~SIR~ (16)

237 47 37
                                    

~SIR~ (16)

# Ece
Hafta sonum her zamanki sıkıcılığında ilerliyordu. Yatağıma uzanmış beyaz tavanımı seyrediyordum. Evde konuşabileceğim kimse yoktu. Amcam genelde iş nedeniyle yurtdışında oluyordu. Alaz ise bu eve çok uğramazdı.

Çalışanlar da kendi işleriyle ilgileniyorlardı. Kısaca herkesin bir işi vardı. Bense yılın işsizine aday olmuştum. Odamda bangır bangır çalan müziği değiştirmek için ayağa kalktığımda kapının çaldığını duydum.

Sonunda konuşabileceğim bir insanoğlu eve uğramıştı. Alaz mı gelmişti? Yoksa amcam mı? Hızlı adımlarla aşağı indim. Genç yardımcımız kapıyı açacakken onun yerine ben açtım. Açmamla gözlerimin büyümesi bir oldu. Bu niye buradaydı?

"Samet?" dedim sesimin titrememesine özen göstererek. O ise bana soğuk bakışlarından birini bahşedip konuştu. "Alaz'a bakmıştım, içeride mi?" Gözlerimi devirdim. Gerçekten ne beklemiştin ki Ece? Senin için geleceğini falan mı?

"Alaz'ın bu eve nadiren uğradığını unuttun sanırım, bir haftadır eve adımını atmadı. Yani yok!" diyerek kapıyı kapatacağım sırada Ayten Teyze bana seslendi.

"Ece kızım! Misafiri kapıda mı tutuyorsun? Geç oğlum sen içeri." dedi salonu göstererek. Ardından "Ece." diye bana seslendi ve uyaran bakışlarla mutfağa gelmemi işaret etti, peşinden yanaklarımı şişirerek gittim.

Ayten Teyze yalandan kızar bakışlar atarak konuştu. "Kızım çocuk besbelli seni görmeye gelmiş, bir kovmadığın kaldı." dedi belirgin bir azar tonuyla.

Bense histerik bir kahkaha ile ona cevap verdim. "Ayten teyzeciğim sana şöyle izah edeyim. Dünyada tek kız ben kalsam o çocuk beni görmeye gelmez. Gelmeyi bırak, o eylemi düşünmez bile!"

Kaşlarını çatınca kırışıklıkları biraz daha artmıştı. "Nerden çıkardın peki bunu kızım?" dediğinde omuz silktim. Basitti. Bana davranışları çok kötüydü. "Biliyorsun Ayten Teyze, biz hep kavga ederiz. Bir kere bana karşı iyi bir lafını duydun mu sen?" Diye sordum aksi bir sesle. Çocukluğumdan beri Ayten Teyze bizimleydi. Samet de ben de onun ellerinde büyümüştük.

Yüzü yumuşarken tebessüm etti ve elini yanağıma koydu. "Onun sözlerine değil, gözlerine bakmayı dene, kızım." dedi.

Bu sözün anlamını çözmeye çalışırken beni mutfaktan dışarı attı ve arkamdan kapıyı kapattı. Kapanmış kapıya boş boş bakarken gözlerimi devirip salona doğru yürüdüm.

Ne demişti?

Sözlerine değil gözlerine...

Kapıyı açmaya çalışan yardımcımız bu defa da Samet'e "Bir şey içer misiniz?" diye soruyordu. Tamam, buna sözüm yok, iyi etmiş! Peki ya sanki Samet isterse kendini ikram edecekmiş gibi duran bakışlarına ne demeli!

Öfkeli adımlarla kızın yanına gidip elimi omzuna koydum tırnaklarım omzunda iz bırakırken gülümsedim ve alayla konuştum. "Samet Bey bir şey isterse söyler, tatlım!"

Kız uzaklaşırken onun iğrenç poposunu izlemek zorunda kaldım. Sonunda gittiğinde bakışlarımı kızın yürüdüğü ve şu an boş olan yoldan çekip Samet'e yönlendirdiğimde onu bana bakarken yakaladım. Bakışlarını ilgisizce telefonuna çevirirken bir kez yalandan öksürdü. Ona doğru bir adım yaklaştım. Elimi cebime koyup öne arkaya sallandım ve konuya direkt daldım. "Senden bir şey isteyebilir miyim Samet?"

Başını kaldırmadan ağzından bir şeyler geveleyip beni onayladı. Sarışın Kalas! Gözüne bakmaya çalışıyorum, adam kafasını kaldırmıyor, ne yapayım Ayten Teyze?!

ATEŞ ÇİÇEĞİ 1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin