Bölüm 55 - Barut Kokusu

740 26 9
                                    

"Hakikati arayan onu bulmanın cezasına katlanır."


Arsen'den...

Geceyi sevmemizin tek bir nedeni vardı. O da yıldızlar... Bende geceden farksız sayılmazdım. Hem karanlıktım hem de soğuk. Beni güzel gösteren Mahir'in varlığıydı. O seviyor diye varlığım bir anlam kazanıyordu. O sevdikçe güzelleşiyor, o sevdikçe güçleniyordum. Onun öpmediği dudaklarım, onun tutmadığı ellerim ve onun sevmediği ruhum yalnızca öksüz kalırdı. Mahir beni aydınlatan yıldızlardan farksızdı. Yıldızlar olmasa gecenin ne güzelliği kalırdı ki?

Şimdi ellerim onun yüzünde, bedeninde dolanırken içimde coşkuyla çağlayan bir ırmak vardı. Her bir zerresini aklımın en kuytu köşesine ezber etmek istiyordum, olur da bir gün bu yüzü asla göremeyecek olduğumda hatıralarla avunmak için... Düştüğümde beni kaldıracak tek şey o hatıralar olacaktı. Her şeyden vazgeçtiğim, pes ettiğim en karanlık anlarımda bile onun gülüşünü hayal ederek tutunacaktım yaşamaya. Belki de o gülüşü son bir kez daha görebilmek için açacaktım gözümü sabaha... Rüyalarımda onu görebilmek için uykuya dalacak, bir köşe başında onunla karşılaşma ümidiyle adımlayacaktım tüm şehri!..

Sonra yüzünde duran elimi tuttu aniden. O an uyumadığını anladım. Hatta bir süredir uyuyor numarası yaptığını. İyi bir yalancıydı ama benden iyisi değil. "Yüzümün her bir çukurunu ezber ettin mi?" diyerek gözlerini açtı. Başı dizimde, bir elim saçlarının arasındayken dakikalardır diğer elimin parmak uçları yüzünde dolaşıyordu ve evet... Ezberimdeydi her bir zerresi.

"Ettim, çünkü senin yüzün benim rotam. Eğer kaybolursam sığınağım gözlerin olsun istiyorum... Boşluğa düşersem dudakların çekip çıkarsın beni... Bir gün olurda yolumuz ayrı düşer, solum yolundan ayrılırsa kendimi bulacağım tek yer yüzün. Kafamın içine iyice kazıdım bu yüzden."

Uykulu gözlerini kırpıştırıp elimi dudaklarına götürdü. Avuç içime bıraktığı öpücükle kalbim sımsıcak oluverdi. "Sen hâlâ farkında değilsin herhalde Arsen Karacabey, saatler önce bizim yollarımız hiç ayrılamamak üzere birbirine bağlandı. Tüm ömrünü ömrüme mühürledim. İlla bir rota arıyorsan..." deyip duraksadığında elimi aşağı doğru indirip kalbinin üstüne koydu. Elim tenine temas ettiği an sanki ateşe değmişim gibi hissediyordum. Tüm taze hatıralar kafamın içinde can buluyordu. "Senin buradan başka gidecek yerin, benim senden başka yolum yok! Hele ki bu geceden sonra..." dediğinde tekrar gözlerini kapadı. Fakat gözleri kapalıyken bile yüzünde beliren çarpık gülümseme neyi düşündüğünü açıkça belli ediyordu.

Bense bilmezden gelmeyi tercih ettim. "Ne varmış ki bu gecede? Her zamanki gibi sıradan, durgun, normal bir gece." dediğimde gözleri hızla açılıp kaşları çatılmıştı. O an gülmemek için zor bir savaş verdiğimi bilmeden "Sıradan? Durgun? Normal? Öyle mi?" diye sözlerimi tekrar etti. Sesindeki tonlamaya bakarsak bu onu fazlasıyla deli etmişti. Yüzündeki gülümseme de çoktan tarihe karışmış ve doğrulup ne olduğunu anlamadan bedenimi hızla kucağına çekmişti. O saniyeden sonra sesi cüretkar, dokunuşları yavaştı. Sanki bana acı çektirmeye, beni deli etmeye çalışır gibi...

"Yani sen diyorsun ki bu gece ellerimin arasındaki ateş hiç alevlenmedi? Kumsala denizin hırçın dalgaları hiç vurmadı? Bense Estergon Kalesini fethetmedim. Öyle mi?" Söylediği sözcüklerle birlikte parmak uçları boynumdan omzuma doğru bir yol çizmiş, bu da rahatsızca kıpırdanmama sebep olmuştu. Gözlerim ise gözlerinden köşe bucak kaçarken çenemi tuttu usulca. "Sakın gözlerini kaçırma. Madem dediğin gibi bütün bunlar olmadı utanılacak bir şey de yok." Nasıl olmuştu da ben onu delirtmek isterken bir anda rolleri değiştirmiştik? Bu adam beni nasıl alt etmesi gerektiğini öyle iyi biliyordu ki sinir olmamak elde değildi. Elleri fütursuzca tenimi yeniden keşfe çıkmıştı üstelik.

ARSEN K. (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin