~KAR~ (37)

160 39 85
                                    

İyi okumalar.
D.T.

Bölüm için müzik önerisi: Teoman - Kupa Kızı ve Sinek Valesi

~KAR~ (37)

"Beni hep sessiz sanıyorlar, hâlbuki konuşmayı da çok severim. Ancak çok nadirdir dudaklarımı aralayıp içimdekileri döktüğüm. Ama sen benim her iki yönümü de bil. El ele tutuşup birlikte susalım... Ya da o kadar çok konuşalım ki ancak birbirimizin dudaklarında kelimeleri söndürebilelim."

D.T.

***

# Defne

Kötü bir hisle uyandım bu sabah. Tıpkı geçen yıl Emre'nin hayatımın içine ettiği günün sabahı gibi... Yine yorganın altından çıkmamak üzere yatağımın sıcaklığına sarılmak istiyordum.

Aralık ayının ilk günüydü bugün. Bulanık havaya baktım gözlerimi kısarak. Yılın ilk karıydı pencereme çarpıp köşeye düşen taneler.

Kar, en nefret ettiğim yağış türüydü. Evet, ilk yağdığı haliyle güzeldi, her yer saflığa, temizliğe boyanıyordu sanki. Ancak çok geçmeden ya çamura dönüyordu -ki bu tercihimdir- ya da kayıp düşeceğim ve bir tarafımı kıracağım o korkutucu buzlara dönüşüyordu. Yataktan zorla kalkarken buzda kayıp düşme düşüncesiyle tüylerim ürperdi. İzmir'de buz derdi olmayışı güzeldi, tabi hala orda yaşıyor olsaydım.

Kaşındırdığı ve sıktığı için boğazlı kazaklardan nefret etmeme rağmen sırf yılın ilk karına özel giymiştim. Pantolonumu da giyerken gözüm hala sıcak olan yatağıma kayıyordu. Tekrar yatıp uyusam? Aslında şu yaşıma kadar iç sesimden duyduğum en tatlı fikir bu olabilirdi ancak bunu yapamazdım.

Oflayarak aşağı inip kahvaltı namına ağzıma birkaç parça bir şey atıp dişlerimi fırçaladım. Kırık beyaz kalın montumu giyip aynı renk eldivenlerimi taktım ellerime.

Kendimi dünkü 'balkon konuşması' yüzünden çok bitkin hissediyordum. Halsizliğim, tam olarak tiyatro çalışmalarının başlayacağı güne denk gelmişti. Bir de sabahtan sözlümüz vardı. Ve dahası haftaya vizeler başlıyordu.

Hayatın bana "Geçmiş olsun" deme şekli buydu sanırım.

***
Sözlüyü saymazsak çabuk geçen ama yorucu bir günün sonunda halsiz adımlarla binadan çıkıyordum.

Bir saat sürecek olan tiyatro çalışması her fakülteye uyması için saat beşte başlayacaktı. Salona gittiğimde 8-10 kişinin çoktan salonda toplandığını görmüştüm. Koltuklara oturmuş hocayı bekliyorlardı. Kimisi telefonla ilgileniyor, kimisi kitap okuyor, kimisi de sohbet ediyordu.

Ben de koltuğa otururken derslerimi düşünmeden edememiştim. Konular iyice ağırlaşmıştı. Bir an önce eve kapanıp çalışmam gerekiyordu.

Sıkıntıyla ellerimi incelerken biri yanımdaki koltuğa oturup neşeyle yanağımdan makas aldı. Şaşkınlıkla kafamı kaldırdığımda fazlasıyla mutlu görünen Alaz, göz kırpıp "N'abersin güzellik?" Diye sordu.

Sesleniş biçimi istemsizce yüzümde tebessüm oluşmasına neden olurken "İyi işte." Diye mırıldanıp ellerimle oynamaya devam ettim. Alaz kulağıma eğilip "Ben de iyiyim, sormana sevindim." Dedi imayla.

Sitemine karşılık tebessüm edip "İyi olduğun belli oluyor." Deyip bu defa da avcumun içine şekiller çizmeye başladım.

Bir anda elimi ellerinin arasına çekti. İşaret parmağıyla avcuma adını yazmaya başladığında gözlerim irileşti. Bu teması beklemediğim için anlık şoka girme ve ardından gelen terleme bedenimi hâkimiyeti altına almıştı. Öyle aniden dokunulur mu, yüreğime inecek bir gün Alaz!

ATEŞ ÇİÇEĞİ 1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin