14

14.1K 392 145
                                    

Uyarı: Bir önceki bölümde bahsetmeyi unutmuşum. Sevgili okurlarım, Derin güçlü bi iradeye sahip olduğundan ötürü bir şeyden kolayca vazgeçebiliyor. Ama maalesef ki, herkesin irade gücü, nefsine hükmedebilme gücü aynı değil. Siz siz olun sigara, alkol, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklar edinmeyin.

İYİ OKUMALAR...

🔮

Eve geldiğimizde kapının kilidini açtı ve benim içeri girmemi bekledi. Ben içeriye girince arkamdan girip kapıyı evi yıkarcasına sertçe kapattı. Çıkan büyük sesle gözlerimi birbirine sıkıp ellerimi baş hizzamda yukarı kaldırarak arkamı döndüm. Safir gözleri, renginin en koyu haline bürünmüş, alevler saçarcasına bana bakıyordu.

'' Sen nasıl böyle bir şey yaparsın Derin?! Benden izinsiz benim eşyalarımı karıştırmak, bana karşı gelip ne idüğü belirsiz adamlarla ittifak kurmak, ah.'' derince nefes verdi. Kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. ''Yürü.'' dedi, sakince söylediği kelimeye zıt bir şekilde kolumdan tutup beni çekiştirerek.

Yanımızdan geçen Sude' ye bakıp, ''Bugün izinlisin, çık dışarı, bizim çocuklar bıraksın seni evine.'' dedi. Sude bana bakıp tekrar Ertuğrul' a döndü ve başını sallayıp gitti.

Bir odanın önüne geldiğimizde, ''Burada bekle.'' dedi ve odanın kapısını açtı. Ben de o sırada, ''Ya Ertuğrul, ben kimseyle ittifak falan yapmadım. Ben kendim tekim. Tıpkı senin tek olduğun gibi.'' Suratıma bakıp kapıyı kapattı. Gözlerimi sıkıca kapatıp daha sonra gevşettim ve derince bir nefes verdim.

Amacım Ertuğrul' a kafa tutmak falan değildi. Sadece onun emirlerinin altına girmeyeceğimi, güçlü bir kadın olduğumu göstermekti.

Kısa süre sonra kapıyı açtı ve ''Gir.'' dedi, masasına doğru yönelirken. Dün bu odayı hiç görmemiştim. Sanırım burası Ertuğrul' un çalışma odasıydı. Duvarlara monte edilmiş rafların üzerinde duran kar kürelerinden belli oluyordu. Odanın aşağı kısmında kocaman bir kitaplığı vardı. Masasının üstünde duran küçük kar küresinin yanında Ertuğrul' un masa isimliği duruyordu. Az sonra yazıcıdan çıkan kağıdı alıp imzaladı ve yanıma yanaştı.

''Ben, o boş koltuğa bir adamımı oturtup masayı içten fethedecektim. Ama sen.'' İşaret parmağıyla beni gösterip etrafımda dönerek konuşmaya devam etti. ''Senin yüzünden tüm planım alt üst oldu. Düzeni yönetmek için masanın başında olmak yetmez küçük hanım. Ama sen, daha dünkü kız, bir halt bilmeden maydanoz oldun. O adamların senin hakkında söyledikleri şeyler, onların gerçek düşünceleri mi sanıyorsun? Onlar senin bir şey yapamayacağını bildikleri için seni kabullendiler. Beni yerimden etmek için! Bravo sana Derin Hanım, çok büyük bir iş çıkardın. Yarın öbür gün, sayende bizim ailemizden birinin kılına zarar gelirse, seni öldürmem, ama çok pis süründürürüm.''

Her şeyi berbat etmiştim. Söyledikleri karşısında kalbim yerinden çıkarcasına atıyordu. Benim yaptığım salaklık yüzünden birimizden birine zarar gelirse, kendimi çok kötü hissederim. Ne yapmıştım ben böyle?!

Önümde durup elindeki kağıdı bana uzattı.

''Sesli oku.''

'' Ertuğrul Sayguner ile Derin Sayguner arasında, yapılacak/ yapılmış 28/11/20 tarihli evlilik akdi sebebiyle, taraflar Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun verdiği açık yetkiye dayanarak ve evlenme tarihinden geçerli olmak üzere aralarında belirli maddelere dayanarak aşağıda belirtilen sınırlar çerçevesinde sözleşmelerini beyan etmişlerdir.

Derin DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin