~VEDA~ (45)

187 31 153
                                    

Canlar bu bölümün devamını okumadan önce 24.bölümün (Lunapark) sonlarına şöyle bir bakarsanız bu bölümün daha anlaşılır olacağını düşünüyorum. Son bir bölüm kaldı. Sanırım... Emin değilim yazma aşamasındayım. Onu da yarın yayımlayacağım. :D İyi okumalar...

~VEDA~ (45)

Dudaklarından ayrıldığımda alnını alnıma yasladı ve gözlerini açmadan bir süre derin nefesler alıp verdi. Vücudunun titrediğini hissettim. Tıpkı benim titrediğim gibi...

Sonunda gözlerini açtığında gözlerimi ondan kaçırmadım. Hasret kaldığım o okyanuslara bir saniye daha yabancı gözlerle bakmayacaktım. Elini çeneme koyduğunda göz bebekleri irileşmişti. "Defne?" Diye sordu şaşkınca. Sesi çatallanmıştı.

Çenemde duran elini tuttum ve gözlerimi gözlerinden ayırmadan avcunun içine öpücük kondurdum. Nefesini tuttu. Göz kapakları kapandı, derin bir nefes alıp maviliklerini tekrar görmeme izin verdi. Gözlerinden birbiri ardına geçen duygular gözlerime yansıyordu adeta. "Neden anlatmadın?" Diye sordum. Benim de sesim kısık çıkmıştı.

Önce kaşları çatıldı. Gözleri yüzümü inceledikçe nefes alışverişi de artıyordu. Dudakları aralandı. Gözleri büyüdü. "Ha-hatırlıyorsun?" Diye kekeledi. Tebessüm edip başımı aşağı yukarı salladığımda Alaz'ın gözleri dolmaya başladı. "Sana deli gibi aşık olan Peri'yi hatırlıyorum. Bana o takma adla seslenmen için sana yaptığım baskıyı hatırlıyorum." Gözlerinden bir damla yaş yanağına düşerken güldü. Başını aşağı yukarı salladı. "Başka?" diye sordu. Eli saçımı okşadı, diğer eli ise yanağımda duruyordu. "Anlat bana, hatırladığın her şeyi anlat bana." Dedi.

Tebessüm ettim. "Hastanede yanımda olduğunu hatırlıyorum, elimi tutuyordun, ağlıyordun." Duraksadım. Az önceki tebessümüm solmuş yerini üzüntüye bırakmıştı. "Ve beni bırakıp seni unutmama izin verdin?" diye sordum kırgın bir sesle.

"Hatırlıyorsun ama çok azını." Dedi Alaz omuzları düşerken. Parmaklarını parmaklarımın arasından geçirip elimi kendine çekerken "Gel hadi, burada konuşmayalım." Dedi ve beni tekrar bahçeye çıkardı. Lobiden çıkarken bizi gören ve çok kötü bir şekilde bana bakan Eda'yla göz göze geldim. Bahçeye adım atarken otomatik kapılar arkamızdan kapanıp Eda'nın delici bakışlarının bana ulaşmasını engelledi.

Bahçenin derinliklerine yürürken karlar ayaklarımızın altında eziliyordu. Birbirimizin elini bir daha asla bırakmayacak gibi tutuyorduk, sıkı sıkı. En sonunda durduğunda büyük bir ağacın ince dalları altındaydık. Dalların aralarında karlar birikmiş, beyaz çiçekler misali ağacı süslemişlerdi. Alaz bana dönüp yüzüme baktı. Kendini konuşmaya hazırlıyordu. Derin bir nefes alıp boğazını temizledi. "Kaza sonrasında seni hastaneye ben getirdim. Uzun bir süre baygın kaldın, yanında durduğum her saniye senden özür diledim çünkü bu... benim suçumdu."

Derin bir nefes daha alıp dudaklarını yaladı. Bunları anlatmanın onun için ne kadar zor olduğunu görebiliyordum. "En sonunda uyandığında bana baktın. Baktın ve beni tanımadın. Nefes alamamaya başladın. Bağırıp çağırdın ve benim gitmemi söyleyerek kriz geçirdin." Gözlerini gözlerimden kaçırdı. Dişlerini sıkıp yüzünü ovuşturdu. Onu görünce kriz geçirmiş olmam, onun hissettiği çaresizlik adeta katılaşıp yüreğime oturdu. Nefesim tıkandı. Gözlerimden kurtulan bir damla yaş, yanağıma süzüldü. Onun kendini suçlu hissetmesine neden olmuştum. Bu kadar zayıf olup ona bunları yaşattığım için kendimi affetmeyecektim.

Elimi yanağına koyup onu bana bakmaya zorladım. Gözlerini açtı. Anlayışlı bir sesle "Sonra?" diye sordum, onu tekrar konuşmaya teşvik ederek. Yutkundu, baş parmağıyla yanağımdaki gözyaşını sildi. Ve kendini zorlayarak anlatmaya devam etti. "Tekrar ayıldığında sana gözükmemeye karar vermiştim. Beni hatırlamıyordun ancak sana o kazayı hatırlattığım için beni görmek istemiyordun. Fiziksel hiçbir sorunun olmadığı için hastane, hafıza kaybının olduğunu tespit edemedi. Çünkü adını, yaşını aileni her şeyi hatırlıyordun. Sadece sana kazayı çağrıştıran şeyleri ve benimle olan anılarını bastırmıştın. Fiziksel değil, psikolojik olduğu için göremediler bu durumu." Anlattıkları birçok şeyi açıklıyordu. Hafıza kaybı yaşadığımı neden kimsenin fark etmediğini... Alaz sanki hayatımda hiç var olmamış gibi silinip gitmişti. Ta ki onunla tekrar karşılaşana kadar...

ATEŞ ÇİÇEĞİ 1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin