Bölüm 54 - Mutluluk Oyunu (ArMah🔥)

1.2K 30 1
                                    

Uzun soluklu ve yüksek dozda ArMah içeren bir bölüm olacaktır! 🔥 Keyifli okumalar dilerim.

Öfkesi gövdesini delip geçecek bir volkan gibi damarlarından taşıyor, hırçın elleri önüne çıkan her şeyi yakıp yıkıyorken etrafında sağlam kalan masayı da devirip büyük bir tufanın kopacağının haberini veriyordu. Adımları bir o kadar savrukken ezdiği her bir cam parçasından işitilen çatırtılar odanın soğuk ve boş duvarlarına çarpıyordu. Elindeki her şeyin ufak bir kız çocuğu yüzünden yitip gittiği aklına geldikçe yerinde duramaz hale gelmiş, hayatını adadığı koltuk avuçlarından kayıp gitmişti. Üstelik bunda babasının da payı olması içindeki öfkeyi harlıyordu günden güne. Öldüğünü bir gazete kupüründen öğrenince hissettiği tek şey boşluktu. Yıllarca babasını hıncını alabileceği bir kum torbası olarak kullanmışken ölümü işleri oldukça zorlaştırmıştı. Artık ona olan öfkesi her şeyden daha büyüktü. Hele ki onu oyuna getirip bütün mirastan feragat ettirmesi bardağı taşıran son damla olmuş, tüm mirasın ezeli düşmanı Mahir'e kaldığını öğrendiği anda ise her şeyi yakıp yıkmaya başlamıştı.

Oda da kırılacak ve devrilecek bir şey kalmadığında ona bu haberi getiren adama döndü. Fakat karşısındaki adamın rahat bir tavırla "Kırılacak bir şey kalmadı, al bununla idare et." diyerek uzattığı stres topunu görünce daha da delirmişti. Hışımla topu eline alıp adamın yakasına yapıştı. "Ben o iş için sizi boşuna mı ortak yaptım lan şirkete? Benden habersiz kuş uçmayacak demedim mi? Ne boka yararsın sen Kerim! Senin yapman gereken tek şey Arsen'e musallat olup onu ayağımın altından kaldırmaktı." diye bağırırken topu Kerim'in ağzına yaklaştırıp tehditkâr bir şekilde konuşmaya devam etti. "Çok gözüme batıyorsun Kerim, çok... O ayağıma dolanan ipi senin boynuna dolarım! Bu topu da senin gırtlağına sokarım! Şimdi git!.. Ya ben senin ecelin olacağım ya da sen o ikisini ayağımın altından kaldıracaksın. Git bul sonra da işlerini hallet. İğne deliğinde dahi olsalar bul çıkar onları oradan! Anladın mı beni?"

Genç adam şimdiye kadar sakin ve rahat tavrından ödün vermezken gözlerini usulca yakasına yapışan ellere indirip sertçe baktıktan sonra hışımla öfkeli elleri iterek çekti üzerinden. Daha sonra tahammülsüz bakışlarını Burak'a sabitleyip yakasını düzeltti ve ellerini cebine sokup kaşlarını havalandırdı. Tane tane ve her zamanki sinir bozucu tavrıyla konuşmaya başladı. "Nerede olduğuna, kiminle konuştuğuna dikkat et! Elinden oyuncağı alınmış mız mız bir velede bakıcılık etmek için gelmedim buraya. Başına ne bela geldiyse tek sebebi senin ahmaklık edip hırsına yenilmen. Eğer o gece aptal adamlarla iş tutmasaydın Arsen'in işi çoktan bitmiş olacaktı. Onun için güzel planlarım vardı, yazık oldu."

Kafasının içinden geçen düşüncelerle dudaklarında çarpık bir gülümseme meydana gelse de Burak'ın sert bakışları altında aniden yok olmuştu. "Ayrıca sakın beni pis işlerini yaptırıp ortadan kaldırdığın üç kuruşluk adamlarınla karıştırma, tavsiye etmem. Seni gidecek bir yerin yok diye aldım buraya getirdim. Bana minnet etmem gerekirken-" dediği anda gözleri dehşetle açılmış ve patlayan silah sesi odayı doldururken bedeni geriye savrulmuştu. Her şey öylesine ani olmuştu ki Burak'ın hangi sırada silahı çekip ona doğrulttuğunu bile görememişti.

Bedeni cam kırıklıklarının arasına düşmüşken acıyla inledi. O sırada Burak'ın bakışları kokuşmuş, rutubetli duvarlar arasında gezinirken Kerim'in üstüne yürüyüp tam dibinde durdu. Bakışlarını indirdiği yüze tek bir acıma olmadan bakarken ayağını kaldırıp kurşunun delip geçtiği omuza bastırdı. Sırtını hafifçe eğip dirseğini dizine yaslandığında ise işittiği çığlık sesi ona daha çok güzel bir opera dinletisi gibi geliyordu.

"Sen beni aptal mı sanıyorsun? Hapishanedeyken Arsen'in seni ziyarete gelmesi... Mahkemede avukatlığını yapması... Celal'in işin içinden sıyrılıp senin suçunu üstlenmesi... Hepiniz birlik oldunuz bana mı oynuyorsunuz lan? Polisin bütün mekânlarıma çökmesi kimin sayesinde?" Git gide yükselen sesiyle ayağı açtığı yaranın üzerinde daha da ağırlaşıyordu. "Hepsini Arsen'e sen öttün o da gidip polise ihbar etti!" dedi sonra tespit yaparak. Bütün bu bağlantıyı düşününce aniden aklına gelen düşünceyle adeta alev saçarak bağırdı. "Melek'i bulmasına da sen mi yardım ettin lan?"

ARSEN K. (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin