Kalbimin hızlı atışları yerine kendini avutmanım sakinliği alırken aynı yükü hissetmeye başaldım tekrardan. Oh tanrım! Kafamı kaldırıp bakmaya cesaret dahi edemiyordum. Bilgisayar? Evet bilgisayar. Kendimi işime vermeliydim, en azından heyecandan ölmek üzere olan ruhumu kısa süreliğine dinginlerdi.
Yarattığı o aheste rüzgar.. O bile aynıydı. Arkamı dönüp bakmak, hatta sarılamak istedim bi an. Neler diyordum ben!? İşime odaklanma- Bir dakika, onun bu katta ne işi vardı? Yeni çalışan falan mıydı ki?
Merakıma yenik düşüp arkama baktım. Hassiktir şirket sahibi ile çok samimi görünüyordu onlar? Yok canım! Hayaldir ya o. Nerden tanışacaklar ki? Ehehehe... Hehe...Önüme dönüp ağlamaklı bir hale büründüm. Kesinlikle hoşuma gitmeyecek bir şey olacaktı..
İş benim için çok büyür rol oynuyordu şu an, kendimi dosyaların içindeki sayılar ve harflerle dans ederken bulduğumda kısa bir süre de olsa kurtuluşumu garantilemiştim en azından.
Kimono tasarımı işinde en başarılı şirket olan Gusu da çalışıyordum. Çok severek yaptığım bir meslek değil maliye fakat parası gerçekten iyi. Bir de disiplini fazla katı. Gerçi bu aşırı tutumuyla başarılı oldukları da bir gerçek.
Şirketi nesillerdir yöneten Lan ailesi olduğu için de ayrı bir güven var şirkete. Ailenin bu zamana kadar yüzlerce farklı alanda birincilik taşıyan şirketleri var. Köklüler anlayacağınız.
Tüm bu şirketlerin sahibi şu an Lan Quiren. Ondan sonraki varislerin sadece iki erkek kardeş olunacağı biliniyor...
İşlerime hipnoz durumda meşgül olduğum sırada Lan Quiren'in öksürsüyle duraksadı herkes. Bir dakikalığına buraya bakabilir misiniz? Teşekkürler. İçimde kötü his daha da artmıştı. En büyük sebebi de yanında duran o cool, karizma, yakışıklı çocuktu. Bugünden itibaren yeni patronunuz benim yeğenim olan Lan WangJi'dir. O an başımdan aşağı dökülen kaynar sularla mı ilgilensem yoksa heyecandan pırpır olan kalbimle mi bilememiştim. Hayatımda yaşamadığım duyguları yaşatıyordu bu adam bana. Kendisi de aynı benim gibi kuralcıdır, o yüzden ben varken nasıl davranıyorsanız öyle devam etmenizi istiyorum. İşlerinize dönebilirsiniz. Hayatımda ölmek istemiştim ilk defa. Gömülüp bir süre orda yaşamak, tüm duygularımdan arınmak istemiştim. Ellerimi başımın arasına alırken Lan Quiren'in asansöre binişini görmüştüm son kez. Adam harbi gitti dedi yanımdaki masa arkadaşım. Aramızda duvar vardı gerçi ama konuşabiliyorduk genede. Yeğeni bu genç yaşında idare edebilir mi sence? Aramızda duvar olmasa o an yapacağım şey vurmak olurdu ilk. Biz çok mu büyüğüz sanki . Bi Doğru... yanıtıyla beraber daha ses gelmedi. Alınsa dahi önemseyecek gücüm yoktu, hepsini Lan WangJi çalmıştı. Onun heyecanıyla işime verdim tamamen kendimi...
Karnımdaki tuhaf kelebeklenme hissiyatı... Hasta oluyordum sanırım. Tutarak midemi iş yerinin tuvaletine attım kendimi. Öğürdüm, kusmak istiyordum. Karnımdaki o şeyden kurtulup hisslerimi de onunla beraber çıkartmak istiyordum.
Kravatımı gevşettim, gömleğimin bir kaç düğmesini rahatlamak umuduyla açtım. Hala boğuluyordum. Duvarlar üstüme üstüme gelip beni bilerek boğuyordu sanki, sığamıyordum dört duvara. Dışarı çıkmanın iş saatlerinde yasak olmasına söverek suyu açtım, soğuk su damlacıkları bana dejavu yaşatıyordu tekrardan.
Aşağıya eğilen baş ve iki yana sallama... Bu hareketi seviyordum. Kapalı gözlerimin ardındaki hayallerimde kaybolmaya başlamıştım. Suyu kullanmıyorsan kapatmalısın. İrkilip arkama baktım. O... Hayır O değildi ama ona çok benzeyen biriydi, yüz hatları daha olgun ve keskindi.
Selam verip hızla musluğu kapattım. Kendime çeki düzen verirken o da 2 musluk ötede ellerini yıkıyordu. İyi misin? Başımı aşağı yukarı sallayarak yanıtlayabildim sorusunu. Kravatımı da hızla düzeltip çıkacakken beynimde şimşekler çaktı bir anda. Dönüp yanımda ellerini kurutan adama baktım. Bakıp gülümsedi Sorunuz varsa sorabilirsiniz. Derin nefes ve hazırdım. Siz Lan Quiren'in diğer yeğeni misiniz? Yüzündeki o huzurlu ve fazla kusursuz gülümsemesiyle onayladı beni. Teşekkür ederek ayrıldım yanından hızla. O kadar hızlı çıkmıştım ki ne olduğunu anlamadığa yemin edebilirdim.
Masama geçip dosyalar ve bilgisayarla haşır neşirliğime devam etmeye başladığımda tuvaletteki o adamı düşünüyorum. Düşündüğümden daha sakin ve güler yüzlü. Böyle bir kardeş beklemiyordum açıkçası. Ailenin tek huzur bulanı herhalde diye iç geçirdim.
Ondan sonraki saatlerde de onları görsem bile işlerden kafalarını kaldırmıyorlardı benim gibi.O gün tek dileğim küçük evime gidip içkimi içmekti. Tabi iş yerinde kaçmak için tek kural yanımda duran dağ yığınını tamamlamamdı. Kesinlikle mesaiye kalacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mo Dao Zu Shi - Modern Life
FanfictionSabahtan beri aklımda olan O'ydu. Süt beyazı teni, kömürle boyanmış saçları, baktıkça etkisi altına alan o inanılmaz bal köpüğü gözleri ve porselen bakışlı suratı... Aylardır rüyalarımda peşimi bırakmayan bu genç adam neden rüyalarımda cirit atıyord...