Hesabı acelece isteyince Wen Ning durumu anladı ve yemeği bitirmeden kalkma olayına bir şey demedi. Hesabı öderken onların geldiğini görmüştüm, fakat önümüzü kapatan garson sağolsun onlar bizi görmemişti. Para üstü için giden garsondan sonra fark etmiştim, herkes onlara bakıyordu. Gerçi onların pek umrumda değildi, ciddi bir konu hakkında konuştukları çok belliydi, resmi olmayan bir toplantı gibi.. Para üstü gelir gelmez paltomu aldım ve onlara son defa bakarak aşağıya indim. Bana baktığını görmememe rağmen üstümde çok kısa da sürse bir şeyler hissetmiştim sanki. Acaba o an beni görmüş müydü?
Wen Ning'de özür dileyerek yemek istemediğimi ve direk ofise geçeceğimi söyledim. Gülümseyerek benimle geleceğini söylediğinde buna gerek olmadığını ve yemek yemesi gerektiğini beyan ettim. Konu ben ve yalnızlığım olunca Wen Ning hep yanımda oluyordu. Sanırım ona yardımcı olmak için çabaladığım zamanlarla alakalı bu.
En nihayetinde öğle paydosu bitmeden ofise döndük ve sohbetimize orda devam etmeye başladık.
İkisinin bir araya gelmesi tuhaf, değil mi? Wen Ning'in anlamsız bakışlarını gördüm Haklısın... Ciddiyetlerine bakılırsa iş hakkında konuşuyorlardı. Kafamla onayladım fakat mantıksız geliyordu, Jin şirketiyle ortak olmamışlar mıydı? Gusu ile işi ne olabilirdi ki?
Sohbetimizin konusu değişse dahi sebepsizce kafamı kurcalıyordu bu konu ve öğrenene kadar da rahatlamayacaktım, kendimi tanıyordum. İyi ama nasıl öğrenecektim ki?..
Ah, lanet dosyalar! Resmen aralarında kaybolmuştum artık!
Geriye doğru yaslanarak kafamı arkaya atmıştım ki çaprazımda oturan Wen Ning'in sesini duydum Wei, biraz bakabilir misin? Esneyerek yerimden kalktığımda resmen zombi gibi olduğumu fark etmiştim, hayat enerjim yerlerde sürünüyordu resmen.
Wen Ning'in yanına gelip ne olduğunu sorduğumda bilgisayarı gösterip bir sorun olduğunu söyledi. Bilgisayar ustası değildim belki ama az çok biliyordum bir şeyler.
Sandalyesinin başın tutunup eğildim. İnceledikten sonra aklıma gelen ilk yolu denedim fakat işe yaramadı. Biraz düşündükten sonra bir başka yol denedim ve şansım yaver gitti Teşekkürler Wei! Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum. Ukalaca sırıttım Bunlar basit şeyler. Ardından kendi masamın yolunu tuttum. Wen Ning sağolsun 5 dk dinlenememiştim de. Tekrar işe boğmuştum kendimi.
Yarım saat gibi bir süreden sonra önümde oturan ve adını hiç sormaya yeltenmediğim bir bayan elinde dosyalarla patronun yanına gitti. Gelmiş miydi ki? Girdiğini görmemiştim. Acaba Wen Ning'e yardım ederken mi gelmişti. Neden bu kadar çok düşünüyordum ki?? Ellerimle saçlarımın yolmaya başladım bie an. Gelen Lan Zhan'dır büyük ihtimalle diye söylendim.
Daha önceden elinde dosyalarla odaya giden bayanın dosyları masasına bırakarak Wen Ning'in yanına gitti. Bir şeyler söyledikten sonra yerine geçti. Biraz panik yapmıştı sanki, ona işaretlerle ne olduğunu sordum ve bilmediğini söyledi. Hala panikti ve bir şeyler arıyordu.
Bir kaç eski dosya ve bilgisagardan aldığı çıktıyla hızlıca patronun odasına gitti. Kendisi mali işler müdürüydü, yani parayla ilgili her şeye bakıyordu. Ben de mali bölümün başı yani finans direktörüydüm. Tüm bu parasal işlerde onayım olmak zorunda anlayacağınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mo Dao Zu Shi - Modern Life
FanfictionSabahtan beri aklımda olan O'ydu. Süt beyazı teni, kömürle boyanmış saçları, baktıkça etkisi altına alan o inanılmaz bal köpüğü gözleri ve porselen bakışlı suratı... Aylardır rüyalarımda peşimi bırakmayan bu genç adam neden rüyalarımda cirit atıyord...