24

6.1K 206 75
                                    

İYİ OKUMALAR...

Uyandığımda Ertuğrul yanımdaydı. Bir elini başının altına, diğer elini de karnının üstüne koymuş, uyuyordu. Doğrulup gözlerimi ovuşturdum ve yataktan kalktım. Tam o anda kolumu tutan Ertuğrul, tekrar yatağa oturmamı sağladı.

''En azından bir 'günaydın öpücüğü' beklerdim senden.'' dedi, dudaklarıma bakarak.

''Günaydın.'' dedim ve Ertuğrul' u öpüp, ''Bu da öpücüğün.'' dedim.

''İşte oldu. Şimdi çekilebilirsiniz hanımefendi.''

''Peki, huzurunuzdan çekileyim beyefendi.'' dedim, arkamı dönüp banyoya giderken kafamı yana yatırıp, 'Nç.' diye ses çıkardım.

Ellerimi ve yüzümü yıkayıp havluyla kuruttum ve önce banyodan, sonra odadan çıkıp mutfağa yöneldim. Buzdolabının kapağını açacakken Ertuğrul arkamdan gelip elini buzdolabının kapısına koyarak açmamı engelledi.

''Bozo' yu arayacağım, Sude ile gelecekler. Sude hazırlayacak sofrayı. Bir daha bu tür şeylerle ilgilendiğini görmeyeceğim. 2 canlısın, dikkat et.''

''Ya, bir kahvaltı hazırlayacağım, sanırsın yük kaldıracağım.''

''Olsun, istemiyorum, yapmayacaksın. Eğer çok acıktıysan ben sana bir şeyler hazırlarım. Sen geç otur salonda.''

''Hayır, o kadar da aç değilim, beklerim Sudeler' i.''

''Ama bebeğimiz acıkmış olabilir. Ben şimdi sana bir sandviç hazırlayacağım. Onu yersin, onlar gelene kadar tutar seni.''

''Ya gerek yok Ertuğ-''

''Odaya geç.'' Kaşlarını çatarak söylediği cümle karşısında dediğini yapıp salona gittim ve koltuğa oturup kumandayla televizyonu açtım. Ertuğrul Bozo' yu aramış, gelmelerini ve gelirken simit - çörek tarzı şeyler almalarını söylemişti.

Ellerimi karnıma koymuş, karşımda televizyon açıkken ben, kafamı mutfağa doğru uzatmış, görünebildiği kadar Ertuğrul' u izliyordum. Yarısı görünen Ertuğrul, tezgahın başında domates dilimliyordu. İşi bitince dilimlediği şeyleri sandviç ekmeğinin içine koydu ve buzdolabından meyve suyu alıp bardağa boşalttı. Bardağı ve sandviçi bir peçete ile birlikte tepsiye koyup arkasını döndü. O panikle önüme dönüp televizyona baktım.

Büyük adımlarla yanıma yaklaşıp tepsiyi dizlerimin üstüne koydu. Sanki televizyona dalmışım da yeni fark ediyormuşum gibi kafamı aniden kaldırıp boş boş Ertuğrul' un yüzüne, daha sonra da dizlerimin üstüne koyduğu tepsiye baktım.

''Teşekkür ederim.'' dedim gülümseyerek.

''Afiyet olsun, bitir onu tamam mı?''

Gülümseyip kafamı olumlu anlamda salladım. Ertuğrul da yanımdaki koltuğa oturup televizyon izlemeye başladı. Daha sonra ben de sandviçimi bitirmeye koyuldum.

Sandviçimi bitirip tepsiyi mutfağa götürmek üzere ayağı kalktığımda Ertuğrul oturduğu yerden fırlayıp beni durdurdu ve tepsiyi elimden alıp, ''Ben götürürüm.'' dedi.

''Ellerimi yıkayacağım zaten.''

''Olsun, sen git yıka. Ben bunu mutfağa götürürüm.''

''Öyle olsun.'' deyip kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Lavabonun önüne geçip ellerimi yıkadım ve havluyla kuruladım. Kolumdaki tokayla saçımı toplamak için ellerimle saçımı düzelttim. Ardından saçımı elimle toplayıp tam tokayı saçıma dolayacaktım ki Ertuğrul banyoya girdi, elimdeki tokayı diğer elime kadar genişletip taktı. Ellerim tokanın arasında bağlı kalmışken beni kendine doğru çevirdi ve kendine yasladı. O anda kollarımı yukarıdan boynuna geçirdim. Dudaklarıma yaklaştı ve beni tam öpecekken elimdeki tokayı çıkarıp kolumu boynundan çekerek tokayla burnuna dokundum. Ardından gülüp banyodan çıktım.

Derin DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin