37|Evli

3.6K 274 53
                                    

Keyifli Okumalar (:

Tanrım, artık resmen evli bir kadındım! Elimdeki kırmızı nikâh cüzdanına bakıp daha sonrasında Yalgına baktım. Kim derdi ki 7 sene sonra karşılaşıp hemen evleneceğimizi? Herhalde birisi söylese gülerdim ya da dalga geçerdim.

"Gidelim mi güzelim?" gülümsedim ve başımı salladım. Elini elime kenetlediğinde kalbim mutluluktan çarpıyordu.

"Yalgın resmen rüyada gibiyim."

"Ah rüya deme. Annemle babamın birbirlerini uzun bir rüya gördükten sonra bulduğunu biliyor muydun?" başımı evet anlamında salladım. Herhalde öyle bir şey yaşasam kriz geçirirdim. Nikâh salonunda çıkıp koridorda yürürken şaşkınlıktan hala nikâh cüzdanına bakıyordum.

"Bu cüzdanı ne yapacağız? Annem arada bir odamı karıştırıyor bu da yeni huyu, bulabilir."

"Ben alırım, annem o tür şeylere girmez." Başımı sallayıp kırmızı cüzdanı ona uzattım. İç cebin koyduğunda binadan ayrılmıştık.

"Şantiyeye sonrada şirket binasına gitmeliyiz. Değişik bir balayı oldu." Omuz silktim. Arabaya doğru ilerlediğimizde olduğu yerde durup bana baktı.

"İstersen burada birkaç gün kalacağız işler yolunda gitmedi der tatil yaparız."

"Annem kesin inanmaz birilerini sıkıştırır. Dönelim duruma göre bakarız, belki söyleriz."

"Sen nasıl istersen öyle olsun." yanağıma usulca bir öpücük bırakıp arabanın kapısını açtı. En azından İzmir'e geri dönene kadar aile konusunu düşünmeyecektim.

Melsa

Önümdeki devasa binaya bakıp derin bir nefes aldım. Babamın isteği üzerine buradaki çizilen projeleri inceleyecektim ve bunu hiç istemiyordum. Araf'la karşılaşmak istemiyordum. Geçtiğimiz gün davette karşılaşmamız bile beni kötü etkilemişken şimdi konuşmak zorunda kalacaktık.

Tanrım, hala neden vazgeçemiyordum?

Binaya adım attığım an danışmadaki kız gülümseyerek karşıladı. Bana eşlik etmek istediğini söylerken onu geri çevirerek içeri girdim. Yolu biliyordum ve benimle yürüyecek diye yapacağı işlerden kalmasını istemezdim. Asansöre ilerlediğimde kimse beklemiyordu. Saniyeler içinde kendimi kabine atıp yönetici katına çıktığımda ortalık sessizdi. Sanırım babamın sabah bahsettiği toplantı bitmemişti. Babamın sekreteri Burçin beni karşılarken gülümsedim.

"Toplantı hala bitmedi mi?"

"Hayır, Cahit Bey ile içerideler isterseniz Araf Bey'in yanına uğrayabilirsiniz. O toplantıya girmedi." Karnıma bir yumruk yerken hafifçe yerimde kıpırdandım.

"Yok, işleri vardır. Rahatsız etmeyeyim." Dediğim an karşımdaki kapı açılırken göz göze gelmiştik. Bakışlarımı ondan kaçırırken ayakkabısından çıkan sesleri duyabiliyordum.

"Melsa, hoş geldin." Hafif bir tebessüm ettim.

"Merhaba, hoş buldum." Bana elini uzattığında titrememesi için kendimi sıktım ve ona elimi uzattım. Yıllar sonra ilk defa ona dokunmuştum ve aptal kalbim öyle bir takla atmıştı ki göğsümün içinde aptalca çarpmıştı.

"Odama geçelim, Burçin bize kahve getirir. Toplantı biraz daha sürer." Bu sefer elim mahkûmdu gidecektim. Yan yana yürüyüp odasına giderken sessizdik. Zaten ne konuşacaktık bilmiyordum. Birkaç adım daha attığımda odasına girmiştim ve kokusu dört bir yanı sarmıştı.

Tuhaftı ama bana nefretle bakmıyordu. Hatta hiç gitmemişim gibi davranıyordu. Onu yarı yolda bırakmamışım gibiydi. Çok tuhaftı! Koltuğa oturup arkama yaslandım. Çantamı kenarı bıraktığımda o da karşımdaki koltuğa oturmuştu. Gözlerim istemsiz bir şekilde parmaklarına kayarken yüzüğün olmaması ile kaşlarım hafifçe çatıldı.

Saplantılı Aşk|Gül GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin