32

3.6K 145 74
                                    

Medya, Ali Özyurt

İYİ OKUMALAR...

Kafamı olumlu anlamda iki kez sallayıp, ''Şey, giderken Ali' yi çağırabilir misiniz?'' diye sordum. Onayladıktan sonra işleri bitince ekipmanlarını toplayıp odadan ayrıldılar. Kısa süre sonra içeriye Ali girdi.

''Hayırdır, beni ça-''

Sözünü kesip ayağı kalktım ve hemşirenin koluma yeni taktığı serumu çıkarıp üstüne yürüdüm.

''Sen ne aşağılık, ne iğrenç bir adamsın ya! Sen nasıl millete 'Karnındakiler benim çocuklarım.' dersin? Adi şerefsiz!''

Üstüne yürümeme rağmen elini arkasında bağlamış, bir milimetre bile kıpırdamamıştı. Ben ise bu hareketsizliğine daha fazla dayanamamış, göğsüne sert yumruklar indiriyordum.

''Eee, yeter be!'' deyip kollarımı tuttu ve beni yatağa attı. Daha sonra hiç beklemediğim anda üzerime çıktı. Kafamı yana çevirip gözlerimi sımsıkı kapattım. Üzerimden kalkması için onu göğsünden itiyordum fakat işe yaramıyordu.

''Sen hala buradan çıkabileceğini mi sanıyorsun tatlım?'' Burnunu önce saçlarımda, daha sonra boynumda gezdirerek, ''Ama buradan kaçış yok. Benimsin. İstesen de, istemesen de.''

Sımsıkı kapattığım gözlerimi açtım. Söylediği son kelimeler aklıma Ertuğrul' u getirmişti. Elimle yüzünü tutup ittim ve ''Çekil üstümden namussuz!'' diye bağırdım. İki elimi de sımsıkı tutup yatağa bastırdı ve boynuma eğilip dudaklarını boynumda tuttu. Kafamı iki yana sallasam da işe yaramıyordu.

''B-Bırak, bırak beni!''

Ağzımdan çıkan kelimelere karşılık boynumdaki dudaklarıyla sımsıkı bir öpücük kondurup üstümden kalktı ve gülümseyerek odadan çıkıp kapıyı kapattı. O çıkar çıkmaz iki elimle öptüğü yeri koparırcasına temizlemeye çalıştım.

Ayağı kalkıp boy aynasının önüne geçtim ve kendime baktım. Çok kirlenmiştim. Biraz düşündükten sonra Ali' nin dolabını açtım. İçinden siyah, bağcıklı bir eşofman altı ve siyah bir tişört çıkardım. Eşofmanı yatağın üzerine serip tişörtü elimde tuttum ve göğüslerime baktım. Şuan üstümde sütyen yoktu. Bunu giyseydim ince olduğu için göğüslerim çok belli edecekti ve ben bir sapığın evindeydim. Bu yüzden tişörtü yerine bırakıp biraz bakındıktan sonra siyah bir sweat çıkardım. Daha sonra onu da yatağın üzerine serip elbiselerimi çıkardım ve odanın içinde bulunan banyoya girdim.

Duşakabinin içine girip sürgüsünü kapattım ve suyun ısısını ayarlayıp kendimi suyun altına attım. Bir an önce buradan kurtulmam gerekiyordu. Ben burada, üstelik Ali ile asla ama asla yaşayamazdım. Kim bilir başıma daha neler gelecekti. Ah Ertuğrul, şimdi çıkıp gelsen ne olurdu ki?

Korkum ölümden değil, zihnimin en derinliklerinde kaybolmuşken bedenimle birlikte hapsolmaktan. Kader kelepçesi taktılar bileklerime. Bilirsin, kelepçeden korkarım ben. Lütfen gel, gel ve kurtar beni bu kederden. Kendimize yeni bir kader çizelim.

Gözyaşlarım, kendini su ile gizliyordu. Derken panjurun ardında, göründüğü kadarıyla Ali' nin silüetini fark ettim. Sanırım beni izliyordu. Panjura birkaç kez vurup, ''Çık dışarı, sapık!'' diye bağırdım. Benim tam aksime, oldukça sakin bir şekilde banyodan çıktı. Ellerimi saçlarımdan geçirip gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. O sırada panjurun üstünden bir havlu sarktı. Panjurdan bakınca yine aynı silüeti gördüm. Fakat bu sefer daha yakındı. Havluyu panjurun üstünden sarkık bir şekilde bırakıp banyodan çıktı ve bu sefer kapıyı kapattı.

Derin DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin