Bölüm 39 - Katil Kim?

1K 52 11
                                    

Bir adam düşünün. Deniz mavisi gözlerine kara bulutlar çökmüş, hayatının orta yerinden bir parça kopup boşluğa karışmış bir adam. Bir elinde ölüm, diğer elinde intikam olan bir adam! Zaman onun için durmuş, tutunduğu o dallardan biri kökünden kopmuş bir adam düşünün. Üstü başı kardeşinin toprağına bulanmış, bitik bir adam!..

Karşısında öfkeden deliye dönmüş bir adam vardı ama kılı kıpırdamıyordu Mahir'in. Yakasına yapışan o öfkeli elin sahibi haykırıyordu. Kulağında çınlayan tek ses "Senin yüzünden!" diyordu. Şuan burada onu öldürse gıkı çıkmazdı. Eğdiği başını kaldırıp ifadesiz gözlerle baktı Hamza'ya. Sonra sıkıca bileğini tutup belinden çıkardığı silahı eline verdi. Bu hareketiyle Hamza afalladı. Artık söz sırası Mahir'deydi. Boğuk çıkan sesiyle konuştu. "Ya şimdi al çek vur beni ya da yaramı deşme. Bana hiç fark etmez. Zaten ben o mezara bir kere girdim. Bir daha girerim. Ama bu o kansızların değil, varsın senin elinden olsun. Eyvallah derim Hamza! Ama yapma! Daha yeni koydum kardeşimi toprağa. Bir söz verdim ona. Tek bir söz! O sözü tutayım gel vur beni! Sesim çıkarsa namerdim!.."

Namlunun ucuna baktı, tam göğsüne yaslamıştı silahı. Hazırdı, vursa gıkı çıkmazdı. Ama sonra öfkeyle silahı tekrar Mahir'in eline tutuşturdu. Tıpkı onun yaptığı gibi dayadı namluyu kalbine. Eğer bugün biri ölmeliyse bu ben olmalıyım diye düşündü. Öyle ki içindeki azap yiyip bitiriyordu onu. "Mahir vur beni!" diye haykırdı. Sesi titriyor ama namluyu sımsıkı tutuyordu kalbimin üzerinde. "O bana emanetti, ben emaneti koruyamadım lan! Kardeşimizi koruyamadım!" Gözünden hızla bir yaş firar etti o an. Mahir ise silahı tekrar beline sokup Hamza'yı ensesinden kavradı ve bu defa ateş saçan gözlerle öfkeyle konuştu. "Alim'i kaybettim seni kaybetmeyeceğim. Ona bir söz verdim. Size bunu kim yaptıysa yerin yedi kat dibinde de olsa bulup çıkaracağım. Sen de asla bir delilik yapmayacaksın. Tahliyene az kaldı. O güne kadar sabret ve bana güven. O iti bulup atacağım önüne!"

*****

Arsen'den...

Ölüm, hayatta tecrübe edebileceğimiz en kötü şeydi ve bunu tecrübe etmiş biri olarak bildiğim en iyi şey acıyı en kısa sürede hazmetmek lazımdı. Öyle ki küçükken kulağıma çalınan bir söz vardı. "Ölüm hiçbir zaman iyi karşılanan bir misafir değildir." Ama kabullenmemiz gerekirdi bunu değil mi? Yani her defasında böylesine can yakmamalıydı. Bu da engellenemez tek şeydi galiba. Belki de engelleyebileceğimiz tek şey sevgiydi. Birini çok sevmezsek ölüm daha katlanılır olurdu. Tabii bunu başarabilseydim. Mesela ona her baktığımda ilk defa görüyormuşum, ellerinde ölüyormuşum gibi hissetmeseydim. Öyle ki aşk zaten bir çeşit ölümdü. Çünkü bir insan bir tek aşk da hem cenneti hem cehennemi yaşardı.

ARSEN K. (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin