Bölüm 49 - Arsen Karacabey Sözü

715 31 0
                                    

Birkaç Ay Sonra...

Ve birgün solar çiçek dalında. Gün sona erer güneş hiç doğmadan. Bu ruh bu bedeni terk eder. Limana varmadan yanar gemi. Baklavalar şerbetsiz yenir, çalgısız düğün olur sokaklarda. Ağlar içimdeki çocuk gülmeye fırsat bulamadan. Ve birgün her aşk son bulur hiç başlamadan...

Gözlerinde gördüğüm korku muydu? Korkma... Çünkü ben hiç korkmuyorum ölmekten. Sana söylemiştim. Senin için yedi düvelle savaşırdım ama seninle savaşmaya gücüm yetmezdi benim. O yüzden bil ki, bu ilk yenilgim değil sana. Sakın sulama mezarımı gözyaşlarınla ve sakın af dileme ruhumdan. Kalbim seni çoktan affetti çünkü.

Şimdi benim tek dinlencem senin dizindir. Birazdan gözlerimi kapatacağım ama sakın bana kızma. Öyle yorgunum ki! Bedenimde derin bir sızı var lakin ruhumdaki kadar değil. Uyumak istiyorum. Sonsuzlukta uyumak ve senin göğüne karışmak istiyorum.

*****

Şimdi Mahir'den...

Rüzgar, Arsen'in yanından uzaklaşıp yönünü bana çevirince söyleyeceklerinin henüz bitmediğini anladım. Yüzündeki gergin ifadeyi saklamaya çalışıyor ama cebinde yumruk yaptığı elleri onu ele veriyordu. Gözlerine sis gibi çöken öfkeyi görüyordum. Bu öfkenin bana değil, dostuna olduğunu da! İşte bu yüzden yerinde duramıyor, benimle konuşurken bile sağa sola gidip geliyordu.

"Ben halledeceğim. Sen Arsen'in yanında kal ama bu defa onu tehlikeye atacak hiçbir şey yapma Mahir. İzmir'de bir ton işim olmasına rağmen kalktım buraya geldim. Niye biliyor musun?" diye sorduğu an durup yüzüme baktı. "Çünkü tüm hatalarına rağmen birbirine düşman olmak üzere olan o iki insan benim kardeşim gibi. Arsen'in kalbi değil sadece aklı karışık. Seni ne kadar önemsediğini biliyorum. Bakışlarından tanıyorum ben onu. Arslan'ı da öyle! Arsen'e zarar verecek en ufak bir şeye izin vermez. Birbirinizden hoşlanmadığınızı da biliyorum. Sen yalnızca yangına körükle gitme yeter."

Yanılıyordu! Arslan'ı sadece tanıdığını sanıyordu o kadar. "Senin o kardeşim dediğin adam korkağın teki! Arsen'e zarar vermeyeceğini ya da veremeyeceğini zaten biliyorum. O da şunu bilsin. Arsen yıllarca acı çekerken, o şerefsizle yüz yüze gelirken, ben suçsuz yere hapishane köşelerinde ömrümü çürütürken o yurtdışında keyif çatıyordu. Bunun hiçbir izahı, özrü olamaz! Neyi neden yaptı merak etmiyorum. Eğer şimdiye kadar ondan hesap sormadıysam, canına okumadıysam Arsen üzülmesin diyeydi ama bundan sonra bitti! Önüme kim çıkarsa ezer geçerim! Sen iyi bir adamsın Rüzgar, tehlikeli bir adamsın aynı zamanda. Ama söz konusu sevdiklerin olduğu zaman adının hakkını veriyorsun. Bizim benzer yönümüzde bu. O yüzden şimdi safını belli et ki, kime nasıl davranacağım bileyim!"

Elleri cebinde dururken bir iki adım bana doğru gelip soğukca konuştu. "Ben kimseye benzemem, kimsenin safını da tutmam. Ezer geçerim diyorsun ya hani? Hakkındır ama sınırı bil. Arslan ile meseleniz neyse halledin ama yaptığın şey Arsen'e dokunursa o zaman görürsün. Bak bakalım ben rüzgar mıyım yoksa kasırga mı?"

Anlaşılan söz konusu Arsen olunca ne o geri adım atacaktı ne de ben. Onu bu kadar düşünmesi iyi bir şey olsa bile başka bir adamın böylesine ona sahip çıkması sadece içimdeki öfkeyi harlıyordu. Ama Rüzgar bambaşka bir adamdı. Lafını söyleyip öylece dönüp gitmek yerine cesurca gözlerime baktı. Gevşeyen yüzünde tuhaf bir kararsızlik görsemde elini cebinden çıkartıp usulca omzuma koydu. "Bunu söylemek ne kadar hoşuma gitmesede sağ ol..." dedi kısık bir sesle ve elini geri çekip yumuşak bir ses tonuyla tekrar konuştu. "Dikkat edeceğini biliyorum, en çok da ona." derken gözleri Arsen'e kaydı. "O benim olmayan kız kardeşim, bunu bil. Seni rahatsız eden şeyi görebiliyorum çünkü." Sözlerine karşılık baş selamı verdim. "Hiç şüphen olmasın."

ARSEN K. (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin