Bölüm 32 - Sona Doğru...

1.2K 69 4
                                    

Mahir'den...

Bu bana öyle uzun bir bekleyiş gibi gelmişti ki her dakika kapı aralığından o adamın gitmesini bekliyordum. Aslında şuan hiçbir şeyi umursamadan içeri girip o şerefsizi buraya geldiği için bin pişman etmeliydim. Tabii Arslan denen karşımdaki bu adamın işime burnunu sokmayacağını bilseydim! Zaten Arsen ile nasıl tanışığımızı merak edecek kadar şüphelenmişti. Daha fazla riske gerek yoktu.
Yinede yerimde duramadım ve Esin'in masasına gidip "Arsen Hanım'a sor bakalım konuşmaları ne zaman bitermiş!" dedim. Aynı zamanda içeriden ses geliyor mu diye kulak kesilmiştim. Hâlâ ne konuşuyorlardı?

"Arsen Hanım az önce Kerim Bey ile çıktı, ben de şimdi size bildirmek için gelecektim."

Ne demek çıkmıştı? Bana hiçbir şey söylemeden o adamla öylece gitmiş miydi?

"Nereye gitti? Giderken bir şey söylemedi mi?"

"Biraz acelesi var gibiydi. Bana bir şey bildirm..." Esin'in sözünü tamamlamasını beklemeden hızla merdivenlere yöneldim. Kesin kötü bir şey vardı, fakat içimde bu şüpheyle boğuştuğum şu birkaç dakika bile ömrümden ömür götürmeye yetmişti. Nereye gittiğini öğrenmek için aramaya başladım ama aldığım sonuç hep aynıydı. Meşgul!

Otoparka indiğimde gördüğüm manzara ise beni daha çok endişelendirdi. Kendi arabasını bile almamış, o Kerim denen herifin arabasıyla mı gitmişti?
"Allah kahretsin!" Sinirimi arabanın kaportasından alıp birkaç tekme de lastiğe atınca sakinleşirim sanmıştım. Ama aksine gözlerimde öfke, içimde endişe vardı. Bu yüzden arabaya binip otoparktan ayrıldım ama nereye gidecektim? Nerede bulacaktım onları?

Parmaklarımın direksiyonu öfkeyle kavradığı sırada aklıma bir yer gelmişti sonunda. Arabayı hızla döndürdüm ve açılmayacağını bile bile Arsen'i aramaya devam ettim. Fakat içimde oraya varınca Arsen'i bulamama hissi peyda olunca nefesim daraldı. Gözlerimin öfkeden sahiden karardığını hissediyordum. Ta ki o sesi duyana kadar.

"Mahir..."

Sesinde hiç duymadığım bir endişe ve biraz korku vardı. O an koca bir yumrunun boğazıma yapışması ve aniden frene basmam bir oldu. Deli gibi korkmuştum! Bir daha sesini duyamayacağım diye deli gibi korkmuştum!..

"Arsen neredesin? Söyle hemen seni almaya geliyorum." Arabayı tekrar çalıştırıp nerede olduğunu söylemesini bekledim. Ama öyle olmadı.

"Mahir evine git beni orada bekle. Geleceğim..."

"Arsen nerede olduğunu söyle seni almaya geleceğim dedim!"

"Mahir geleceğim. Söz veriyorum..."

Telefonu aniden kapatınca öfkeyle direksiyona yumruk atıp tekrar aramaya başladım. Bu sefer telefonu tamamen kapatmıştı. Neler dönüyordu? O adam ile neden şuan beraberdi? Aklımı yitirmek üzereydim! Nefesim ise iyice daralınca arabadan inip kapıyı sertçe kapattım. Tam bu sırada ise içimi daha büyük bir huzursuzluk kapladı. Madem o adamın yanındaydı, neden bana Mahir demişti?

*****

Arsen'den...

Titreyen elimi diğer elimle sımsıkı tuttum ve nefesimin düzene girmesini bekledim. Sanırım hayatımın en uzun yarım saatiydi. Yine de Mahir'e yapmam gereken bir açıklama vardı ve ben aslında bu kapıdan koşarak uzaklaşmak, yerin yedi kat dibine saklanıp beni kimsenin bulmamasını istiyordum. Hatta bunu yapmak üzereydim. Yani bu kapıdan uzaklaşıp gitmek üzereydim. Ancak kapı büyük bir hızla açılıp yerimde kalmama neden olacak o sesi duyana kadar.

"Arsen!.."

Büyük bir kavgaya hazırdım. Bir an önce bağırıp çağırmasını ve evime gidip kafamı yastığa gömmeyi istiyordum. Ta ki Mahir beni büyük bir şefkatle kollarının arasına hapsedene kadar. Âdeta nefesim kesilmiş ve hiçbir tepki verememiştim. Sadece... Sadece biraz olsun bu anı yaşamak istedim. Sonra ömür boyu kavga edebilirdik. Ancak her şeyin bir sonu olduğu gibi bu da sona ermişti ve ben ne hissedeceğimi, ne tepki vereceğimi bile bilmiyordum. Yaptığım tek şey çekinerek içeri girip sessizce koltuklardan birine çökmek olmuştu. Mahir ise arkamdan gelip tıpkı bir gardiyan gibi tepeme dikildi.

ARSEN K. (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin