26

5K 170 35
                                    

İYİ OKUMALAR...

''Abi Dilda...Dilda yaşıyor!''

''Ne?!'' Ertuğrul gözlerini kapattı, ''Çok şükür!'' dedi sessizce, verdiği nefesin arasından.

''Dilda, kurtulmuş mu?'' dedim sessizce. Gülümseyip kafasını olumlu anlamda salladı ve ''Tamam abiciğim, bizim toplantı biter bitmez oradayız.'' dedi telefonda konuştuğu Alpay' a.

Telefonu kapattıktan sonra masaya geri döndük. Masadakilerden biri atladı, ''Hayrola, yüzünüz gülüyor. İnşaallah iyi bir haber almışsınızdır.''

''Arayan Alpay' dı. Karısının durumu iyiye gidiyormuş, onu haber etti. Neyse, konumuza dönelim. Ne diyorduk, bana sadece siz yardım edebilirsiniz. Nasıl mı, anlatayım. Sizden biri, mesela Şeyhmus, Rıfat ile bir teslimat anlaşması yapacak. Teslimat günü geldiğinde Şeyhmus usüllere göre yerinde olacak. Ben, Bozo, Melik ve Sinan da adamlarımızı toplayıp kenarlara dağılacağız. Onun da adamları illa ki kenarda pusuda beklerler. Hepsini indireceğiz. Şeyhmus, senin de kolundan bir mermi sıyırırız. En sonunda da Rıfat' ı alıp gideriz. Gerisi bende. Böylece kimse sizden olduğunu bilmeyecek. Sadece bir aracı olmuş olacaksınız.''

''İyi, güzel plan da, bizim ne kazancımız olacak bu işten? Hele hele ben, kendimi basbayağı ateşin içine atacakmışım.'' diye söze atladı Şeyhmus.

''Merak etme, herkes payına düşeni alacak. Şimdi, herkes kabul mü?'' dedi Ertuğrul.

''Tamam, ben kabulüm.'' diye onayladı Şeyhmus.

Diğerleri de para lafını duyunca kabul etti ve Ertuğrul planı daha ayrıntılı bir şekilde anlattı. Daha sonra toplantı bitti ve masadan ayrılıp arabaya yöneldik. Yolda, ''Peki, tüm bu planlar olurken ben nerede olacağım?'' diye sordum. Ertuğrul hemen yanıtladı, ''Gizli evde güzelim. Orada kalacaksın, ta ki ben senin yanına gelene kadar. Rıfat ölünce hiçbir sorunumuz kalmayacak İnşaallah.''

''Haydi İnşaallah. Dilda' nin durumu iyiye gidiyormuş, ha? Ay, Alpay ne kadar sevinmiştir, kim bilir?''

''Aynen. Yazık perişan oldu o da. Ama ben bunu yapanları bulayım, onların hayatını si-''

Söyleyeceği küfrü tahmin edince ağzını kapattım.

''Nasıl konuşuyorsun öyle bebeğimizin yanında? Kötü etkilenebilir. Her ne kadar karşısında tırnak koparsan da kötü sözler öğrenmesini istemem.''

Söylediğim söz bana bile mantıksız gelmişti. Ertuğrul bana bakıp kaşlarını çatarak gülümsedi. O da anlam verememişti. Gülüp, ''Yalnız, şaka maka bir yana, bence Alpay' ı vurmak isteyenler Rıfat' ın adamları olabilir. Babana dediklerini hatırla. İlk önce Alpay' dan başlamak istemiş olabilir.'' dedim.

''Ben onun soyunu kurutayım da görsün o.''

Hastanenin yanına yaklaştığımızda ben arabadan indim ve hastane kapısına yöneldim. Ertuğrul da arabasını valeye teslim edip yanıma geldi. Kapının önünde duran adamlarına selam verdi ve birlikte Dilda' nın bulunduğu odayı sorup oraya gittik. İçeri girdiğimizde Dilda hala uyuyordu. Alpay da başında bekliyordu. Ertuğrul baş selamı verdi, Alpay da karşılık verince kapıyı yavaşça kapatıp odanın ikinci kapısına yöneldi. Kapıyı açtığında herkes orada sessizce duruyordu.

''Gözümüz aydın.'' dedi Ertuğrul, gürce. Herkes teşekkürlerini sunduğunda ise bana döndü, elini omzumun aşağısına atıp yürüdü. Ben de onunla birlikte yürüdüm ve cam kenarında durduk. Belimizi pencere mermerine dayadık.

Derin DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin