42

2.4K 119 63
                                    

Bu bölümde kalın yazı stiliyle yazılan yer benim anlatımımla yazılmıştır. Bölümü medyadaki şarkı ile okumanızı tavsiye ederim.

İYİ OKUMALAR...

🔮

DERİN' İN ANLATIMIYLA:

Ellerimi göğüs hizamda bağlamış, odanın içinde volta atıyordum. Odanın kapısı aniden sertçe açıldığında durdum ve o yöne baktım. İçeri giren Ali' ydi ve benim kolumu kaptığı gibi peşinden sürükledi. Ne kadar çırpınsam da, itiraz etsem de ayaklarım benim aksime, Ali' nin çektiği yöne gidiyordu.

Bir malikaneyi andıran villanın zemin katına indiğimizde dışarı çıkacağımızı sanmıştım. Fakat Ali dış kapının aksi yönde, merdivenin altına doğru yürüyordu, peşinden beni sürükleyerek. Merdivenin altında bulunan siyah, demir kapıyı tekmesinin kuvvetiyle açtı ve içeriye girdik. Yerde diz çökmüş, yüzü yara bere içinde, harap olmuş Ertuğrul' u görünce elim ayağım boşalmıştı. Kalbim göğüs kafesime tekmeler savuruyor, yerinden çıkmak için çabalıyordu.

Konuşamamıştım. Dilime kelepçe vurulmuş, kelimeler ağzıma hapsolmuştu sanki.

Su damlaları saçlarından oluk oluk akıyor, saç tellerinin ucundaki damlalar ezilmiş yanaklarına iniyordu. Gözlerimi Ertuğrul' a hapsetmişken Ali, ''Bak sana kimi getirdim Ertuğrulcuk.'' dedi ve tüm sessizliği bozdu.

Ertuğrul, kızarmış ve morarmış olan yorgun gözlerini yavaşça açtı. Okyanusun derinlikleri andıran safir hareleri kısa bir seyirmenin ardından beni buldu. Yorgun göz kapakları kendilerini zorluyor, kirpikleri, kaşlarıyla birleşmek için büyük çaba sarf ediyordu.

''D-Derin?!''

Tam Ertuğrul' a doğru bir adım atmıştım ki Ali' nin büyük ve kemikli eli kolumu kavradı, ''Şş, şş, şş, nereye böyle tatlım? Dur daha oyun oynayacağız.''

Titreyen göz bebeklerimi Ali' ye çevirdim. Bir planı vardı. Beni buraya boş yere getirmemişti. Göz bebeklerime eşlik eden titrek sesimi kalınlaştırmaya çalışarak, ''Bırak da yanına gideyim.'' dedim. Ali, Ertuğrul' un yanındaki adamlara, ''Tutun şunu.'' dedi, çenesiyle Ertuğrul' u işaret ederek. İki adamı, Ertuğrul' un koltuk altlarından kavradılar ve ani bir hareket yapmasını engellediler. Ali kolumu bıraktığında var gücümle Ertuğrul' a koştum. Önünde diz çöküp tam ona sarılacakken Ali' nin sesiyle duraksadım.

''Temas yok!''

Kafamı sallayıp ellerimi tekrar Ertuğrul' a uzattığımda, ''Öldürürüm!'' diye bağırdı Ali, düz ve sesli bir tonla. Diz kapaklarımla iki adım gerileyip Ertuğrul' un önüne geçtim ve ellerimi bacaklarımın üzerinde birbirine kenetledim. Titreyen harelerimden istemsizce akan bir damla yaş yanağımda kayarken konuştum.

''Ertuğrul.''

Kendimi tutamayıp ağladım ve ellerimi ağzımda birleştirdim.

''Ağlama Derin' im, kurtulacağız buradan. Sadece bunu düşün ve gülümse.'' dedi Ertuğrul, şu an bulunduğu duruma inat kanayan dudağını zorlayıp gülümseyerek.

''Canın çok acıyor mu?''

''Boş ver beni. Bu şerefsiz sana bir şey yaptı mı?''

''Hayır, yapmadı.''

''Güzel.''

Ali arkamızda durmuş, bir kolunu göğsüne sarmış, diğer kolunun dirseğiyle kolundan destek alarak elini ağzına götürmüş, bizi izliyordu.

Derin DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin