'DURUM GERÇEKTEN CİDDİ'

724 79 37
                                    

Köpek fobim uyutamamıştı o gece beni. Sağa sola umutsuzca dönerek zorla uykuya dalmaya çalışırken sırt üstü yatan kardeşimin kıpırdandığını fark ettim. 'Benim yüzümden uyandı sanırım' diyerek döndüm fakat uyuduğunu fark ettiğimde birazcık şaşırmıştım. A-Cheng uyurken kıpır kıpır hareket eden biri olmamıştı hiçbir zaman fakat o an özellikle ayakları çok hareketliydi. Dizlerini yukarı çekiyor ve ardından tekrar eski haline getiriyordu, yorganı tutan parmaklarını sıkıyor ve bu ritme rahatsız olmuş bir surat ekliyordu.

'Sanırım kabus görüyor' diye konuştum kendi kendime. Onu ilk defa bu şekilde gördüğüm için vereceği tepkileri izlemeye başladım. Koyun sayarak uyuyakalmaktan daha ilgi çekiciydi.

Kasılan ve rahatsız yüzü bir anda durdu ve yerini müthiş bir sakinlik aldı. Çok kısa bi süre sonraysa şaşkınlığa benzer bir ifadeyle beraber gözlerini açtı bi anda. Tavana bakar vaziyette durdu bir süre, ona baktığımın farkında bile değildi. Bana doğru döndüğünde ise korkup yataktan düşütü garibim.

SALAK! PÖRTLEK PÖRTLEK NE BAKIYOSUN!? Yorganın altında aynı pozisyonda durmaya devam ettim. Vurmaya kalkarsa altına kaçacaktım.

Uyuyamadığım için seni izliyordum. Yerden doğrulup tekrardan yattı. Beni neden izliyordun? Açık sözlülüğümü konuşturdum Açıkçası çok enteresan hareketlerin vardı kardeşim. Bir an için durdu Enteresan hareketler derken?.. Yüzümde istemeden olan gülümseme ile yastığı yüzüme geçirdi NE GÜLÜYOSUN LAN!! İNSAN RÜYA GÖREMEZ Mİ!? Ne olduğu konusunda hiçbir fikrim olmamakla birlikte yüzüme zorla bastırdığı yastık yüzünden takındığı surat ifadesini kaçırıyordum.

Elindeki yastığı çektiğimde ise karanlıkta dahi fark edilen bir renk değişimi gördüm yüzünde. Hey, sadece yüzünü buruşturup ayaklarını kastın. Bu renk değişimi de neyin nesi? Gecenin verdiği mallıkla anlayamamıştım daha fakat kurduğum cümle A-Cheng'i daha da kızdırmıştı.

N-Ne demeye çalışıyosun salak! Kafamı yastığıma doğru bastırdı ve kendi yastığına uzandı. Tekrar yatağa uzanıp arkasını döndüğünde ise beynimde jeton düşme sesi yankılandı. Bir dakika, yoksa rüyanda düzüşüyo muydun?! Hiç bir cevap gelmeyincede merakımın cevabını almış oldum. Vah vah! Yokluğunu daha önceden fark etseydim kız konusunda yardım ederdim. Bunu söylememdeki amaç gerçekten uyuyup uyumadığını anlamaktı.

Hiç bir hareketlilik görmediğimde ise şaşırmıştım, Hemen uyudun mu yani? Puff... Sana da iyi geceler. Arkamı döndüm ve kendimi zorla uyuttum. Fakat o süre zarfı içinde kardeşimin uyumadığına adım gibi emindim.

Sabahın aydınlığı aniden yüzüme vurmuş ve rahatsızlık duyarak üstümdekini yüzüme çekme gereği duymuştum. Fakat bir anda üstümdeki de çekildi, ardından da yapan kişi konuştu Kalk uykucu, saat yedi buçuk oldu bile. Uyku sersemliğinin verdiği mallıkla sallamasam da, kafamda yankılanan 'yedi buçuk' kelimeleriyle aniden fırladım. Oha! O kadar oldu mu!? Kravatını düzelten kardeşime bakıyordum. Gömleğinin yakasını kaldırmış kravatının ayarlerken konuştu Seni uyandırmaya çalıştım fakat beni 'uyandım' diyip gönderdin. Ne kadar seni tanısam da inandım ve banyoya girip üstümü giyindim. Hala yatakta olduğunu görünce perdeleri açmakta buldum çareyi. İç çektim sadece ve hızla banyoya yöneldim. Kapıyı kapattıktan sonra bağırdım Şu perdeyi açma işlemini en başında yapabilirdin! Ve cevap olarak bir ses yükseldi Daha hava aydınlanmamıştı zeki kardeşim!

Konu acale edip geç kalmamak için bir tarafını yırtmaksa, bu işte benden daha iyisini tanımıyordum. Aslında yedi buçukta yolda olmam gerekirdi, şansız günüm iş yerinden uzakta olduğum bir günü seçerek beni lanetlemişti. 'Kesinlikle bugün iş yeriden çıkartmayacaklar beni.' diye söylendim.

Duştan çıktığımda takımımın odamda olduğunu hatırladım ve ikinci bir hüsranla yıkıldım. Jiang Cheng odadan çıkalı 15dk olmuştu ve ben de rahatlıkla banyodan çıktım. Yatağın yapılmış olduğunu ve üstünde de iç çamaşırıma kadar gereken tüm giysilerimin durduğunu görünce mutluluktan ağlayacak kıvama geldim. Jiang Cheng, sen gıcık ama iyi kalpi bir meleksin! diye haykırarak kıyafetlere atıldım.

Boxter? Tamam!
Gömlek? Tamam!
Pantolon? Tamam!
Kemer? Tamam!
Ceket? Tamam!
Kravat? ..... Kravat? .... Hassktir!

Yere, yatağın altına ve aklıma gelen her yere baktım. Fakat nafileydi, Jiang Cheng'e sormadan kravatlarından birini almak zorunda kaldım. Eksik iyi melek!! Aşağıya indiğimde çıkmak üzereydi. Sonunda teşrif edebildi- O benim kravatım mı? Bilmem şeklinde gülümseyerek kaldırdım ellerimi. O kravatı takamazsın. Of, bekle. Kendi kravatını çıkartıp bana uzattı ve bendekini de aldı. Bu kravat özel üretim, bu yüzden değerli. Verdiği kravatı aceleyle takarken sordum, Ne zamandan beri özel üretim şeyleri umursar oldun? Tanıdığım A-Cheng, hint kumaşından bir halıya sahip olsa ve üzerine bir şey dökülse asla 'O hint kumaşındandı! Dikkatsiz!' demez, 'Alt tarafı bir halı, ne abarttınız.' der.

Neyse çok da sallamadım ve kapıdaki araca bindim. Şöföre ilk beni bırakmasını istediğinde teşekkür etme gereği duydum. Sakince gülümsedi ve düşünceli bir şekilde cama döndü. Onu bu kadar dalgın görmek pek normal değildi aslında, dalgın olsa da bunu hissettirmemeye özen gösterirdi.

Dik dik bakarken bile süzüldüğünü hissetmemiş, üstüne 'özel' dediği kravatıyla oynamaya başlamıştı. Bunu bilinçsiz yaptığına dair bahse girebilirdim. Dışarıya bakan gözlerinden duygu seli akarken, iç çekişinde tuhaf bir hüzün vardı. Aslında dün balkonda da aynı şekilde bakıyor ve iç çekiyordu. Aklındaki şey her ne ise dikkatini dağıtıyor, duygularını gizlemeyi unutturuyordu. Başka zaman olsa sataşır ve bırakmazdım fakat uzun süredir onu böyle doğal haliyle görmemiştim, eski zamandan kalan anı parçalarım hareketlenmişti bir anlığına. Bu şekilde işe gelmiştim. Arabadan inerken hala dalgın olduğunu gördüğümde dürtüp elimi salladım Gidiyorum ben. Her zamanki gibi kocaman gülümsememi sunmuştum. O da gülümsedi ve el salladı, bu cidden tuhaftı. Jiang Cheng asla bu kadar kolay gülümsemezdi, durum gerçekten ciddiydi.

Arabanın arkasından baktım sadece, aklım onda kalacaktı bugün, hissediyordum.

Hızla asansöre binerken saatime baktım, on dakika geç kalmıştım bile. 5. katı sabırsızlıkla beklerken 3. katta durdu asansör. O an sadece sabırsızca açılan kapıya baktım.

Merhaba tatlı okuyucular, bugün 'EBEDİ' adında bir kitabı yayınladım. Fakat devamı gelmeli mi yoksa one shot şeklinde kalmalı mı bilemedim. :/
Bir göz atıp yorumlarınızı belirtmeyi unutmayın.

Mo Dao Zu Shi - Modern LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin