~BANA SEVMEYİ ANLAT~ (43)

165 28 138
                                    

Bugün upuzun bir bölümle karşınızdayım. Yazım yanlışları olabilir, affedin. Sizi daha fazla bekletmek istemedim. :.)

Bölümü seveceğinizi düşünüyorum. Özellikle sonunda olanları... ;))

İyi okumalar. :*

Bölüm için müzik önerisi: Leman Sam - Bana esmeyi anlat

~BANA SEVMEYİ ANLAT~ (43)

#Defne

"Evet Ece, Samet balonları asıyor." Dedim sesimin bezgince çıkmaması için büyük çaba harcayarak.

"Peki ya Eda?" diye sordu Ece yüzünü buruşturarak.

Ben de istemsizce aynı mimiği yaptım. "Ceren onu en son Gonca'yla birlikte kapalı yüzme havuzunda görmüş. Onların partiyi öğrenmemesi için elinden geleni yapacak."

"Çok iyi, onun varlığı yüzünden güzelim organizasyonumun mahvolmasını istemiyorum. Eğer bir kişi bile bu partiyi bozarsa onu şuradaki çikolata şelalesinde boğarım." Dedi ciddi bir sesle ve eliyle ileride akan bitter çikolatalı şelaleyi gösterdi. Evet, Ece çikolata şelalesi getirtmişti. Sorgulamayın. Sorgulamıyorum. Bu kızı ilk gördüğümde bir Barbie bebeğe benzettiğime inanamıyordum. Şu an karşımda elinde listeler tutan ve emirler yağdıran bir diktatör vardı zira.

"Davetli listesi... Çalacak müziklerin listesi... Çerezler, içecekler... Pasta... PASTA? Defne pasta nerde?" dedi sesini yükseltip gözlerini pörtleterek.

"Sakin ol, süslemeleriyle birlikte yarım saate hazır olacakmış." Derken Ece'nin parti hazırlığına yardım etmeyi teklif ettiğim o ana geri döndüm. Asıl amacımı düşünmek bana dayanma gücü verse de, yine de kendime kısa süreli sövmeden edemedim. Senin neyine Ece'nin isteklerine yetişmeye çalışmak!

Ece de bunu fark etmiş gibi bana dönüp gülümsedi. "Her şey hazır olduğuna göre diğer planımızı da gerçekleştirelim. Açalım bakalım sosyal medyaları." Dedi ve elimden telefonumu aldı. Telefonun çatlamış ekranına bakıp yüzümü buruşturdum. O fotoğrafları gördükten sonra yere düşürünce çatlamıştı. Gözlerimi kısa süreli kapatıp kendimi çabucak toparladım.

Ece kamera kısmını açmadan önce bana yandan bir bakış attı. "Alaz'ı engelledin değil mi?" diye sorguyla gözlerini kısarak baktı. Onu onayladım. Eğer Alaz onu tüm sosyal medyalardan engellediğimi fark ederse bunu pek de hoş karşılamazdı ancak doğum günü sürprizini hazırlarken çekindiğimiz fotoğrafı görmesi ihtimalini sıfıra indirmeliydim. Ece de benimle aynı fikirde olarak "Hah güzel! Sürprizimiz bozulmasın." dedi.

Ardından telefonumu yukarı kaldırdı ve ben daha poz dahi veremeden "Gülümse." dedi. İşte bu sözünden sonrası hafızamdan silinmişti. Zira ardı ardına üç yüzden fazla fotoğraf çekmişti. Hipnoz olmuş gibi ön kameraya bakıyordum. Gülümsemekten dudaklarım uyuşmuştu. Samet'i, Ufuk'u ve Eylül'ü de zorla fotoğrafımıza dâhil eden Ece en sonunda yeterli olduğuna kanaat getirmiş olmalıydı ki telefonu indirip onları işlerini yapmaya geri gönderdi. Eğleniyormuş gibi poz vermek zorunda kaldığım üç yüz kareden sonra Ece bar taburelerinden birini çekip bu fotoğraflardan en güzelini seçmeye başladı.

Ben de aynısını yapıp bar taburelerinden birine oturdum. Bacaklarımı sallarken gözlerim duvarlardaki beyaz balonların kenarlarına takılmış çiçeklerdeydi. Şu uzaklıktan bile rahatça söyleyebilirdim ki yapay değillerdi. Çiçeklerin koparılmasını hiç sevmesem de güzellikleri ile duvarı süsleyişleri gözlerimi kamaştırmıştı. "Ateş çiçeği?" diye sordum merakımı sesli bir şekilde dile getirerek.

"Ah evet, Alaz'ın en sevdiği çiçek." Diye ağzında geveledi Ece elindeki telefondan kafasını kaldırmadan. "Sonuçta adının anlamı ateşimsi bi şeyler."

ATEŞ ÇİÇEĞİ 1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin