34|Otel

3.4K 242 47
                                    

Keyifli Okumalar (:

Destina

Bursa'ya gelinceye kadar Yalgınla neredeyse hiç konuşmamıştık. Daha doğrusu babamla telefonda konuştuktan sonra hiç konuşmamıştı. Sorduğum soruları evet, hayır diye geçiştirmiş başka bir şey de dememişti. Gerçekten tuhaftı, ya da çok değişmişti.

"Otele ne zaman geleceğiz?"

"Geldik." Eliyle aynı zamanda ileriyi gösterirken devasa otele baktım. Dışarıdan harika görünüyordu. Bayağı bir büyüktü ve odama gider gitmez duşa girip deliksiz bir uyku çekecektim. Yalgının değişik tavırları resmen başımı döndürmüştü.

Araba otelin önünde durduğunda dört saatlik yolculuğumuz bitmişti. Yalgın anahtarı valeye verirken valizlerimizi çıkartmış ve görevliye teslim etmiştik. Yan yana yürürken birbirimize kadar uzaktık ki resmen içim acıyordu.

Sürgülü kapı açılırken resepsiyondaki kız bizi güler yüzle karşıladı.

"Hoş geldiniz, rezervasyonunuz var mıydı?"

"Evet, bu sabah açıldı." Kimliğini uzatırken bende kendi kimliğimi uzattım. Kız bilgisayardan bir şeyler yapıp benim kimliğimi de aldı. Saniyeler geçerken arkadan tek bir anahtarı alıp önümüze koyduğunda kaşlarım çatıldı.

"Benim odamın anahtarı nerede?"

"Sanırım size söylemediler, sabah rezervasyon iki oda olarak istendi fakat bu hafta çok önemli bir seminer gerçekleşecek otelimiz de bu yüzden sizin için tek oda ayarlandı. Bu sabah ayarlandığı için maalesef ancak tek oda verebiliyoruz."

"Arakada bir sürü anahtar var."

"Hepsi rezerveli." Omuzlarım düşerken Yalgın anahtarı bana uzattı.

"Sen odada kal, ben başka bir otele giderim."

"Bu sıralar butik otellerde dâhil olmak üzere her yer dolu." Kız araya girdiğinde birbirimize baktık.

"Birlikte kalırız Yalgın sorun değil. İki yetişkin insanız sonuçta." Pekâlâ, bu dediğimi dakikalar sonunda yutacağımı bilmiyordum.

Valizlerle birlikte odaya çıktığımızda kalbim heyecandan çarpıyordu. Üç gün boyunca sürekli dip dibe vakit geçirip akşamda aynı odada kalacaktık. Bu eziyet miydi bilmiyordum ama kalbim için iyi olmadığını biliyordum.

Görevli kapıyı açıp anahtarı elime tutuştururken teşekkür ederek pembe valizime uzanarak içeri sürükledim. Ve birkaç adım attığım an olduğum yerde öylece kaldım.

Bu oda çok küçüktü!

Kapıdan içeri girdiğiniz anda kısa bir hol vardı ve altı adımda hol bitiyordu. Hol bitiğinde eni 7 adım ve holden itibaren sayacak olursanız boyu da 10 adım falan bir odaydı. Ve küçükte bir terası vardı.

"Burası sanırım çocuk odası!" arkamdan homurdanırken mırıldandım.

"Galiba öyle."

"Lavabosu da iki karış." İnce hole geri dönüp kapıyı itekledim. Gerçekten de iki karıştı muslukla duşa kabin arasında adım yoktu. Arkanızı dönüp bir adım attığınızda duşa kabine giriyordunuz önünüzü dönerseniz elinizi yıkıyordunuz.

Pekâlâ, kesinlikle sınanıyordum.

"Tekrar söylüyorum, rahatsız olacaksan-"

"Neyim ben çocuk mu Yalgın? 3 gün çabuk geçer." Ona homurdanırken elindeki valizi bırakıp karşıma dikildi.

"Senin iyiliğin için diyorum. Sonuçta erkek arkadaşın rahatsız olur diye! Hemen yükselme." Ayaklarını yere vurarak küçük balkona giderken olduğum yerde öylece kalmıştım. Erkek arkadaş mı?

Saplantılı Aşk|Gül GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin