27

4.5K 157 29
                                    

🔮

İYİ OKUMALAR...

Hastane kapısından ilerlediğimizde Alpay' ın arkamızdan seslenişini duyup duraksadık. Alpay kısa bir süre soluklandıktan sonra Ertuğrul konuştu.

''Ne var oğlum?''

''Abi Rıfat mı?''

Ertuğrul duraksadı. Daha sonra kafasını onaylar anlamda salladı. Bunu gören Alpay, ''Abi ben seni tanıyorsam, senin bu piçi öldürmekle ilgili planların vardır. Ben de seninle geliyorum.'' dedi. Doğru tahmin etmesine ilk önce şaşırsam da daha sonradan abi kardeş oldukları için normal karşıladım.

''Nereye gidiyoruz?'' diyerek Ertuğrul' ın arabasına doğru yürüyen Alpay' ı, Ertuğrul eliyle durdurarak, ''Dur oğlum, şimdi değil, gece. Sen şimdi karının yanına git. Ben birazdan seni arayıp planı anlatacağım.'' dedi. Alpay onaylayıp tekrar hastanenin içine girdi.

Ben ve Ertuğrul da hızlıca Ertuğrul' un arabasına yöneldik ve gizli eve doğru yol aldık. Yol boyunca Ertuğrul, Alpay' yla telefonda konuştu, kurduğu planı ayrıntılarıyla birlikte ona anlattı. Daha sonra Bozo' yu arayıp aynını ona da anlattı.

Eve vardığımızda Ertuğrul beni kapının önüne bırakıp arabayı saklamaya gitti. İçeriye girip vakit kaybetmeden yatağın altındaki gizli eve girdim. Girişte Bozo ile Sude beni karşıladı.

Yokluğumuzda samimi olmuşlardı. Bu, onların birbiriyle olan diyaloglarından çok net anlaşılabiliyordu. Ertuğrul' u beklerken onları gözetliyor, birbirleriyle konuşurken yanaklarının kızarmasına ve utanmalarına bıyık altından gülüyordum.

Az sonra gizli odaya giren kapı açıldı. Gelen Ertuğrul' du. Merdivenlerden inerken yanına yaklaştım ve ''Hoş geldin.'' dedim. ''Hoş bulduk.'' deyip kolumu tuttu, yanağıma eğilerek minik bir öpücük kondurdu. Bozo bir bize, bir de yanında oturup öylece televizyona bakan Sude' nin yanağına baktı. Çok geçmeden aniden Sude' nin yanağına yapıştı. Hızlıca bir öpücük kondurup geri çekildi. Sude şaşkınlıkla Bozo' ya döndü, ''Ne yaptın sen?'' dedi. O sırada ben ve Ertuğrul da onlara bakıyorduk. Bozo, ''İçimden geldi.'' dedi, omuzlarını silkerek. Sude de, ''Herkes içinden gelen her şeyi yapsaydı...''

Rahatsız olduğu belliydi. Yanından kalkıp mutfağa yöneldi. Mutfak kapısından tam içeri girecekken bize döndü, göz teması kurmadan, ''Hoş geldiniz efendim.'' dedi ve ardından mutfağa girdi. Ertuğrul ona baş selamı verdi ve Bozo' ya dönüp iki elini havaya kaldırdı, bir kere ileri geri yaparak, ''Senin ben yapacağın işe.'' dedi, çok sessizce. Bozo da ona karşılık olarak ellerini iki yana açıp, ''Ne yaptım ki?'' dedi, tıpkı Ertuğrul gibi sessiz bir tonda. Ertuğrul kafasını yana eğip nefes verdi ve yatak odasına yöneldi. Ben de Sude ile konuşmak üzere mutfağa yöneldim.

Tezgahı temizleyen Sude' ye yaklaşıp, ''Bizim oğlan yaptı bir mallık. Valla ben de olsam seninle aynı tepkiyi verirdim. Hatta tokat bile atardım.'' Elindeki işi bırakıp bana döndü.

''Yok canım, o kadar da değil. Ben sadece benim iznim olmadan böyle bir şey yaptığı için sinirlendim. Yoksa ben de...''

Kafamı yana eğip, ''Sen de? Sen de ne?'' diyerek onu anlamamış gibi yaptım.

''Şey işte, anlarsınız ya. Ama sadece bu kadar hızlı olmasını istemiyorum. Daha dün bir bugün iki. Ben bir daha aynı şeyleri yaşamak istemiyorum.''

''Ben henüz Bozo' yu tam tanımıyorum. Ama bundan eminim ki, Bozo yamuk biri olsaydı Ertuğrul asla değil ona kardeş demek, yanında bile gezdirmezdi, emin ol. Ama tabi, henüz erken. Önce birbirinizi tanımalısınız.''

Derin DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin