49

2.4K 110 94
                                    

İYİ OKUMALAR...

🔮

Poşet ve ambalaj yırtma sesleriyle gözlerimi kırpıştırarak açtım. Ertuğrul yanımda uzanıyor, hemşire de onun yarasına pansuman yapıyordu. Ama eksik bir şeyler vardı. Kıyafetlerimiz.

Panikle üzerime baktığımda Ertuğrul' un tişörtünün üzerime giyili olduğunu ve külotumun da üzerimde olduğunu gördüm. Rahatlayıp gözlerimi kapattım ve uzunca bir nefes verip gözlerimi açtım. Ertuğrul' a baktığımda yalnızca boxerının üzerinde olduğunu gördüm ve bacaklarına kadar örtülü olan pikeyi karın kaslarının yarısını kaplayacak şekilde çektim. Ertuğrul bana bakıp kısa bir gülüş sergiledi ve ardından pansumanı tamamlamak üzere olan hemşireye, "Tamam, gerisini ben hallederim." diyerek yolladı.

Hemşire odadan çıktıktan sonra yataktan kalkmak için doğruldum. O sırada Ertuğrul, "Bir tur daha?" diye sordu. Ayağı kalkıp Ertuğrul'a döndüm ve gözlerimi büyütüp, "Ertuğruul!" dedim. Gülümseyip, "Pekii, madem öyle, o zaman bana bir öpücük borçlusun." dedi. Aklınca beni ayartmaya çalışıyordu fakat başaramayacaktı. Çünkü şuan kendimi tır çarpmış gibi hissediyordum. Aşırı derece yorgundum. Yatağın karşısındaki dolaba doğru yürürken Ertuğrul' un telefonunun melodisi kulaklarımı doldurdu. Ertuğrul, telefonu parmağıyla cevaplayıp hoparlörü açtı.

"Alo abi, Ali ex oldu. Deponun arkasındaki dağın kenarına gömdük."

"Aferin, güzel iş çıkardın."

"Yok be abi, ne yaptım ben, senin başarın."

"Kes mütevaziliği pezevenk."

Ertuğrul ile Bozo' nun ikili konuşmalarına bayılıyordum.

Bozo gülüp, "Bir isteğin var mı abim?" diye sordu.

"Hayır, bak sen dalgana."

Ertuğrul, Bozo'yla olan konuşmasını nihayet sonlandırıp ayağı kalktı. Bana doğru yürüdüğünü görünce birkaç adım da ben ona attım ve kollarımı beline sarıp, "Ali finito." dedim ve güldüm. Ardından başımı göğsüne yaslayıp, "Korkunç kabus bitti." Dedim, gözlerimi kapatıp. Ertuğrul saçlarımı okşayarak, "O bizim kabusumuz değil, biz onun kabusu olduk ve tepesine çöktük." dedi. Cümlesini düzeltip, "Tepesine değil, karnına." dedim ve sırıttım. Evet, sırıtmıştım. Onun canice ölümünü izleyip bir de gülüyordum. Gittikçe Ertuğrul'a benzediğimi düşünüyordum.

Sonunda birbirimizden ayrılmayı başarıp tekrar dolabın önüne geçtik. Ertuğrul dolaptan aldığı siyah kot pantolonu ve lacivert gömleği üzerine geçirirken ben de onunla uyumlu olmak için dolabın içini dışına çıkarıp en sonunda lacivert bir gömlek buldum. Altına da siyah bir kot pantolon uydurup iç çamaşırlarımla birlikte yatağın üzerine serdim. Ardından üzerimdeki tüm üzüntüyü ve Ali'nin yaşattığı kabusu temizlemek üzere duşa girdim.

Duştan çıktığımda üzerime bir havlu geçirip saçlarımı saç kurutma makinesiyle kuruttum ve daha sonra yatağa doğru yürüdüm. Ertuğrul odada yoktu. Bedenimi üzerimdeki havluyla kurutup giysilerimi giydim. Gömleğimin kollarını tıpkı Ertuğrul gibi dirseğimin altına kadar katladım ve gömleğin eteklerini pantolonumun üzerinden sarkıttım. Son olarak saçlarımı at kuyruğu yapıp yatağı düzelttim ve odadan çıktım.

Koridorda sağıma ve soluma baktığımda Ertuğrul'u göremedim. Terasa çıkıp aşağı baktığımda dışarıda sigara içtiğini gördüm. Kesinlikle sigara krizine girmiş olmalıydı. Yoksa asla beni tek başıma bilmediğim bir yerde bırakmazdı.

Derin DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin