Bölüm 15 - Teklif

1.8K 85 7
                                    

Sinirim bir ateş gibi bedenimi yakıp geçerken sadece sakin kalıp bu durumun içinden nasıl çıkacağımı düşünmek istiyordum. Ama susmayan telefonlarım ve az önce tepeme dikilip bana hesap soran adam daha çok telaş etmeme ve daha da öfkelenmeme sebep oluyordu.

Mahir inşaatta ki işçilerle konuşup onları işe döndürmek için ikna etmeye gitmişti. Ben de burada Burak'ın "Senin şımarıklığın yüzünden geldi bunlar başımıza!.." diyerek bana hakaret edişlerine maruz kalmıştım. Ama en sonunda taşan sabrımla ayağa kalkıp Burak'ın üstüne gittim ve gözlerimi gözlerine diktim.

"Ne istiyorsun? Ne olsun istiyorsun!.. O başıbozuk adamlara boyun eğmedim diye pişman mı olacağımı sanıyorsun!.. Asla böyle bir şey olmayacak! Bu düzen böyle gitmeyecek, ben buna izin vermem!"

Aniden tutulan kolum ve yüzümün acıdan buruşmasıyla kalakaldığımda "Bana bak bayan çok bilmiş!.. Ne yap et bu durumu düzelt, yoksa-" diyen Burak'ı dinlerken birden bire Burak'ın geriye savruluşunu ve Mahir'in öfkeli bakışlarını ardından ise yumruğunun Burak'ın suratına inmek üzere olduğunu farkettim. Hızlı davranıp Mahir'in önüne geçtiğimde yumruğunu tutup "Lütfen sakin ol..." diye yumuşakça konuştum. Önce öfkeyle derince bir nefes çekti içine ardından da yumruğunu yavaşça indirip Burak'a sertçe baktı.

Bense Burak'a dönüp "Tamam, halledeceğim..." dedim. O ise Mahir'e yaklaşıp "Seninle kapanmammış bir hesabımız vardı zaten. Şansını fazla zorluyorsun." derken halâ Mahir'in elini tutuyordum sakin kalması için.

En sonunda Burak çıkıp gittiğinde ise elimi elinden çekip telefonumu elime aldım ve kum satın aldığımız şirketin sahibini aramaya başladım. Ortada bir anlaşma vardı ve parasını ödediğimiz kumları alıp gitmek de neydi?

Telefon açıldığı an hızla lafa girip "Sizinle senelerdir süren bir anlaşmamız var Turgut Bey, kumları alıp gitmek ne demek?" diye sorduğumda cevap hiç gecikmemişti. "Anlaşmayı fes ediyorum, yapılan ödemeyi iade edeceğiz."

"Birden bire anlaşmayı fes etmekte nereden çıktı?" diye sert bir dille konuştuğumda bunun hiç etkisi olmamıştı. "Daha yüksek bir miktar sunan bir alıcı bulduk ve sizinle yollarımızı ayırmanın en uygunu olacağını düşündük."

Adamın ağzından çıkan her kelime sinsi bir şekilde sinir damarlarıma ilerlemeye başlamıştı artık. Bu yüzden sesimi daha da yükseltip "Size dava açacağım, bunun hesabını vereceksiniz!" diyerek telefonu suratına kapattım. En kısa zamanda bir avukatla görüşüp maddi manevi tazminat davası açacaktım. Ama şimdi bu karmaşıklığa bir son vermem gerektiği için yeni bir kum şirketi ile görüşmem gerekiyordu. O yüzden Esin'den birkaç şirketin telefon numarasını bulmasını isteyip odama geri döndüğümde Mahir'in halâ öfkesinin dinmemiş olduğunu gördüm. Bu öfkenin ise sadece Burak'a karşı olmadığına şuan karar vermiştim.

Gidip karşısına oturduğumda bakışlarımı üzerine diktim. "İnşaatta canını sıkan bir şey mi oldu?" diye sorduğumda bana bakmadan başını olumlu anlamda salladı. "Ne oldu, işçiler ile konuştun mu?" dediğimdeyse bana bakıp "O satılık köpeklere geri dönmeleri için yalvarmayacağız!" diye sesini yükseltince bir anlığına irkilsemde belli etmeyip "Ne olduğunu bana da anlatacak mısın artık?" diye üsteledim. Oturduğu yerde rahatsızca kıpırdanıp "Kerim Yaman denen o it bariz bunları satın almış!.. Gittim önce adam gibi sordum niye ayrıldınız diye. Karın tokluğuna çalışıyorduk zaten diyorlar." dediği an "Ne?" diye şaşkınca bir tepki çıktı ağzımdan. Hepsinin maaşı hiç sekmeden yatırılıyordu. Hiçbirinin sigortası eksik değildi. Ama bu düpedüz nankörlüktü!

Ben tam bu düşünceler arasındayken kapının tıklatıldığını duyunca "Gir." diyerek gelen kişiye baktım. Esin elinde bir not kağıdıyla girip "Arsen Hanım benden istediğiniz numaralar..." diyerek kağıdı önüme koydu ve geri çekilip "Bir de kapıda bir adam var. İnşaatınızda çalışan işçilerden biri olduğunu söyledi. Sizinle görüşmek istiyor." dediğinde meraklı bakışlarımla "Tamam içeri al derdi neymiş öğrenelim." dedim ve az sonra içeri üstü başı toz içinde işçi kıyafetleriyle bir adam girdi. Ellerini önünde bağlamış gözlerini ise yere eğmiş mahçup bir şekilde durduğunu görünce "Geç otur." dedim. Önce emin olmak istercesine yüzüme baktı, daha sonra ise çekinerek karşıma oturdu ve bir anda "Özür dilerim Arsen Hanım, çok paraya ihtiyacım vardı. Yoksa ekmek kapımı bırakmazdım." diye lafa girince elimle dur işareti yapıp "Bir saniye dur, baştan anlat ne oldu?" diye sorunca çekinerekte olsa konuşmaya başladı.

ARSEN K. (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin