15

13.2K 381 70
                                    

İYİ OKUMALAR...

🔮

Dış kapının kapanma sesiyle irkilip odanın kapısına doğru baktım. Kısa bir süre sonra odanın açık kapısını tıklatan Sude' yi gördüm ve ''Gel.'' dedim.

''Ben hemen size yiyecek bir şeyler hazırlayacağım. Ne yapmamı istersiniz?'' dedi Sude, elleri önündeyken.

''Sen ne seviyorsan onu yap, birlikte yiyelim.'' dedim, gülümseyip.

''Şey, efendim, Ertuğrul Bey' in kesin emri var. Sofraya-''

''Benim de kesin emrim var, birlikte yiyeceğiz.''

Gülümseyip, ''Siz nasıl emrederseniz.'' dedi.

Çıplak olmamdan ötürü, örtüyü boynuma kadar iyice çekiştirmiştim. Sude odadan çıktığında ise bacaklarımdaki morlukların sızlamasını umursamadan yüzümü büzüştürerek yavaşça ayağı kalktım. Dolaba yönelip bir sütyen, eşofman altı ve bir sweat çıkarıp üzerime giyindim. Yaralı bir bilek ve sızlayan bacaklar her ne kadar işimi zorlaştırsa da giyinmeyi başarmıştım.

Yavaşça yürüyüp mutfağa yöneldim. Sude' nin ne yaptığını merak etmiştim. Ağzında sigarasıyla, anne köftesi ve patates kızartması yapıyordu. Canım şu an acayip bir şekilde sigara istemişti. Ama hayır, kullanmayacaktım. Sude' ye yaklaşıp gördüğüm halde yine ne yapacağını sordum. Cevabını alırken ağzından çıkan sigara dumanı, anlık krize girmeme neden olmuştu. Sude' ye, ''Bir nefes vurabilir miyim?'' dedim, daha fazla dayanamayıp. ''Tabii ki efendim. Hatta durun size yeni bir tane vereyim.'' dedi. Koluna dokunup, ''Yok, ben bırakmaya çalışıyorum. Ama işte, sende görünce canım istedi. Nefsimi kırmak amacıyla bir yudum aldım. Şimdi alabilirsin.'' dedim, her ne kadar istemesem de sigarayı ona uzatarak.

Mutfaktan çıkıp salona yöneldim. Duvarda olan kocaman saate baktığımda saat akşam 9' du. Ertuğrul' un da birazdan eve geleceğini varsayarak koltuğa oturup kumandayı elime aldım ve televizyonu açıp rastgele bir kanalı izlemeye başladım.

Yaklaşık bir yarım saat sonra Sude sofrayı hazırladı ve birlikte masaya oturup yemek yemeye başladık. Sofrada içecek bir şey bulamadığım için mutfağa yöneldim ve buzdolabını açtım. Kapıdaki raflarda duran içki şişelerinden rastgele birini elime alıp üzerine baktım. Daha sonra dolaba iyice göz gezdirdim ve içkilerden başka bir içeceğin olmadığını gördüm.

Açık ve net olmak gerekirse, her zaman içkinin tadını merak etmişimdir. İçen arkadaşlarım çoktu ama ben kullanmadığımdan içmeme izin vermiyorlardı, alışmamam için. Şişeyi alıp masaya geri döndüm. Masada duran boş bardaklardan rastgele birine şişenin içindeki içkiden doldurdum. Sude' ye sorduğumda, içtiğini söyledi ve bu nedenle ona da doldurdum. İlk kez tadına baktığımda yüzümü ekşittim. Değişik bir tadı vardı ama bir yudum alınca ikincisini, üçüncüsünü de içmek istiyordu insan. Yani en azından ben öyle hissettim.

Yemeğimi yerken ara ara aldığım yudumlara karşın yüz ifadem Sude' nin dikkatini çekmiş olmalı ki bana ''Derin Hanım, ilk kez mi içiyorsunuz?'' diye bir soru sordu.

''Evet.'' dedim.

''Dikkatli olun lütfen, fazla içerseniz alkol komasına girebilirsiniz Maazallah.''

''Dikkat ederim canım, teşekkürler.''

Yemeğimi yedikten sonra şişeyi alıp koltuğa oturdum ve şişeyi yudumlayarak Ertuğrul' un gelmesini bekledim.

Derin DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin