Bölüm 60 - Ölüm Sessizliği

565 32 16
                                    

"Aşk ikiyken bir olmak mıydı sahiden? Öyleyse neydi beni böylesine bin parçaya bölen?"

Kalbim hırçın bir dalgada oradan oraya savruluyor, kendimi küçük bir kayıkta rotasını kaybetmiş bir denizci gibi hissediyordum. Halbuki ben onun yüzünü rotam bilmiştim. Gözlerindeki mavilikte kaybolmayı yeylerdim ama şimdi kendi elleriyle beni o dibi gözükmeyen okyanusa atması ne de acımasızdı değil mi? Halbuki buna ben müsaade etmiştim. Şimdi bu veryansın niyeydi? Alt tarafı bir öpücüktü! Beni bu kadar darmaduman etmesi de neyin nesiydi? Beni öpmesi ilk defa böylesine canımı yakmıştı. Belki de tüm serzenişim bu yüzdendi...

"Arsen dur dedim!"

Kendi isteğimle olmasa da durduğunda üçüncü defa bana bu şekilde bağırışı sonuç vermiş, kolumu yakalar yakalamaz bedenine savrulmuştum. Ağzımdan çıkan tek şey ise "Bir açıklama yapmak zorunda değilsin." lafı olmuştu. Daha fazla incinmeye hazır olmasam gerek yüzüne dahi bakmamaya gayret ediyordum. Ta ki kolumu bırakıp sabırsızca çenemi tutarak beni yüzüne bakmaya zorlandığında karanlıkta bile belli olan mavi gözlerine elalarımı esir edene dek... İşte şimdi kendimi hiç olmadığım kadar savunmasız hissediyordum.

"Dinleme sırası sende!"

Aniden söylediği şeye karşılık yalnızca merakla kaşlarım çatılmıştı. Kim bilir bu defa hangi iğneleyici sözleriyle geceyi bana haram edecekti? Bu yüzden gözlerimi kaçırıp geri çekilmek istemiştim. Ancak "Çok düşündüm Arsen..." diye lafa girdiği an gözlerim yeniden gözlerini buldu. "...ve bir karar verdim. Bu durum daha fazla devam edemez. Her gün yakınımda, her dakika aklımın bir köşesinde olmana katlanamıyorum. Buna bir son vereceğim."

"Peki!.."

Sözünü aniden kesip ellerinin arasından kaçarak uzaklaştım. Bir kez daha "Peki!.." diye yinelediğimde kaşları sertçe çatılıverdi. Daha fazla anlatmasına gerek yoktu, çünkü anlamıştım. Varlığıma bile katlanamayışını daha iyi anlatamazdı çünkü ve bu yeterince açıklayıcıydı. "Seni varlığımla bu kadar rahatsız ettiğimi bilmiyordum ama bunu sen istemedin mi? Her gün bu işkenceyi çekmemizi sen istedin! Halbuki tek bir imza ile her şeyden feragat ederek benden de kurtulabilirdin. Madem buna katlanamayacaktın neden ikimizi de bu girdaba sürükledin? Ama peki... Seni zahmete sokmadan buna bir son vereceğim. Her şey bittiğinde beni asla görmeyeceksin ama biraz zaman istiyorum sadece. Sıra Burak'da!.. Onun işini bitirene kadar yanında kalmama izin ver. Tabii buna katlanmak senin için zor olacak biliyorum."

Tüm bu sözleri sarf ederken ellerim, hatta nefesim bile titremişken alt dudağımı ağzımın içine yuvarlayıp dişlediğimde göz pınarlarımda biriken tüm yaşların yanaklarımdan süzülmemesi için büyük bir çaba sarf ediyordum. Sözlerim biter bitmez ise arkamı dönüp daha fazla tutamadığım gözyaşlarımı serbest bıraktım. Meğer benden bir haftadır kaçıyor olmasının sebebi buydu. Peki öyleyse beni neden öpmüştü? Ne kaybettiğimi göstermek için mi?

Adımlarım sertçe toprağa vuruyorken patika yolunu takip edip arabaya doğru ilerliyordum. Birkaç adım geride ise arkamdan geldiğini hissettiğimde aniden duraksadım. Arkamda duyduğum ayak sesleri de benimle birlikte durduğunda başımı çevirip omzumun üzerinden ona baktım. Ettiğim sözlerden beri iyice durgunlaşmış, işini kolaylaştırıyor olmam hoşuna gitmiş olmalıydı. Ağzını açıp tek bir kelime etmezken bu defa bedenimi de ona doğru çevirip aptalca bir fikir olduğunu bile bile "Senden son bir şey isteyebilir miyim?" diye sordum. Cevap vermese de usulca başını salladığında başımı gökyüzüne doğru kaldırıp ağaç dallarının arasından zor da olsa gözüken yıldızlara baktım. Ay'ın ışığı ise dalların arasından süzülüp yolumuzu aydınlatırken gözlerimi tekrar Mahir'e diktim. "Bu gece ay çok güzel görünüyor, ama bu ormanın üzerindeyken değil. Sanırım ormanın karanlık olmasından nefret ediyorum. Buna rağmen eve gidiş yolumda karanlık bir ormanın içinden geçmek zorundayım. Sen nedenini sormayacaksın ama söyleyeyim. Ne zaman karanlık bir orman görsem aklıma o gece geliyor. Seni kanlar içinde bulduğum o gece... Şimdi iyi olduğunu bilmek bile o geceyi hafızamdan silip atmıyor. Her aklıma gelişinde kendimi çaresiz hissediyorum. Beni bu lanetten bir tek sen kurtarabilirsin." dediğim an uzun süre sonra ilk defa gözlerime merakla bakmıştı. Bense bu merakını gidermek adına ona doğru yaklaşıp tam yanında durdum. "Biz hiç... Hiç mutlu çiftler gibi sokaklarda el ele yürümeyeceğiz. Yine de yalnızca bu geceye mahsus benimle yan yana yürür müsün? El ele tutuşalım demiyorum yanlış anlama. Ben sadece... Sadece aklımda güzel bir hatıra kalsın istiyorum."

ARSEN K. (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin