Bölüm 58 - Öfkenin Esareti

356 22 0
                                    


"Seni kim daha çok seviyorsa, en iyi o cezalandırır."


İnsan, insanın kurdudur! Hep böyle söylerdi babam. Bizi tüketecek yine bizdik. Bizi incitmesine izin verdiklerimiz... Çok sevdiklerimiz... Öyle ki acımasızca sarf ettiği sözler zihnimde dolanıp dururken küçük histerik bir kahkaha attım. Gözlerimi aynadaki kadından çekip bana gülümseyerek bakan iki çift göze çevirdim bakışlarımı. "Duydunuz değil mi? Kızınızı böyle yok edebileceğini sanıyor! Umutlarımı! Hayallerimi! Sevinçlerimi çalacağını söylüyor." derken saçımın buklelerini düzeltip bedenimi sımsıkı saran siyah elbisemin kalçalarıma toplanan eteğini aşağı doğru sıyırıp ayağa kalktım. Aynada son kez kendime bakarken dudaklarımda alaycı bir gülümseme vardı. "Halbuki nereden bilebilir değil mi? Ben her şeyimi o bahçede onunla birlikte kaybettim... Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan birine savaş açmak ne kadar da gülünç!"

Belki de asıl gülünç olan bu savaşta kaybedeceğini bile bile zırhını kuşanan bendim! En güzel elbisemi giymiş, saçlarımı ise elbisemin açıkta bıraktığı sırtıma uzatmış, siyah çorabımı tamamlayan topuklularımla kasvetli fakat güçlü bir hava vermeyi planlıyordum. Öyle ki takındığım bu sahte gülüş benim silahım olacak, canımı nasıl yakmaya çalışırsa çalışsın asla taviz vermeyecektim.

Son olarak ceketimi omuzlarıma alıp aşağı indiğimde ilk dikkatimi çeken evdeki çalışanlar oldu. Oradan oraya telaşlı bir şekilde koşuşturmalarının sebebini merak etmiştim doğrusu. Bu sebeple gözlerim Hamza'yı aramıştı. O ise henüz kapıdan girmişken "Hızlı olun bugün her şey gidecek." diye bağırırken ona baktığımı fark edip yanıma geldi. "Bu acele neden?" diye merakla sorduğumda ise derin bir nefes alıp ellerini rahatça cebine yerleştirdi. "Bir an önce çiftliğe yerleşmek istediğini sen söylememiş miydin? Ben de durumu hızlandırdım. Yoksa vazgeçtin de haberim mi yok?"

Elbette vazgeçmemiştim. Kendi evimi kapatıp gözden uzak bir yere gitme fikri bu sıra en aklıma yatan şey olmuştu. Gözlerim usulca salonda gezinirken bir an önce tüm hatıraların üzerine kapıyı kapatıp gitmek istiyordum. Bu yüzden hiç düşünmeden "O halde akşama kadar bitsin. Akşam yemeğini çiftlikte yemek istiyorum. Nuran hanıma haber ver hazırlıkları yapsın, dört kişi olacağımızı söyle." diyerek kapıdan çıktım. Ancak o an dikkatimi çeken ve beni daha da meraklandıran şeyi henüz sormadan Hamza cevaplamıştı.

"Benim fikrimdi. Artık her şey daha tehlikeli bir hal aldı. Bunu sen söyledin. Ben de gerekeni yaptım."

"Gereken?" derken evin önünde duran biri vip olmak üzere altı siyah minibüse bakıyordum. Her birinin kapısında birer şoför hali hazırda beklerken bahçe kapısında iki ve bahçe etrafında sayamayacağım kadar çok adam bulunuyordu. "Bir orduyla gezmemize gerçekten gerek var mıydı? Ben sana Mahir için endişelendiğimi söyledim. Kendi canım umurumda bile değil." dedim umursamazca.

"Sen bana güvenliğimden sorumlusun dedin, şimdi bırak işimi yapayım. Bu konuda seninle tartışmayacağım. Ayrıca onun için endişelenmene gerek yok. Peşine adam taktım, kendilerini fark ettirmeyecekler. Umarım!" Sözleri üzerine dudağı hafifçe kıvrılırken elini cebinden çıkarıp beni arabaya doğru yönlendirdi. "Bu kadar açıkta durman iyi değil, arabaya geçelim." der demez tek bir hareketiyle tüm adamlar toplanıp minibüslere binmişti. Benimle birlikte Hamza, şoför ve yanında bir koruma daha bulunurken minibüsün içine inanamayan gözlerle bakıyordum. Kendi kendime gülüp "Masraftan kaçınmamışsın, umarım batmam." dediğimde şoför ile aramızdaki bölmeyi koltuğun yan kısmında duran bir düğmeyle kapatıp sorarcasına yüzüme baktı. "Akşam dört kişi olacağız dedin. Kim olduğunu bilmem gerekiyor Arsen. Güvenliğin için." dediği an gülümsemem daha bir büyümüştü. Yüzündeki ciddiyeti gördükçe, tabii bir de bu durumda olduğumu düşündükçe dudaklarımdan küçük bir kahkaha firar etti. O ise neden güldüğümü anlayamadıkça çatılan kaşları altından merakla bakıyordu. En iyisi daha fazla onu merakta bırakmamaktı.

ARSEN K. (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin