Bölüm 6 - Sen Kimsin?

2.3K 105 19
                                    

Çatılı kaşlarının altından bana onca laf eden adama hiçbir şey söylemeden sertçe bakmayı kesip bileğimi hızla ondan kurtardım. Elimde tuttuğum dosyayı ise gözüne baka baka yırtıp yüzüne fırlattım. "Demek ben kumdan kale yaparken sen betondan binalar yapıyordun(!) Bana bir bak Burak, gözümün içine bak! Senin karşında uslu çocuk yok. Bu zamana kadar asıl patronculuk oynayan sendin. Şimdi elinden oyuncağı alınan bir çocuk gibi davranma. Komik oluyorsun!" diyerek askıya astığın ceketimi ve çantamı alıp kapıya yöneldim. Tam kapıdan çıkarkense Burak'a dönüp "Odamdan çıkarken kapıyı ardından kapatırsan sevinirim." dedim. Elime telefonumu alıp Mahir'i aramaya başladığım sıradaysa Şirketten çıkıyordum. Çalan telefon biraz sonra açıldığında "Söyle." diyen sesini duydum.

"İnşaata gideceğiz, neredesin?"

"Arabadayım." dediğinde ise hızlı adımlarla arabaya ulaşıp ön koltuğa oturdum. Kapıyı ise hızla kapattığım için Mahir'in gözleri bana döndü. Ne var dercesine bakışıma "Hayırdır?" dedi.

Sinirle "Yok bir şey, sen sür hadi." dediğimde hiç üstelemeden "Nereye?" diye sordu.

"Sen sür ben sana yolu tarif edeceğim." dedikten sonra elime telefonumu alıp ustabaşı Yılmaz'dan inşaatın nerede olduğunu öğrendim ve Mahir'in oraya sürmesini istedim. Bu yol biraz uzun olacaktı, o yüzden müzik açmak istedim fakat bu fikirden vazgeçip sinirle Mahir'e döndüm. "Burak'tan nefret ediyorum!" dediğimde göz ucuyla bana bakıp "Sahi mi? Halbuki ben can ciğer kuzu sarmasısınız falan sanmıştım(!)" dedi dalga geçerek.

"Dalga geçme benimle Mahir! Gerçekten sinirlerimi iki günden bozmaya başladı."

"Hadi ya! Pes mi ediyorsun? Patronculuk oynamaktan vazmıgeçiyorsun yoksa?" Dediği şeyle kaşlarım aniden çatıldı. "O da böyle söyledi biliyor musun? Siz beni sinir etmek için anlaşma mı yapıyorsunuz?" dediğimde yeniden bana kısa bir bakış atıp "Nasıl yani, ne dedi?" dediğinde baskın sinirim ve usta taklit yeteneğimi birbirine katıp "Bana 'Sen git bebeklerinle oyna Arsen, patronculuk oynama Arsen, sen kumdan kale yaparken ben betondan binalar dikiyordum Arsen!' Dedi." diyerek gözlerimi devirdim.

Mahir ise beni dinledikten sonra "Doğru demiş." deyince iyice sinirlendim. "Mahir sen benimle mi işbirliği ediyorsun yoksa Burak'la mı? Bir karar ver istersen!"

"Seninle işbirliği yaptığım her konuda seni haklı bulmamı gerektirmez. Bende olsam yıllardır tek başıma buralara kadar getirdiğim Şirket'e birden bire biri rakip gelirse onu istememem gayet normal. Tabi bu kişi en az benim kadar zeki bir kadınsa..."

Doğru mu duydum ben? Bana zeki demişti!

"Sen bana zeki mi dedin?" diye sorduğumda "Yok! Ben amcamın oğlu Murtaza'yı kastetmiştim." diyerek hafifçe gülümsedi. "Tövbe Yarabbim!"

"Neyse ne, bu adamın dedikleri senin için bu kadar önemliyse yarın bırak bu işi olsun bitsin. Ha yok diyorsan bundan sonra herkese göstereceğim Arsen Karacabey kim? Buyur pist senin."

"Diyorum Mahir, bu saatten sonra Kemal Karacabey'in kızı Arsen'i herkese tanıtacağım."

"Aferin sana, çabuk gaza geliyorsun."

"Sağol ya sen olmasan ben ne yapardım Mahir?"

"Arabayı kendin sürmek zorunda kalırdın. Ha bide sana hergün bonus olarak bir manzara sunduğumu unutma." dediğinde şaşkınca ona baktım. "Manzara mı?" deyince arabayı durdurup kafasını bana çevirdi. Uzun uzun bana bakışından sonra ne demek istediğini anlayıp "Of! Gerçekten kendini beğenmişsin." diyerek arabadan indim. "Dur ya ben açardım." derken ben çoktan kapıyı geri kapatıyordum.

Daha sonra ise kafamı yukarı kaldırıp betonları yeni atılmış olan inşaata baktım. O sıra ise yanıma ustabaşı Yılmaz geldi. "Hoşgeldin Arsen." dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım. "Arsen?" diye tepki verişimden sonra şaşırıp "E-evet Arsen. Ne oldu ki?" diye sordu. Bana az önce uzattığı bareti elinden alırken "Arsen Hanım! Böyle söylemeniz gerektiğini size ben mi öğreteceğim." diyerek inşaatın içine doğru yürümeye başladım. Mahir ise biraz arkamda ilerliyordu.

ARSEN K. (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin