Bölüm 10 - Geç-me-miş

1.9K 93 8
                                    

Eğer bu adam babamın katiliyse onu bulduğumuzda bu sefer ben katil olabilirdim. "O zaman ne yapıp edip bu adamı bulmalıyız. Ama önce sen iyice bir iyileş. Daha Hastahane'den çıkalı iki gün oldu. Doktor dinlenmeni söylemişti."

"Ne yatması kızım, ben zaten on sene yatmışım. Bir de üstüne ölmüşüm. Yatma kotamı doldurdum çoktan." dedi ve ayaklandı. "Nereye?" diye sorduğumda ise "Biraz hava alacağım." diyerek odadan çıktı.

***

Mahir'den...

Kendimi odadan attığımda sızlayan bedenimle beraber şirketten çıkmak istedim. Fakat tam kapıdan çıktığımda bir sesin yolumu kesişiyle kafamı kaldırıp ona baktım.

"Vay vay vay! Hızlı ve öfkeli şoförümüz. Nereye böyle?" Sinir bozucu sesiyle dibime kadar girip bakışlarını dikmiş bana hesap sormaya kalkıyordu. Arsen'in bu adamdan neden nefret ettiğini sorgulamamıştım bile zaten.

Kısaca "Çekil önümden!" dediğimde gülerek "Sen kimsin ya? Arsen nereden bulmuş da işe almış seni? Gerçi şaşırmıyorum. Arsen boş insanları hayatına almaya bayılır." dediğinde sertçe yüzüne baktım. Benim bakışımla ise bir anda yüzü ciddileşti.

"Arsen'in boş insanlarını boşver sende. Birazdan senin yüzünde ki boşlukları ben dolduracağım!" Yumruğumu gerçekten de sıktığım sırada yüzüme uzun uzun bakıp sert çıkan sesiyle "Kimsin lan sen? Ezik bir şoför parçası! Dön arkanı bak şu şirkete. Benim burası. Burak Karacabey'im ben. Senin yedi sülaleni satın alırım!" dediği an hazırda bulunan yumruğum suratının tam ortasında ki boşluğu doldurmuş oldu.

Yediği sert darbeyle birkaç adım geriye sendeleyip elini burnuna götürdü. Bense yolumu açmış olduğu için arabaya doğru yürüyüp bindiğim sırada arkadan bana bağırdığını duydum. "BİTTİN LAN SEN! BUNUN HESABINI VERECEKSİN!"

Arabanın gazına basıp oradan uzaklaştığımda nereye gideceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ta ki kendimi bahçeli müstakil bir evin önünde bulana dek...
Uzunca bir süre eve baktığımda sonunda kapıdan birisi çıktı.

Saçındaki aklar belirginleşmiş, göz altları çökmüş, yüzünde ki sakallar dudaklarını örtmüştü. Bakışlarında ki sertlik yerini yorgunluğa bırakmış gözüküyordu. Önceden dimdik, kaya gibi duran bu adam şimdi başını önüne eğer olmuştu!..

"Ah be baba! Niye inanmadın ki bana?"

O gün o Adliye'nin önünde söyledikleri halâ kulaklarımda çınlıyordu.

"Senin gibi evlat olmaz olsun. Benim başımı öne eğdirdin. Neyini eksik ettim ha? Üç kuruş için değer miydi?"

"Baba... Yemin ederim ben bir şey-"

Ve sonrasında yüzüme inen sert bir tokattı!..

Hayatın bana vurduğu tokatlardan sadece birisiydi bu. Ben ondan sonra daha kaç tokat yedim hatırlamıyorum. Ama bildiğim bir şey var ki ben artık tokat yiyen değil, tokat atan olacağım. Senin gibi güçlü olacağım baba. Yemin ederim güçlü olacağım!

***

Evin önünden ayrılıp mahalleden çıkacağım sırada bu sefer görmeyi aklımın ucundan bile geçirmediğim bir yüz girdi görüş alanıma. Öfkeyle direksiyonu sıkıp gittiği yere kadar onu takip etmeye başladım. En sonunda bir evin kapısından girince evi biraz izlemeye başladım. Bir ara gözüm dalmış, tam o sırada dikkatimi çeken bir şey oldu. Evden iki küçük çocuk çıktı koşarak.
Evlenmişti yani? Beraber hayalini kurduğumuz yuvayı bir başkasıyla kurmuştu.

ARSEN K. (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin